İSTANBUL
Fetullahçı Terör Örgütü‘nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Selimiye‘de bulunan 1. Ordu Komutanlığında yaşananlar ile Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünün Üsküdar’daki yerleşkesinin ele geçirilmeye çalışılmasına ilişkin 54’ü tutuklu 128 kişi hakkında hazırlanan iddianamenin detayları ortaya çıktı.
İddianamede, darbe girişiminden önceden haberi olan dosyanın tek sivil şüphelisi edebiyat öğretmeni Feyzullah Şahan‘ın kalkışmaya katkı sağlamak için 15 Temmuz günü saat 04.57 sıralarında Kahramanmaraş’ın Kale beldesinden hareket ederek, Kayseri, Kırşehir, Kırıkkale, Ankara, Bolu ve Sakarya güzergahlarından geçerek saat 22.54 sıralarında Üsküdar Selimiye Mahallesi’ne geldiği ifade edildi.
Şahan’ın, 1. Ordu Komutanlığında istihbarat astsubayı olarak görev yapan şüpheli Eshabil Saka’dan, görev yaptığı birliğe giderek kalkışmada aktif rol almasını istediği ifade edilen iddianamede, “Kiralamış olduğu aracı şüpheli Eshabil Saka’ya tahsis ettiği, Saka’nın bu araçla saat 22.44 sıralarında 1. Ordu Komutanlığının bulunduğu Selimiye Kışlasına geldiği ve darbe kalkışması kapsamında birtakım faaliyetlerde bulunduğu, kalkışmanın başarısızlıkla sonuçlanacağını fark ederek aynı araçla kışlayı terk ettiği anlaşılmıştır. Sahan’ın, kalkışmadan hemen önce ve kalkışma girişiminin bastırılmasından hemen sonra Saka ile çok sayıda telefon görüşmesi yaptığı tespit edilmiştir.” denildi.
Nisan 2016 tarihli liste
İddianamede, şüphelinin cep telefonunda yapılan incelemede, Facebook Messenger programında 18 Temmuz 2016’taki bir sohbetinde, “Gözünü sevdiğim sen olsun yapma böyle, bak zaten üzülüyoruz bu iftiralara, sen de yapınca daha çok yara veriyor. Hizmeti bilmiyormuş gibisin adam Fetullahçı Terör Örgütü diye bir şey mi var. Yapma Allah aşkına, bu iftiraya düşme.” seklinde mesaj bulunduğu anlatıldı.
Telefondaki fotoğraflar arasında da 2 Nisan 2016 tarihli, “Barınak Büro Amirliğinde Görevli Personel Listesi” başlıklı belge fotoğrafının bulunduğu ifade edilen iddianamede, şüphelinin telefonundan FETÖ ile irtibatlı Bank Asya’ya ait birtakım e-maillerin yanı sıra FETÖ/PDY’nin şifreli haberleşme programı olduğu değerlendirilen “ByLock”, “Eagle” ve ” Surespot” isimli programların yanı sıra yine FETÖ üyeleri arasında yaygın olarak kullanılan “Coco” isimli mesajlaşma uygulamasının web geçmişinin nasıl temizleneceğine ilişkin internet arama link kaydına rastlandığı aktarıldı.
İddianamede, şüphelinin sosyal paylaşım sitelerindeki hesapları incelendiğinde 17-25 Aralık operasyonlarını destekleyen paylaşımlarla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aleyhine paylaşımların bulunduğuna yer verildi.
Telefonunda “ByLock, Eagle ve Surespot” uygulamaları çıktı
Şahan, iddianamede yer verilen ifadesinde suçlamaları kabul etmeyerek, söz konusu aracı, 2016 mart-ağustos ayları arasında eşinin doğum olayından dolayı zorluk çekmemek için kiraladığını, hamile olan eşini zaman zaman hastaneye götürdüğünü söyledi.
Bu araçla Ramazan Bayramı’ndan 2 gün önce eşiyle birlikte Kahramanmaraş’a gittiklerini, 15 Temmuz günü sabah namazından sonra saat 5-6 sıralarında Kahramanmaraş’tan yola çıkarak Üsküdar’daki evlerine geldiklerini anlatan Şahan, köylüsü ve çocukluk arkadaşı Eshabil Saka’nın nişanlısının geleceğini söyleyerek istemesi üzerine aracı verdiğini anlattı.
Aracı alıp giden Saka ile hafta sonu geçtikten sonra konuştuklarında, 15 Temmuz’daki olaylar nedeniyle askeriyeye giden Saka’nın aracın olaylar nedeniyle askeride kaldığını söylediğini ifade eden Şahan, darbe girişiminden haberinin olmadığını, kimler tarafından yapıldığını bilmediğini, aracı arkadaşına iyilik olsun diye verdiğini belirtti.
İddianamede, “ByLock, Eagle ve Surespot” şifreli mesajlaşma programlarını kullanan Şahan’ın arkadaşlarıyla konuşmak için indirdiği bu programları bir süre sonra kullanışlı bulmadığı için sildiğini, örgütsel bir faaliyet için kullanmadığını söylediği kaydedildi.
İddianamede, Bank Asya’da hesabı bulunan Şahan’ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret içeren ve FETÖ/PDY elebaşı Fethullah Gülen’e ait fotoğrafların yer aldığı paylaşımlarından dolayı çok pişman olduğunu, gündemdeki çeşitli söylentilerden dolayı yanılarak bu paylaşımları yaptığını ve aldandığını belirttiği anlatıldı.
“Nişanlımı almak için aracı istedim”
İddianamede, şüpheli Eshabil Saka’nın, şüpheli Nurullah Kalebaşı’nın çağırması üzerine herhangi bir görevi bulunmamasına rağmen söz konusu araçla kışlaya gittiği ifade edilerek, Feyzullah Şahan ile olan irtibatına yer verildi.
Kalkışmadan haberdar olmasına rağmen 22.45 – 08.00 saatleri arasında kışlada bulunan ve görüntü izleme merkezinde fiilen görev yapan Saka’nın kalkışmanın başarısızlıkla sonuçlanacağına ilişkin ipuçlarının ortaya çıkması üzerine kışladan çıktığı kaydedildi.
İddianamede, Saka’nın adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı anlatılarak, başka bir soruşturmada isimleri geçen bazı şüphelilerin örgütle bağlantılı olduğu şeklindeki beyanları üzerine Saka’ya ilişkin yeni bir soruşturma başlatıldığı ve tutuklandığı vurgulandı.
Saka’nın, dosya kapsamında alınan ifadesinde hakkındaki suçlamaları kabul etmediği belirtilen iddianamede, “Saka’nın FETÖ/PDY terör örgütü ile hiçbir ilgim yoktur. Ben bu terör örgütünün yaptıklarını kesinlikle tasvip etmiyorum. Ben bu terör örgütünün dershanesine de yurtlarına da gitmedim. Benim bu terör örgütü ile ilgili tanıdığım hiç kimse yoktur.” dediği anlatıldı.
“Örgüte ait evlerde kaldım”
İddianamede, Saka’nın ayrıca, Feyzullah Şahan’dan aracı Kahramanmaraş’tan gelen nişanlısını otogardan almak için istediğini ancak kışlaya çağrılması üzerine araçla görev yerine gittiğini söylediği aktarıldı.
İddianamede, hakkında yürütülen başka bir soruşturma kapsamında alınan ifadesinde ise Saka’nın, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediği belirtilerek, “Saka, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüyle irtibatının bulunduğunu, örgüte ait evlerde kalarak askeri okul sınavlarına hazırlandığını, Kadıköy Seviye Dershanesine gittiğini, 2011’de örgütle bütün bağlarını kopardığını, 2012’de Astsubay Meslek Yüksekokulunu kazanarak 2014’te 1. Ordu Komutanlığı Selimiye Kışlasında göreve başladığını söylemiştir.” denildi.
İddianamede, Saka’nın dosyasının bu soruşturmayla birleştirildiği anlatıldı.
“Helikopter gelirse atış serbest”
İddianamede, ifadelerine yer verilen şüpheli Yarbay Selim Çiftçi ise, İstanbul’daki askeri hareketliliğin yönetildiği yerin kendisinin bulunduğu ordu karargahı harekat merkezi olduğunu belirterek, Tv görüntülerinden vatandaşların müdahalesiyle askerlerin püskürtüldüğünü ve götürüldüğünü gördüğünü, gün ışımaya yakın ana dava kapsamında tutuklu Tuğgeneral Eyyüp Gürler’in harekat merkezinin kapatılması emrini verdiğini, harp akademisinden gelenlerin de sivil kıyafetlerini giyerek ortadan kaybolduklarını, bunun üzerine kendisinin de hareket merkezini terk ettiğini söyledi.
1. Ordu Komutanlığı Genel Sekreterliğinde İcra subayı olarak görev yapan şüpheli Ahmet Ertekin’in ise darbe kalkışmasından önceden haberdar olduğu, olay günü nöbetçi olmamasına rağmen mesai bitiminde kışladan ayrılmadığı ifade edilen iddianamede, darbe teşebbüsünü öğrendikten sonra şüphelilerden İsmail Arı ve Serkan Çetin Akbaş’la çevre emniyetini takviye etmek için silah ve mühimmat aldığı, Akbaş’ın kendisine “Helikopter gelirse atış serbest” şeklinde SMS göndermesi üzerine çevresindeki rütbeli personellere “helikopter gelirse etrafa ateş edilecek” şeklinde talimat verdiği anlatıldı.
“Komutanın sesi montaj diyerek televizyonu kapattılar”
Ertekin ifadesinde ise hareket merkezine gittiğinde şüpheli Yarbay Ümit Ertuğrul’a ne olduğunu sorduğunu, onun da kendisine Genelkurmay Başkanlığından gelen sıkıyönetim emrini gösterdiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Ben hareket merkezindeki Eyüp Paşa’nın yanına gittim. O da bana sıkıyönetim ilan edildiğini, buradaki faaliyetlere katılmamı söyledi. Ben hareket merkezinde gece boyunca kaldım. Herhangi bir faaliyete katılmadım. Sadece habercilik yaptım. Daha sonra hareket merkezindeki televizyondan Ordu Komutanımız Ümit Dündar Paşa’nın darbenin karşısındayız şeklindeki ses kaydı yayınlandı. Ben Ümit Ertuğrul Yarbay ile göz göze geldim. Bu birlikte yeni başladığım için komutanın sesini tam olarak tanıyamadım. O sırada odada bulunanlardan birileri bu komutanın sesi değil montaj yapmışlar gibi şeyler söyleyip, televizyonu kapattı.”
Şüpheli Yarbay Gökhan Uğur da bu konuya ilişkin ifadesinde, şunları söyledi:
“Birinci Ordu Komutanının yayına bağlandığını gördüysek de bize izlettirilmediğinden ne dediğini anlamadık. TRT yayınının kapanması üzerine Eyyüp Gürler CNN’i açmamızı söyledi. Bu sırada CNN’de baskın olduğunu izledik. Gürler Paşa elindeki telefondan bize belediyeye, valiliğe, emniyete el konulduğu yönünde bilgiler veriyordu. Bunun gerçek olup olmadığını bilmiyorum. Bize orada algı oluşturmak sebebiyle söylediğini düşünüyorum. Gece 03.00’te CNN’e Cumhurbaşkanı bağlandı. Kanalı tekrar değiştirtti. Bir başka kanalda 1. Ordu Komutanının konuşmasını dinliyorduk. Burada TSK’nın bu girişimle hiçbir alakasının olmadığını söylüyordu. Eyüp Gürler Paşa ise onun sesi olmadığını, olsa bile daha önceden kayıt yapıldığını söyleyerek bunu yalanlıyordu. Ancak kendisi hemen her gün Ordu Komutanı ile görüşen birisiydi, sesini tanımaması mümkün değildi. Ona inanmadım. Biz harekat merkezinde tam anlamıyla geri plana alınmış olsak da görev gereği nöbet yerini terk etmedik.”
İddianamede, nizamiye bölgesinde konuşlandırılan er ve erbaşlara “tellere kimseyi yaklaştırmayın yaklaşan olursa sıkın” şeklinde emir verdiği belirtilen şüpheli Yüzbaşı Volkan Dede hakkında emniyete “Darbecileri destekliyor. Daha evvel de cemaatle irtibatı olmuş ve karı kız ayaklarından abileri çok ciddi baskı yapıyorlarmış. Şu an da irtibatı araştırılırsa iyi olur.” şeklinde ihbar maili gönderildiği anlatıldı.
Dede ise ifadesinde, FETÖ irtibatı olmadığını ve kimseden talimat almadığını savundu.
Muhabir: Hanife Sevinç,Murat Paksoy