BRÜKSEL
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, AB Dış Politika ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, AB Komisyonunun Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn ile görüşmesinin ardından, Türkiye’nin AB Daimi Temsilciliğinde bir basın toplantısı düzenledi.
Temaslarına ilişkin bilgi veren Çelik, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik perspektifinin yanı sıra, göç, terörle mücadele ve ekonomi konularında taraflar arasında güçlü ilişkiler kurulmasınının önemine işaret etti. Türkiye açısından yakın zamanlı konuların başında Gümrük Birliği’nin güncelleştirilmesi sürecinin başlatılmasının geldiğini ifade eden Çelik, her iki tarafın çıkarları ve paylaştıkları ortak değerler açısından bunun önemli olduğunu söyledi.
“Türkiye sayesinde engellendi”
Göçmenler konusundaki işbirliğinin yeni göç dalgaları da göz önünde bulundurulduğunda, büyük insani trajedileri önleme ve vicdani açıdan dünyanın yapması gereken işi Türkiye’nin tek başına yapmasının ne kadar önemli olduğunun görüldüğünü vurgulayan Çelik, şöyle devam etti:
“Bunun bir takım siyasi sonuçları da oldu. Avrupa’daki ırkçı ve aşırı sağcı hareketlerin bu konuyu istismar etmesi Türkiye sayesinde engellenmiştir. Bu hareketlerin Avrupa’nın göçmen haritasını istismar etmesi, Avrupa’daki siyasi haritayı bu şekilde değiştirmesi gibi yaklaşımlar söz konusu olamamıştır. Nihayetinde bire bir anlaşması (18 Mart Anlaşması) yapılmadan önce aşırı sağcı partiler, ırkçılar göçmenler üzerinden bir siyasi dalga yaratarak Avrupa siyasi haritasını işgal etmeye çalışıyordu. Ana akım siyasi hareketlerin buna karşı direnci iyice zayıflamıştı. Ama Türkiye’yle bire bir anlaşmasının yapılmasından sonra aşırı sağcıların elindeki bu argümanlar alındı. En son Fransa seçimlerindeki sonuç da, esasında ırkçı ve aşırı sağcı liderin istismar ettiği alanların küçülmesinin ve daralmasının neticesidir. Merkezdeki aday, merkez sağ ve solun desteğiyle bu başarıya ulaşmıştır. Avrupa büyük bir krizi de bu çerçevede atlatmıştır.”
“Zirve planlaması içerisine girmeyi değerlendiriyoruz”
Türkiye’nin bundan sonra ne yapacağı konusunda AB yetkilileriyle görüşmeleri sürdürdüklerini ifade eden Çelik, “Birincisi muhtemelen NATO Zirvesi bağlamında Brüksel’de Sayın Cumhurbaşkanımızla Sayın (AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude) Juncker ve Sayın (AB Konseyi Başkanı Donald) Tusk arasında bir görüşme düşünülüyor. Bunun gerçekleşmesi halinde arkasından bir zirve planlaması içerisine girmeyi değerlendiriyoruz.” şeklinde konuştu.
“Demokratik kriterlere riayet edildi”
Referandumla ortaya çıkan tablonun Türkiye’nin demokratik gücünü gösterdiğini söyleyen Çelik, anlaşılmayan hususları ayrıntılı bir şekilde izah ettiğini ifade etti. Türkiye’nin hangi sistemle yönetileceğine karar vermenin kendi egemenlik hakkı olduğuna dikkati çeken Çelik, “Burada tabi demokratik kriterlere riayet edilmesi önemlidir ve riayet edilmiştir.” değerlendirmesini yaptı.
Ortaya çıkan tablonun Avrupa’daki bazı değerlendirmelerin aksine bir kutuplaşma olmadığını söyleyen Çelik, böyle bir değerlendirme durumunda Avrupa’daki her seçimin sonucunun da aynı şekilde okunması gerektiğini dile getirdi.
“Gelin 23. ve 24. fasılları açalım”
Türkiye’nin muhataplarının bazı hususları iyi anlaması gerektiğini belirten Çelik, “Terör tehlikesi altındaki bir ülkeyiz. Bir darbe tehlikesi geçirdik. Bütün bu eleştirilere rağmen, karşı karşıya bulunduğumuz risklere rağmen bugün Brüksel’deyim ve muhataplarıma şunu söylüyorum: Gelin 23. (Yargı ve Temel Haklar) ve 24. (Adalet Özgürlük ve Güvenlik) fasılları açalım. Türkiye, demokratik değerlere sahip çıkma, bu konuda kendisini ilerletme bakımından bu öz güvene sahiptir.” değerlendirmesini yaptı.
Türkiye’nin hakkaniyetli bir yaklaşım beklediğini vurgulayan Çelik, şunları söyledi:
“Muhataplarımızdan şunu anlamasını bekliyoruz: Bir yandan güney sınırlarımızda PKK, PYD ve DEAŞ gibi terör örgütleriyle yoğun bir şekilde mücadele ederken, diğer yandan üzerinden henüz bir yıl geçmemiş olan FETÖ’nün gerçekleştirmeye çalıştığı darbe girişimi sonrası orataya çıkan mücadele, tehdidin sürekli devam etmesi nedeniyle aynı şekilde sürüyor. Buna rağmen Türkiye, bütün bu Avrupa’daki aşırı sağcıların ve bizi yeterince anlamamakta direnen dostlarımızın haksız eleştirilerine rağmen bu demokratik gücünü ve kapasitesini korumaktadır. Onlara bir kere daha 23. ve 24. fasılları açmamız gerektiğini ifade ettim. Dolaysıyla Türkiye’nin bu tavrının iyi okunması gerektiğini ortaya koydum.”
Muhabir: Hasan Esen