ANKARA – Ecenur Çolak
Suriye‘nin Halep kentindeki Beşşar Esed rejimi yanlısı terör gruplarından Fatimiyyun Tugayı, binlerce kilometre uzaktan geldiği Afganistan için de tehdit oluşturuyor. İran Araştırmaları Merkezi‘nin (İRAM) grupla ilgili çalışmasında, Suriye’de tecrübe kazanıp İran rejimiyle bağları güçlenen grubun gelecekte Afganistan’ın güvenliği açısından tehlike arz edebileceğine dikkat çekildi.
AA muhabirlerinin Suriye’deki saha araştırmaları, İran medyası ve Esed rejimine yakın yabancı terör gruplarının sosyal medya hesaplarından derlediği bilgilere göre, Suriye’de halihazırda İran rejimi tarafından getirilmiş yaklaşık 18 bin militan var. Söz konusu gruplar içinde Afganistan’dan Fatimiyyun Tugayı’nın yalnızca Halep çevresinde 2 bin milatını bulunuyor.
İRAM tarafından yayınlanan, Rahimullah Farzam, Ahmad Jawid Türkoğlu ve İsmail Sarı’nın kaleme aldığı “İran’ın Afgan Lejyonerleri: Fatimiyyun Tugayı” isimli çalışmada, örgütün Suriye’deki rolünü, İran rejimiyle bağlarına ve yakın geleceğine dair öngörülere yer verildi.
Çalışmada, ABD’nin 2003’te Irak’ı işgal etmesinin ardından İran yönetiminin bölgede birtakım silahlı gruplar örgütlediğine yer verildi. Suriye’ye getirilen terör gruplarıyla ilgili olarak, “Görünürde birbirinden kopuk ve Şiiler açısından kutsal kabul edilen bölgeleri korumak adına Suriye’de bulunduklarını savunan bu milis gruplar, aslında İran’ın Suriye, Irak ve tüm Ortadoğu’daki çıkarları doğrultusunda hareket etmektedirler.” değerlendirmesi paylaşıldı.
İran’ın, Suriye’de bu tür grupları kullanmasının hem Esed’i ayakta tuttuğunun hem de Tahran yönetiminin bölgede mezhepsel ideolojisi vasıtasıyla nüfuzunu arttırmasını sağladığı tespiti yapılan çalışmada, Fatimiyyun’un Hizbullah’tan sonraki en büyük ikinci grup olduğu kaydedildi.
Çalışmada, Afgan Hazaralardan ve genellikle işsiz, fakir, sosyal haklardan yoksun, mezhepsel olarak radikal kesimlerden oluşan Fatimiyyun Tugayı’nın savaş başlamadan önce de Suriye’de yaşayan Afgan mülteciler, İran’da uzun süredir sığınmacı olarak bulunan Afganlar ile Devrim Muhafızlarınca bizzat Afganistan’dan getirilen Şiilerden oluştuğu anlatıldı.
İRAM analizinde, söz konusu grupların harekete geçirilmesinde kullanılan “tekfirci teröristlere karşı tüm Şii kutsal mekânlarını savunma” söyleminin Suriye savaşına İran tarafından meşruiyet kazandırılmasına yardımcı olduğu, bunun da bölgedeki mezhepsel ayrışmayı körüklediğine değinildi.
Çalışmada, şu ifadelere yer verildi:
“Özellikle 2011 Arap Baharı sonrası Ortadoğu’daki etkinlik mücadelesinde sert gücünü kullanmaktan çekinmeyen Tahran yönetimi, doğrudan çatışmanın tarafı olmak yerine bölgede kendi menfaatleri doğrultusunda harekete geçirebileceği milis güçleri kullanmaktadır. Söz konusu milis güçler üzerinden Suriye savaşına dâhil olan İran, doğrudan kayıpları en aza indirmekte, maliyeti düşürerek savaşın İran ekonomisi üzerindeki yıkıcı etkisinden korunmakta, Suriye savaşına doğrudan müdahil olmadığını iddia ederek uluslararası kamuoyu ve uluslararası hukukun baskı ve yaptırımlarından kurtulmaktadır.”
Ülkelerine döndüklerinden sonraki tehlike
İran’ın Afganistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, Lübnan, Irak ve Suriye Şiilerini kapsayan paramiliter bir koalisyona liderlik ettiğinin altının çizildiği analizde, Suriye’deki savaş bittiğinde İran’ın bu ülkelerde kendi çıkarı doğrultusunda kullanabileceği yeni silahlı gruplara sahip olacağına dikkat çekildi. Analizde savaş sonrası oluşabilecek riskler şöyle sıralandı:
“Suriye’deki iç savaşta tecrübe kazanan ve İran’daki rejim ile bağları güçlenen Şii milislerin gelecekte tekrar İran’ın yönlendirmesiyle hareket edeceği düşünülmektedir. Bu bağlamda Fatimiyyun Tugayı adı altında Suriye’de savaşan binlerce Afgan uyruklu silahlı grubun gelecekte Afganistan’ın güvenliği açısından tehlike arz edeceği de düşünülebilir. Bu açıdan özellikle Avrupa’da DAEŞ’e katılan Batılı yabancı askerlerin ülkelerine geri dönmesi durumunda yaşanabilecek olası güvenlik sorunları tartışılırken İran’ın örgütlediği Suriye’de savaşan yabancı Şii milislerin, Suriye Savaşı sonrası ülkelerine dönmeleri durumunda yaşanabilecek olası güvenlik sorunlarıyla ilgili de projeksiyonların yapılması önem arz etmektedir.”
“Savaş bittikten sonra bu milisler ne olacak?”
“İran’ın Afgan Lejyonerleri: Fatimiyyun Tugayı” çalışmasına katkıda bulunan İRAM uzmanlarından Dr. İsmail Sarı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Suriye savaşı bittikten sonra yabancı militanlar tekrar Batı’ya döndüklerinde ne tür sorunlara sebep olacakları çok tartışılıyor. Bunun bir de İslam dünyası boyutu var. Burada savaşan Şii milisler, Afganlılar özelinde ne olacak?” dedi.
Suriye savaşında “militarize olan grupların” savaş bittikten sonra savaşma kabiliyetiyle ülkelerine mi döneceği, farklı çatışma alanlarına mı geçeceği yoksa İran’dan vatandaşlık mı alacağı konularının birer soru işareti oluşturduğuna dikkati çeken Sarı, “Burada Fatimiyyun, yabancı askerler bağlamında sadece bir örnek. Bütünü biraz daha vurgulamak gerekir.” şeklinde konuştu.
Sarı, Suriye’deki savaşı düzenli değil, “bir milis, vekalet savaşı” şeklinde niteleyerek, “Aslında Esed ordusu diye bir şey yok, Rusya havadan destekliyor, İran karadan destekliyor. Yani pür Esed ordusu diye bir şey yok.” dedi.
Afganistan savaşının El Kaide terör örgütünü ürettiğini ve Afganistan’dan kaçan grubun Irak’a gelmesinin de DEAŞ’ın kuruluşunda etkili olduğunu vurgulayan Sarı, Suriye savaşının ardından buradaki terör gruplarının ne olacağı, neler yapacakları ve nerelere gidecekleri konusunun yanıt aranan çok önemli bir konu olduğunu ifade etti.