ANKARA
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Resmi Konut’ta Slovenya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Karl Erjavec ile baş başa ve heyetler arası görüşmesinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Çavuşoğlu konuşmasına, bu sabah Afganistan’ın başkenti Kabil’de meydana gelen terör saldırısını şiddetle kınayarak başladı.
Saldırıda 80 kişinin hayatını kaybettiğine, çok sayıda da yaralı bulunduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, “Dost ve kardeş ülke Afganistan’ın yanında olmaya devam edeceğiz. Slovenya ile beraber Afganistan’ın istikrarı ve güvenliğine katkı sağlıyoruz, bunu sürdüreceğiz.” ifadesini kullandı.
“Slovenya, AB sürecimize net şekilde güçlü bir destek vermektedir”
Slovenya ile arasındaki siyasi ilişkilerin mükemmel düzeyde olduğunu, 2011’de ilişkilerin stratejik ortaklık düzeyine yükseltildiğini vurgulayan Çavuşoğlu, taraflar arasındaki ekonomik ilişkilerin geliştiğini, ticaret hacminin büyüdüğünü söyledi.
Bakan Çavuşoğlu, savunma sanayi, turizm, spor, kültür ve birçok alanda ilişkileri geliştirmek için çaba gösterdiklerini belirterek, Türkiye’ye gelen Sloven vatandaşlarının sayısında geçen yıl biraz azalma olduğunu ama Slovenya’yı ziyaret eden Türk vatandaşlarının sayısında artış gözlendiğini, aynı artışı Türkiye’ye gelen Slovenlerden de görmek istediklerini aktırdı.
Çavuşoğlu, “Slovenya, AB sürecimize net şekilde güçlü bir destek vermektedir. Ayrıca, FETÖ konusunda yakın işbirliğimiz var. NATO’nun birçok çalışmaların da ve Kosova’da birlikte hareket ediyoruz. NATO müttefiki olarak da karşı karşıya kaldığımız sınamalar karşısında Slovenya ile mükemmel bir ilişkimiz var.” diye konuştu.
Mevkidaşıyla görüşmesinde Batı Balkanlar konusunu da ele aldıklarını belirten Çavuşoğlu, bölgede kırılganlığın devam ettiğini bildirdi.
“En büyük problem…”
Türkiye-AB ilişkilerine yönelik soruya da Çavuşoğlu, tüm AB üyesi ülkelerin Türkiye’nin üyeliğine karşı olmadığını vurguladı.
Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
“Karşı olan çok az sayıda ülke var ama sesi çok çıkıyor. Hele hele bazıları da AB’nin patronunun kendileri olduğunu düşünüyorlar. AB sanki kendilerinin örgütü gibi davranıyorlar. Oysa öyle değil. Burada kararlar konsensüsle alınıyor. Türkiye ile üyelik müzakerelerin durdurulması konusunda, mesela bir ülke, Avusturya yalnız kaldı. Geri kalan 27 ülke buna karşı çıktı. Ama bu ülkelerin tabii, özellikle iç siyasi kaygılardan dolayı sesi çok çıkıyor. AB’nin bize kendi iç siyasi kaygılarından bağımsız bir şekilde yaklaşmasını istiyoruz. Zaten öyle olduğu zaman da gerçekleri daha iyi görüyorlar. Şu andaki en büyük problem maalesef Avrupa ülkeleri içindeki iç siyasi dengeler. Desteği artan ırkçı partiler, eksen kayması içerisindeki başka partiler, basının negatif rolü, oluşturulan kamuoyu, ırkçılık, İslam karşıtlığı, yabancı düşmanlığı ve göçmen karşıtlığı gibi son derece tehlikeli akımların maalesef siyasete yansımalarını görüyoruz.”