İSTANBUL
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Selimiye’de bulunan 1. Ordu Komutanlığında yaşananlar ile Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünün Üsküdar’daki yerleşkesinin ele geçirilmeye çalışılmasına ilişkin 128 kişi hakkında hazırlanan iddianamede, şüphelilerin WhatsApp yazışmalarına yer verildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, daha önceki dosyalara konu olan olaylar hatırlatıldı.
İddianamede, darbe kalkışmasının fiilen başlatılmasından sonra Maltepe 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında kalan ana darbe davası şüphelileri eski rütbeli askerler Özkan Aydoğdu, Uzay Şahin, Mehmet Murat Çelebioğlu, Engin Durmaz, Mehmet Kapan, Fatih Karakaya, Murat Yanık ve Zafer Gümüş’ün, bölgelere sevk edilen askeri birliklerin sevk ve idaresini gerçekleştirdikleri anlatıldı.
Kalkışma esnasında stratejik noktalardan olan Üsküdar’daki Çevik Kuvvet Yerleşkesinin kontrol altında tutulmasında görevli askeri birliği sevk ve idare etme işinin, şüpheli Yarbay İrfan Arat’a verildiği vurgulanan iddianamede, şüpheli Sinan Atmaca’ya da 1. Ordu Komutanlığına intikal edecek askeri birliğin sevk ve idare etme görevinin verildiği kaydedildi.
İddianamede, darbe kalkışmasının olumsuz yönde seyretmesi ve intikal edilen bölgelerde sivil halkın direnciyle karşılaşılması üzerine takviye amaçlı unsurların sevk edilmesi hususunda telsiz anonsları yapıldığı anlatıldı.
WhatsApp yazışmaları
İddianamede, tutuklu Osman Akkaya’dan elde edilen mobil cihazın incelemesinde, telefonu kullanan Mehmet Murat Çelebioğlu’nun 15 Temmuz saat 21.15’te “Yurtta Sulh Konseyi” isimli WhatsApp grubunu oluşturduğu, buradaki görüşmelerin Ankara’da darbe girişiminde aktif rol alan şüphelilere bildirdikleri ve aralarında koordinasyon sağladıkları, darbe girişimi faaliyeti kapsamında görevlendirildikleri bölgelerden son durumu aktardıkları, bir kısım şüpheli şahsın halkın üzerine ateş edilmesi yönünde emir ve talimatlar verdiği kaydedildi.
İddianamede yer verilen WhatsApp grubundaki mesajlar ise şöyle:
“1’inci ordu k. hemen alınmalı, tüm zırhlı unsurlar sahaya insin, sıkıyönetim direktifi geldi, komutanım halkı silahlandırdıkları bilgisi geldi, halk üstünüze gelirse tereddütsüz önce havaya, sonra yere, sonra üstlerine ateş edeceğiz, askeri kuvvetlere karşı sivil kalkışmalara sert şekilde müdahale edilecek, toplanan kitlelere ve askeri kuvvetlere karşı duran polislere silahla, tanklarla sert şekilde müdahale edilecek, arkadaşlar çok şükür Ankara ve İstanbul’da birçok hedef ele geçirildi, TRT’de bildiri okundu, aynen devam, harekatımıza karşı duranlara sert karşılık verilecek, emir budur, tekrar emri iletiyorum, toplanan kalabalıklar ateşle dağıtılacak, ateşle karşılık verilen kalabalıklar dağılıyor.”
İddianamede, 11 Temmuz 2016’dan başlamak üzere kalkışma girişiminde planlayıcı olan ve doğrudan rol alan personelin sıklıkla tabur ve tugay karargahlarında toplantılar yaptığı hatırlatılarak, bu toplantıların gizlilik içerisinde yapılmasını sağlamak amacıyla olaylara müdahil olması istenmeyen bir kısım personelin uzak tutulduğu, bayram izniyle birleştirilerek ya da olay gecesinden önce kanuni izne gönderildiği belirtildi.
Önceden yapılan hazırlıkların ardından 2. Tank, Mekanize Piyade ve Topçu taburları ile bağlı birlik komutanlıklarınca personele gece mesai bitiminden hemen önce Kara Kuvvetleri Komutanlığından gelecek heyet tarafından yapılacak darbe hazırlık denetlemesi gerekçesiyle “gece geç saatlerde muhtemelen alarm verileceği” söylenerek telefonların açık tutulmasının söylendiği belirtilen iddianamede, ancak belirtilen saatten daha erken olacak şekilde personelin çağrıldığı anlatıldı.
“Talimhane ve yönergeleri bilmemelerine imkan yok”
1. Ordu Komutanlığına ait silah ve mühimmatların birlik dışına çıkarılarak muhtelif bölgelere götürüldüğü ve kullanıldığı, 2. Zırhlı Tugay Komutanlığına ait zırhlı araçların 1. Ordu Komutanlığına intikal ettirildiği dile getirilen iddianamede, kışla içerisindeki muhtelif bölgelerde konuşlandırıldığı, bu şekilde talimname ve yönerge hükümlerinin dikkate alınmadığı, kalkışmaya iradesiyle katılan personelin dışındakilerin emir komuta zinciri ve silsile dışında tutulmaya çalışıldığı kaydedildi.
İddianamede, rütbeli askeri personel olan şüphelilerin talimname ve yönerge hükümlerinin dikkate alınmadığını fark etmemelerinin ve olağan dışı bir askeri faaliyetin icra edilmekte olduğunu bilmemelerinin mümkün olmadığı değerlendirmesi yapıldı.
Sosyal medyayı takip etmeyen yok
İddianamede, günümüz teknolojisinin son derece gelişmiş olup hemen hemen herkesin sosyal medyayı takip etme, mobil telefon cihazlarıyla anında haberleşme imkanı bulduğu ifade edilerek, şu değerlendirmede bulunuldu:
“Arama, el koyma tutanaklarıyla telefon inceleme tutanakları ve HTS raporlarından da anlaşılacağı üzere, şüphelilerin çoğunluğunda mobil telefon cihazı mevcut olup gece boyunca telefon görüşmesi yapma ve yakınları ile mesajlaşma imkanları bulunmaktadır. Bu bağlamda, zaman ve konum skalası da göz önünde bulundurulduğunda, saat 22.30 sıralarında kışladan çıkış yaparak Çevik Kuvvet Yerleşkesi önüne gelen ve 1. Ordu Komutanlığı nizamiyesine ulaşan, ellerinde mobil telefon cihazları bulunan ve internet hattı üzerinden yakınlarıyla iletişime geçme olanağına sahip olan şüphelilerin, sosyal medyada yayılan darbe kalkışmasına ilişkin haberlere ulaşamamış olmaları hayatın olağan akışına uygun değildir.”
İddianamede, dosya kapsamına göre bir kısım şüphelilerin Üsküdar Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü Yerleşkesine ve 1. Ordu Komutanlığına intikal etmeleri ve bölgede konuşlanmalarından hemen sonra, vatandaşların ve kolluk görevlilerinin olay yerinde toplandıkları, şüphelileri eylemlerinin suç teşkil ettiği hususunda uyardıkları hatırlatıldı.
Şüphelilerin, darbe kalkışmasından haberdar olmadıkları, karargahın güvenliğinin artırılması için faaliyette bulunduklarını sandığı, üstlerinden, amirlerinden aldıkları emir üzerine karargaha geldikleri, amirlerinin emirlerini yerine getirdikleri, Harp Akademilerinde yapılan görevlendirme ve aldıkları emir üzerine 1. Ordu Komutanlığına intikal ettikleri, sıkıyönetim ilan edildiğini sandıkları şeklindeki beyanlarının, suçtan kurtulmaya yönelik savunmalar olduğu kanaatine varıldığı kaydedildi.
İddianamede, darbe kalkışmasına katılan şüphelilerin, olayların meydana geldiği Çevik Kuvvet Yerleşkesine zırhlı askeri araçlarla geldikleri, vatandaşların ve güvenlik güçlerinin müdahaleleri sonucunda olay yerinden kaçmaya çalışan ve seyir halinde bulunan zırhlı araçların yaralama, mala zarar verme eylemlerini gerçekleştirdiği ifade edilerek, her zırhlı aracın içerisinde bulunan rütbeli komutanın da aracın sevk ve idaresinden sorumlu olduğu için cezai sorumluluğunun bulunduğu anlatıldı.
Muhabir: Melike Gallenkuş, Hanife Sevinç