İSTANBUL – ORHAN GÜVEL
Gazi Üniversitesi Arap Dili Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Edebiyat Çevirmeni Prof. Dr. Mehmet Hakkı Suçin, Arap ve Türk edebiyatından yapılan çevirilerin tarihi, çevirilerin niteliği, öne çıkan isimler ve edebiyat türlerine ilişkin, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Arap edebiyatından Türkçeye yapılan çevirileri, klasik ve modern dönem olmak üzere ikiye ayıran Suçin, şöyle devam etti:
“Klasik Arap edebiyatından Türkçeye yapılan en eski çeviri belki de ‘Arapların Herkül’ü’ olarak nitelendirilen Anternâme’dir. 1477’de Türkçeye çevrilmiştir. Eserde Arap şairinin kahramanlıkları anlatılır. İslam öncesi dönemde şiir festivallerinde Kâbe’nin duvarına asılan Muallakalar da hem nesir hem de nazım şeklinde çeşitli tarihlerde Türkçeye çevrilmiştir. Öte yandan, Ka’b bin Züheyr’in Hazreti Peygamberimize ithafen söylediği Kasidetü’l-Bürde, İbnü’l-Mukaffa’nın Pehlevice’den Arapçaya uyarladığı Kelile ve Dimne de Türkçeye aktarılan eserler arasındadır. Abbasi döneminin edebi türlerinden makameler, Binbir Gece Masalları, İbn Tufeyl’in Hayy bin Yakzan’ı, birkaç kez Türkçeye çevrilen eserlerden. Ayrıca İbn Hazm, İbn Şüheyd, Zemahşeri ve Nefzavi gibi bilginlerden de çeviriler yapılmıştır.”
“Doğrudan Arapçadan çevrilen eserleri bir elin parmaklarını geçmez”
Modern Arap edebiyatına değinen Suçin, Necip Mahfuz’un 1988’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü almasının, edebiyat çevirisi açısından dönüm noktası olarak kabul edilebileceğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Necip Mahfuz’un Nobel’inden önce en çok çevrilen yazarlar Corci Zeydan, Halil Cibran, Necip Mahfuz, Necip el-Kilani, Tevfik el-Hakim, Neval Sa’davi, Tayyip Salih, Gassan Kenefani ve Mihail Nuayme’dir. Bu yazarların bazı eserleri birden fazla çevirmen tarafından Türkçeye çevrilmiş, defalarca basılmıştır. Necip Mahfuz’un, Nobel ödülü alması sonrasında Arap edebiyatına ilgi artmıştır. Ancak Necip Mahfuz’un, kendisinin bile doğrudan Arapçadan değil de bir Batı dilinden çevrildiğini görüyoruz. Doğrudan Arapçadan çevrilen eserleri bir elin parmaklarını geçmez. Halil Cibran da birçok eseri İngilizce’den Türkçeye çevrilen Arap yazarlar arasında yer alır.”
“Arapçaya en çok çevrilen yazar Aziz Nesin”
Türk edebiyatından Arapçaya yapılan çeviriler hakkında bilgi veren Suçin, şöyle konuştu:
“Orhan Pamuk’un 2006’da Nobel Edebiyat Ödülü’nü almasıyla ivme kazanan bir ilgiden bahsediyoruz. Arapçaya en çok çevrilen yazar Aziz Nesin’dir. Onu Nâzım Hikmet, Orhan Pamuk, Yaşar Kemal ve Elif Şafak izler. Aziz Nesin’in antolojileriyle, yeniden çevirileriyle 60’a yakın kitap basılmıştır. Nazım Hikmet’ten 1952 ve 1971’de Fransızca’dan çevrilen iki ayrı şiir seçkisi var. 1982’de ise tüm şiirleri 6 cilt halinde doğrudan Arapçaya çevriliyor. İlginçtir ki ‘Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim’ adlı biyografik romanı İngilizce, Rusça ve Türkçeden, ayrı çevirmenlerce Arapçaya çevriliyor. Tiyatro oyunlarının önemli bir kısmının da 1955’ten başlamak üzere çeşitli tarihlerde Arapçaya çevrildiğini biliyoruz. Bu da Arapların Nâzım Hikmet ilgisinin önemli bir göstergesi. Bu yüzden Nazım Hikmet’in çağdaş Arap şairlerine etkisi kayda değer.”
Edebiyat çevirilerinde nitelik sorunu
Arapçaya çevrilen Türk yazarların nicelik bakımından azımsanmayacak sayıda olduğunu belirten Suçin, şunları söyledi:
“Fakat bu çevirilerin nitelikleri tartışılabilir. Bunun birçok nedeni var. Öncelikle eserleri çevirecek çevirmenlerin dikkatli seçilmesi lazım. Belki de çevirmenlerin seçiminde alan uzmanlarına danışılmalı. Editörlük süreci neredeyse işletilmiyor gibi bir izlenim var bende. Çevirilerde Arapça birçok dil ve ifade yanlışları hemen göze çarpabiliyor. Bir diğer husus yayınevi seçimi. Desteklenen eserlerin, Arap dünyasında geniş dağıtım ağına sahip yayınevlerine verilmesi önemli. Tabii çevrilecek kitapların seçimi de çok önem arz ediyor. Desteklenecek yazarlar, Türk edebiyatını temsil etme gücüne sahip olmalı. Söz gelimi desteklenen birçok çevirilere rağmen Oğuz Atay’ın ‘Tutunamayanlar’ adlı eseri henüz Arapçaya çevrilmiş değil. Öykücülerimizden veya şairlerimizden temsil gücü yüksek bir seçkinin dahi Arapçada olmadığını belirtmem lazım.”
Yesevi’nin Divan-ı Hikmet’inden seçki çevirisi
Çevirmenliğini kendisinin yaptığı Divan-ı Hikmet’ten seçkiler hakkında da bilgiler veren Suçin, şunları anlattı:
“Aklımın bir köşesinde zaman ve imkan bulursam Yunus Emre’yi çevirmek vardı. Bunu gerçekleştirmeye fırsat olmadı ama Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Musa Yıldız’ın teşvikiyle Ahmet Yesevi’nin, ‘Divan-ı Hikmet’inden yapılmış bir seçkiyi Arapçaya çevirdim. Ahmet Yesevi, Orta Asya’dan Anadolu’ya, tasavvuf çizgisinin önemli bir ana damarı. Eserlerini Türkçe yazmış. Arapça ve Farsça’nın yaygın olduğu bir dönemde onun Türkçe yazması, yeni bir yazma geleneği oluşturması açısından önemli.”
“Edebi çeviri atölyeleri desteklenmeli”
Hem Türkiye’den hem de Arap dünyasından ‘neler çevirebiliriz?’ diye istişare etmek için kendisini arayan yayıncılar olduğunu hatırlatan Suçin, “En büyük sorun, edebiyat çevirisi yapabilecek nitelikli çevirmen eksikliği. Burada edebi çeviri atölyelerinin desteklenmesi, çoğaltılması gerekir. Bu tür atölyelerin hem çeviri bilim altyapısına hem de iyi bir edebiyat donanımına ve çeviri deneyimine sahip kişilerce yönetilmesi gerekir.” dedi.
Muhabir: Ekrem Kaftan