ANKARA
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz‘daki darbe girişimi sırasında Kara Harp Okulunda yaşanan eylemlere ilişkin, aralarında sözleşmeli subay adaylarının da bulunduğu 164 kişinin yargılanması sürüyor.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki mahkeme salonunda görülen davada savunma yapan sanık kursiyer İsmail Yalın, 15 Temmuz’da içtimadan sonra “silah başı” alarmını duyup diğer arkadaşları gibi kamuflaj giydiğini ve rastgele şarjörsüz bir silah aldığını söyledi.
Toplanma yerine gittiğinde arkadaşlarından ne olduğuna dair farklı şeyler duyduğunu anlatan Yalın, yemekhaneden sonra tören alanına götürüldüklerini dile getirdi.
Yalın, burada tanımadığı rütbeliler olduğunu ifade ederek, rastgele 15’erli gruplar yapılıp, güvenli bölgeye götürüleceklerinin söylendiğini aktardı.
Bu sırada bir bomba patladığını, patlamanın basıncını dahi hissettiklerini iddia eden Yalın, şöyle konuştu:
“Helikoptere binmek için yarışan arkadaşlarımız vardı, bir an önce buradan kurtulalım diye. Ben de son binenlerden biriydim. Yanımıza rütbeli binmedi. Sonra okul bahçesi gibi bir yere indi helikopter. Biraz rahatlamıştım. Güvenli bir yere geldiğimizi zannetim. İndiğimde bir baktım çatışma sesleri geliyor. Güvenli bir yere benzemiyordu. Sonra Özel Kuvvetlerden biri gelerek ‘Benimle gelin.’ dedi. Bir duvarın dibine oturttu bizi. Silahımızda şarjör ve mühimmat olmayınca bağırdı bize. ‘Benimle gelin.’ dedi, gitmek istemedik, ‘Ne haliniz varsa görün.’ dedi. Bir duvar dibine yattım. Özel Kuvvetlerden birinin karşıya doğru ateş ettiğini gördüm. Halka ateş ettiğini görünce şok oldum. Duvar dibine yattım yine. Bir helikopter yaklaştı, bulunduğum yerin 2-3 metre yakınına ateş etti. Elime şarapnel parçası geldi. Zaten kaçmayı düşünüyorum. Elimdeki küçük kanama üzerine ‘Revire gideyim’ deyip, rütbeliye sordum. ‘Yaralandım’ dedim. Elindeki silahı gösterip ‘Geç lan yerine’ dedi. Orada bir tane rütbeli arkasını dönüp uzaklaşınca benim yanıma gelip ‘ben sizi götüreyim’ dedi. Erle kaçmaya başladık. Hızla revire gittik. Hemşire vardı. ‘Elimi iyice sarki yaramın büyük olduğu sanılsın, kolumu boynuma da as’ dedim. O da yaptı. Korkmuştu. Sonra revirin olduğu yere de bomba attılar. Camları kırıldı. Oradan tuvalete koştum. Bir süre saklandım.”
Yalın, FETÖ/PDY ile bağlantısı bulanmadığını söyleyerek tahliyesini talep etti.
“Ölüme kadar yolu var”
Sanık kursiyer İsmail Erkan ise “silah başı” alarmı verilmesinin Afyonkarahisar’da yapılacak tatbikat için olduğunu düşündüğünü, kamuflajını giyip rastgele şarjörsüz bir silah aldığını ifade etti.
Daha sonra kursiyerlerin toplandığı otopark alanına gittiğini belirten Erkan, bir tuğgeneral, bir binbaşı ve onlarla birlikte bir subay daha gördüğünü ancak konuşulanları duyamadığını söyledi. Ne konuşulduğunu takım komutanı Üsteğmen Atilla Kahraman’a sorduğunu ve onun da “Seferberlik ilan edildi, bundan sonra emirlere uymamanın ölüme kadar yolu var.” dediğini bildirdi.
Bir ara arkadaşlarından ayrı düştüğünü ifade eden Tunç, eski birliğinden astsubay bir arkadaşını aradığını, onun da kalkışma olduğunu söylediğini belirtti.
Genelkurmay 2. Başkanı’nın koruması olduğunu öğrendiği kişinin yardımıyla Karargahtan dışarı çıktıklarını dile getiren Tunç, polislere sığındıklarını söyledi.
Suçlamaları kabul etmeyen Tunç, tahliye talebinde bulundu.
Sanık kursiyerler İsmail Mesci ve Korkmaz Kazan’ın da savunma yaptığı duruşmaya öğle arası verildi.
Muhabir: Ertuğrul Subaşı,Tanju Özkaya