Türkiye’den çekilen PKK’lıların, Irak topraklarına girmesine karşı olduklarını bildiren Irak’ın asıl amacı ne? Suriye ve İran bu açıklanmanın neresinde? İşte ‘Aslan Değirmenci’nin kaleminden merak edilen sorulara cevap:
Irak Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’den çekilen PKK’lıların, Irak topraklarına girmesine karşı olduklarını bildirdi. Silahlı grupların Irak’a girmesinin bölge ülkelerinin güvenlik ve istikrarını tehlikeye sokacağı da öne sürüldü. O ülkelerin Suriye ve İran olduğu açıktan söylenmedi ama mesaj açıktı. Ve birlikte kaleme aldıklarından da hiç şüphe yoktu.
Oysa Irak desteğini PKK’dan bugüne kadar hiç esirgemedi. Topraklarını kullandırdı, Irak gizli servisi ile istihbarat paylaşımları yapıldı, Iraklı subaylar PKK’lıları özel olarak eğitti, Bağdat’ta büro açmalarına izin verildi. PKK’nın çok sayıda kampı, cephanelik ve depoları da Irak’ta… Yine örgütün siyasi eğitim okulu ve arşiv bürosu, mühimmat, yakıt ve gıda depoları, muhabere santrali de bu ülkede var. Kandil’i zaten bilmeyen yok ama Irak’tan sınırlarımıza sızarak örgütün yaptığı katliamlarda unutulmuş değil. Söz konusu Suriye ve İran olunca güvenliği hatırlayan Irak’ın çifte standardı ve mezhepçi algısı tarihe not düşülecek cinsten…
MALİKİ’DEN ÖRGÜTE: ESED’İN YANINDA SAVAŞIN
Kaldı ki geçen yıl Irak Başbakanı Nuri el Maliki’nin Bağdat’ta PKK ile görüştüğü biliniyor. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin de bilgisi dahilinde gerçekleştirilen görüşmeyi İran’ın organize ettiği, amacın Kandil’den bir grup PKK’lının Suriye’ye kaydırılarak Esed güçlerine destek vermelerinin sağlanması olduğu öğrenilmişti. PKK’lıların bu talep karşısında Maliki’den silah ve finans talep ettikleri, Irak Başbakanın ise her türlü destekte bulunacağı yönünde söz verdiği ortaya çıkmıştı. Muhaliflere karşı PKK ile anlaşmaya çalışan Irak, konu bugün katil Esed’in sözde güvenliği olunca ağız değiştiriyor. Tabi dengeleri anlayan ve Irak’ın kanlı oyununa gelmeyen PKK’lıların duruşu, çözüm sürecinin derinleşmesi Maliki’yi iyice delirtmiş olmalı ki ‘güvenliği’ hatırlıyor.
SALDIRI TÜRKİYE’YE İSE SORUN YOK!
Gelelim Suriye’ye… PKK ile temas bizzat Hafız Esad’ın kardeşi Suriye istihbarat örgütünün başı Rıfat Esad tarafından sağlanmıştı. Kapılar açılmış, barınak, diğer ülkelere geçenlere para ve sahte pasaport temin edilmişti. Kongre ve konferansların toplanmasına da izin veren Suriye, askeri tesislerinde yıllarca PKK’lılara eğitim verdi. Hatta helikopter eğitimi alan PKK’lı bile vardı. Düne kadar 30’a yakın PKK kampı Suriye’deydi. Bekaa Vadisini bilmeyeniniz yoktur diye derinlemesine anlatmak istemiyorum. Son süreçte Türkiye’ye karşı yapılan saldırılarda PKK’lıların Suriye sınırını kullandığı, örgütte ele geçen silahların Esed güçleri tarafından sağlandığı ise ayrı bir konu. İskenderun, Osmaniye ve Gaziantep saldırılarının derin kodları da bilinen bir gerçek…
İRAN ÖRGÜT LİDERLERİNDEN NE İSTEDİ?
Peki İran… Hiç öyle anlatıldığı gibi örgüt ile savaş halinde filan değil. İran topraklarında en az 40 PKK kampı var. PKK’lılara ikametgâh belgeleri veren, onları sınıra kadar askeri araçlarla götüren İran’ın gizli operasyonları unutulmuş değil. İran’a yakınlığı ile tanınan PKK’nın başkanlık konseyi üyelerinin geçtiğimiz yıl örgüt liderlerinden Murat Karayılan’ı İran’a teslim ettiği öne sürülmüştü. Karayılan’ın, Suriye rejiminin çıkarları doğrultusunda hareket etme ve İran sınırları içerisinde eylem yapmama karşılığında stratejik bir anlaşma yapılarak, İran tarafından salıverildiği iddia edilmişti. Ancak bu anlaşma çözüm süreci ile bozulunca, PKK’nın çekilme kararına tepki yine İran’dan gelmişti.
ASIL MESELE NE?
Başa dönelim. Irak’tan gelen açıklama ile aslında şer ittifakı bir kez daha deşifre oldu. Dilim varmasa da ‘şer’ ittifakı diyorum ama üç ülkenin halklarını bu ifadeden uzak tutuyorum. Emperyalist ülkelerin bölgeyi mezhepçi çatışmalara çekme girişimlerine alet olan üç ülke aslında bile bile kendi halklarını ateşe atıyor. Hem mezhepçilik hem demagojiye devam ederek gerilimi tırmandırıyor. İslam Birliğinin önündeki en büyük engelin ‘mezhepçilik’ olduğunu bilmelerine rağmen, küresel oyunların figüranı olarak, fitneye devam ediyorlar. Çünkü normalleşen bir Ortadoğu’da diktatörlere ve onların anlayışlarına ihtiyaç olmadığını biliyorlar. Irkçılık ve mezhepçiliği azdırarak dolan sürelerini uzatmak, Arap Baharının kendilerine uğramasını engellemeye çalışıyorlar.Haber10
[lightbox link=”http://www.kanal5.com.tr/wp-content/uploads/2013/04/Beyaz_gazete_aslan_de_irmenci.jpg”]ASLAN DEĞİRMENCİ[/lightbox]