ANKARA
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında 4. Kolordu ve 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı’ndaki eylemlere ilişkin 268 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada olay tarihinde uzman çavuş olarak görev yapan tutuksuz sanık Çağlar G, uzun yıllar terör operasyonlarının olduğu bölgelerde çalıştığını, darbe girişiminden kısa bir süre önce Ankara’ya döndüğünü, olay günü ise rutin araç bakım faaliyetleriyle uğraştığını anlattı.
Çağlar G, mesaisine devam ettiği sırada bölük komutanın yanına gelerek KOKTOD (Kolluk Kuvvetlerini Toplumsal Olaylarda Destekleme Timi) tatbikatı olacağını, bunun da eski Yarbay Ertuğrul Terzi’nin emri olduğunu kendisine aktardığını iddia etti.
Bölük komutanı Kaya Erdoğan’ın kendisini arayıp, saat 21.30 sıralarında alarm verildiğini, ivedi olarak kışlaya gelmesini emrettiğini ileri süren Çağlar G, “Ben zırhlı araç şoförüydüm.Tabur komutanı Ertuğrul Terzi emriyle kışladan çıktık. Bölük komutanında kroki vardı. Genelkurmay’a saldırı olduğunu söyledi. Kışladan konvoy halinde çıkıp yola devam ettik.” dedi.
Dikimevi bölgesine geldiklerinde halkın direnişiyle karşılaştıklarını ifade eden Çağlar G, şunları söyledi:
“Ne olduğunu anlamak için vatandaşlarla konuşuyorduk. O sırada Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül yanıma geldi. Kendisine ‘Başkanım benim darbeyle işim olmaz. Ben uzman erbaşım dedim.’ Akgül de bana ‘O zaman aracı durdur, aşağı in’ dedi. Ben de aracı durdurdum. Sabah 05.00’e kadar hiç ilerlemeden orada bekledik. Sonra polis eskortuyla beraber askeri araçlarımızla karakola gittik.”
Tutuksuz sanık Emre A. da olay tarihinde 28. Mekanize Tugay Komutanlığı’nda er olarak vatani görevi yaptığını, olay günü Nuri Büyükyazıcı’nın Genelkurmay’a büyük bir saldırı olduğunu söyleyerek “alarm” emrini verdiğini ileri sürdü.
Emre A, Büyükyazıcı’nın akşam saatlerinde çok telaşlı olduğunu, sürekli nöbetçi subayla konuştuğunu ifade ederek, “Saat 23.00 sıralarında çevresindeki rütbelilere dönerek, ‘Genelkurmay’da terör saldırısı var. Oraya gittiğimizde benden başka kimseden emir almayacaksınız.’ dedi. Daha sonra tanka binerek yola çıktık. Sıhhiye Köprüsü’nün oraya geldiğimizde yüzüme taş gelmişti. Bilincimi kaybettim. Gözümü açtığımda kışla revirindeydim.” diye konuştu.
“Tüm sorumluluk bende halkı ezip geç”
Tutuksuz sanıklardan eski Uzman Çavuş Fatih Ü. de üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi ve darbe girişiminde bulunmadığını ileri sürerek beraatını talep etti. Fatih Ü, darbe girişiminden birkaç gün önce bölük komutanının Kilis veya Şırnak’a yurt içi geçici göreve gidileceğini bildirdiğini ve bunun üzerine yılık izin kullanmak istediğini ancak tabur komutanının izinleri yasakladığının kendisine söylenmesi üzerine mesaisine devam ettiğini anlattı.
Olay günü 21.30’da tabur komutanın emriyle “alarm” verildiğini belirten Fatih Ü, “Tabur komutanı bölük komutanlarına, ‘Genelkurmay Başkanı esir, onu kurtarmaya gidiyoruz.’ diye söylemiş. Biz de hemen araçlara binip kışladan çıktık.” ifadelerini kullandı.
Gençlik Caddesi’ne geldiklerinde yolun vatandaş ve polisler tarafından kapatıldığını, çevredekilerle konuşmaya başladıklarını, ardından vatandaşların “Darbe mi yapıyorsunuz?” sözleri üzerine kendilerinin darbeyle ilgilerinin olmadığını söylediklerini belirten Fatih Ü, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben aracımdan inip halkın arasına gittim. Yanıma bir sivil polis geldi. ‘Yaptığınız yanlış. Araçlarınızı alın kışlanıza dönün’ dedi. Ben de ‘Öyle şey olamaz, biz darbeci değiliz. Arkamdaki araçları hemen kışlaya yönlendireceğim.’ dedim. Orada beklemeye başladık. O sırada araca adını daha sonradan öğrendiğim Yarbay Ayhan Özçelik bindi. Aracı Meclis ile Genelkurmay arasına sürmemi istedi. Ben yolun kapalı olduğunu söyledim. O da bana dönüp ‘Tüm sorumluluk bende halkı ezip geç’ dedi. Ben de sinirli bir şeklide ‘Ben polisin ve halkın üzerine aracı süremem gel kendin yap’ dedim. Araçtan inip polislere sığındım.”