ANKARA
Başbakan Binali Yıldırım, 13. Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı‘nın açılışına katıldı.
Türkiye’nin, tüm ülkelerin güvenliğine önem verdiğini ifade eden Yıldırım, şöyle konuştu:
“Demokrasi için, barış için, huzur için, adalet için daha fazla yürekli insana, yürekli devlet adamlarına ve bilim adamlarına ihtiyaç vardır. Türkiye olarak hem kendi güvenliğimizi hem de başkalarının güvenliğini savunmanın, korumanın mümkün olduğunu hep söylüyoruz. İnsan hayatını korumayı esas alan politikalarımızın özü de bundan ibarettir. Kendi güvenliğimiz için istediğimizi aslında herkes için istiyoruz. Kendi inancımız için hürriyet istediğimiz gibi başkalarının inancı için de hürriyet istiyoruz.”
“Asla sempatiyle bakmıyoruz”
Birleşmiş Milletler kayıtlarına göre, en fazla mülteci barındıran ülkenin Türkiye olduğunu hatırlatan Yıldırım, “Sadece insani yardımlarla değil, terörle mücadelede de bütün dostlarımızla iş birliği esasında bir politika sürdürüyoruz. Hiçbir terör örgütüne asla sempatiyle bakmıyoruz, bakanları da hoş karşılamıyoruz.” dedi.
“İnsanlığın görmesi gereken bir gerçek”
Türkiye’nin milyonlarca savaş mağduruna kucak açtığına dikkati çeken Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sınırlarımızın güvenliğini, toprak bütünlüğümüzü, can ve mal emniyetimizi nasıl önemsiyorsak, bütün ülkelerin de emniyet ve güven içerisinde olmasını önemsiyoruz, istiyoruz. Güvenlik politikalarımızı; insanı ve hayatı savunmak üzere belirliyoruz. Ülkemizin güvenliğini sağlarken aynı zamanda milyonlarca savaş mağduruna kucak açmamız, bütün insanlığın görmesi gereken bir gerçektir, bir fedakarlıktır.”
“Milli Uzay Ajansı kurulma aşamasında”
Milli Uzay Ajansının kurulma aşamasında olduğunu hatırlatan Yıldırım, “Yerli haberleşme uydusunu da yine yerli kaynaklarla yapmak için çalışmalara başlamış durumdayız. Savunma sistemlerinin yenilerini envantere dahil etmek için çalışmalar hız kesmeden devam ediyor.” dedi.
“Barışın teminat ülkesiyiz”
Türkiye’nin, dünyanın 17’nci büyük ekonomisine sahip olduğunu belirten Yıldırım, şöyle devam etti:
“Herkes şundan emin olmalıdır ki bugünün Türkiye’si dünden daha güçlüdür, yarının Türkiye’si bugünden daha güçlü halde olacaktır. Bugün dünyanın 17’nci, Avrupa’nın 6’ncı büyük ekonomisiyiz. Daha da önemlisi hem küresel hem de bölgesel barışın teminat ülkesiyiz. Türkiye’siz Avrupa’nın güvenliği düşünülemeyeceği gibi Ortadoğu’daki sorunların çözümü de Türkiye’siz mümkün olmayacaktır. Yeni halk oylamasıyla getirdiğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, artık ülkede sürekli istikrar ve güçlü iktidar döneminin başlangıcı olacaktır. Böylece siyasi istikrarsızlıklardan ve zayıf iktidarlardan kaynaklı otorite boşluğundan, vesayetlerden kurtulmuş bir Türkiye, hedeflerine emin adımlarla yürümeye devam edecektir.”
“Kayıp yılları telafi etmek zorundayız”
Ekonomik atılımların kesintisiz sürdürüleceğini anlatan Yıldırım, “Kayıp yılları telafi etmek zorundayız. Bir yandan ülkemizi iç ve dış tehditlere karşı koruyacak tedbirleri alırken, gerekli altyapıyı hazırlarken diğer yandan da milletimizin özlemi olan, beklentisi olan, refahı, huzuru, barışı ve kardeşliği sağlayacak ekonomik atılımları kesintisiz olarak yapmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.
“Yeni döneme giriyoruz”
Ülke olarak yeni bir döneme girildiğini vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti:
“Şimdi yeni bir döneme giriyoruz. Bu dönemde artık işimiz; daha fazla üretim, daha fazla istihdam, daha fazla ihracat ve daha fazla refahtır. Bu, sadece Türkiye için değil, bölge için olan bir ihtiyaçtır. Türkiye, yapacağı her şeyi bir yandan kendi halkının barışı, huzuru, kardeşliği için yapıyor ama aynı zamanda dost ve kardeşlerimizin geleceğini, güvenliğini teminat altına alacak her türlü desteği şartsız, kayıtsız, zor zamanda da iyi zamanda da vermeye devam edecek.”
“Terörle mücadelemiz sürdürüyoruz”
Türk milletine verdikleri en önemli sözlerden birinin, terörün Türkiye’nin gündeminden düşürülmesi olduğuna dikkati çeken Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu yolda kararlılıkla mücadelemizi sürdürüyoruz. Öyle ümit ediyorum ki yakın bir gelecekte Türkiye, ülkenin her köşesinde büyük ölçüde terörü kontrol altına almış, enerjisini, kaynaklarını daha fazla kalkınma için daha fazla büyüme için daha fazla üretim için daha fazla istihdam için ayıran bir ülke haline gelmiş olacaktır.”