AK Parti, Anayasa Mahkemesi’ne açılan kapatma davası delillerinin sahte olduğunun ortaya çıkmasından sonra iade-i muhakeme davası açılması için ön çalışmayı tamamladı. Peki, Yalçınkaya’ya ne olacak? Sorunun analizini Arkadaşımız Aslan Değirmenci yaptı.
AK Parti’ye karşı açılan kapatma davasının ekonomiye faturası20 milyar dolar… Türkiye’nin aynı dönemde yatırım bütçesi ise12 milyar dolardı. Zararın ülke ekonomisine boyutu ortada… AK Parti, Anayasa Mahkemesi’ne açılan kapatma davası delillerinin sahte olduğunun ortaya çıkmasından sonra iade-i muhakeme davası açılması için ön çalışmayı tamamladı peki bu maliyetin hesabı kime kesilecek? Örneğin sahte delillerden iddianame hazırlayanlar hakkında bir girişimde bulunulacak mı?
Örneğin Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde yaşayan bir çiftçi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı A. Yalçınkaya hakkında, kapatma davası yüzünde suç duyurusunda bulunmuştu. Suç duyurusunda bulunan Abdulhadi Akaydın, “Leasing yoluyla çok sayıda iş makinesini Euro ile aldım. Kapatma davası nedeniyle Türk lirası değer kaybedince zarara uğradım. Bu neden olan başsavcı hakkında dava açtım” demişti. Ak Parti’ye açılan kapatma davasının vermiş olduğu siyasi ve ekonomik krizden etkilendiği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından zararının karşılanmasını talep eden Akaydın gibi binlerce vatandaşın hakkı ne olacak?
Yada o dönem Yalçınkaya hakkında yapılan suç duyuruları yeniden gündeme getirilmeyecek mi? Yalçınkaya’ya destek veren yapılar bugün Silivri ve Sincan cezaevinde tutulurken, kaos çıkartmaya yönelik açıldığı netleşen kapatma davasının hiçbir karşılığı olmayacak mı? 2010 yılında Anayasa değişikliği olmasaydı AK Parti’ye ikinci bir kapatma davası açtırmak için harekete geçen yapılar deşifre edilip, Yalçınkaya’ya verilen lobi desteğinin arka planı halka anlatılmayacak mı?
Özetle; Kara Propaganda sitelerindeki haberleri, AK Parti hakkındaki kapatma davası iddianamesine delil olarak koyanlar muhakkak ifade vermelidir. Kara Propaganda amacıyla Genelkurmay tarafından kurulduğu ortaya çıkan sitelerden alınan haberlerle iddianame hazırlayanların, Ergenekon tutuklusu Başbuğ ile derin ilişkisi halka iyi anlatılmalıdır. Anlatılmalı ki halen dezenformasyon peşinde olanların maskesi düşsün, AK Parti’ye açılan kapatma davasının arkasındaki gücü vatandaş görsün. Ve hesap sorulsun ki; 23 Ekim 2007’de irtica.org sitesindeki ‘Apronda namaz şov’ haberini bile kapatma davası iddianamesine delil olarak koyanların ülke ekonomisine verdikleri zararın bir karşılığı olsun.
Darbeye zemin oluşturmak için kanlı bir kaos planı hazırlayan Ergenekoncular ile kapatma davası öncesinde; güvenlik kameraları karartılarak hukukçularla yapılan görüşmeler de es geçilmemeli. Bazı yargıçların Genelkurmay’a davet edilerek aynı 28 Şubat sürecinde olduğu gibi verilen gizli brifingler deşifre edilmeli. Ayrıca Yalçınkaya iddianamesinin 27 Nisan e- muhtırasının genişletilmiş bir hali olduğu da unutulmamalı.
Aslan Değirmenci/Haber10-Analiz