WASHINGTON – Kasım İleri
ABD Başkanı Donald Trump başkanlık koltuğundaki bir yıl içerisinde ABD’nin birçok eski müttefiki ile ilişkisini çıkmaza sokarken selefi Barack Obama’nın belirli düzeyde ilişki kurduğu ABD’nin kara listesindeki bazı ülkelerle köprüleri tamamen attı.
Göreve geldiğinden bu yana özellikle de Twitter hesabı üzerinden içeride başta medya ve kongre üyelerine yönelik olmak üzere birçok polemiğe imza atan Donald Trump dış politika konularında da birçok ülke ile ilişkileri yokuşa sürecek mesajlar paylaştı.
Trump, Paris İklim Değişikliği Antlaşması ve Trans-Pasifik Ticaret Ortaklığı Anlaşması gibi uluslararası anlaşmalardan çekilerek Washington’la iş birliği içinde olan birçok ülkenin tepkisini çekti. Aynı zamanda Ortadoğu’da ABD’nin uzun yıllar ittifak yaptığı ülkelere yönelik çıkışlarıyla ülkesinin bölgedeki ittifaklarını sarstı.
Güney Asya Stratejisine dinamit: Pakistan krizi
Pakistan, ABD’nin 2002 yılından bu yana Afganistan’da Taliban’a karşı sürdürdüğü mücadelede önemli rol oynadı.
ABD, yaklaşık 16 yıldır bölgede sürdürdüğü operasyonların karadan tek tedarik güzergahı olarak Pakistan topraklarını kullanıyor.
Trump yönetimi geçen ay kamuya açıkladığı Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesinde Pakistan’ı sınırlarını koruyamadığı gerekçesi ile eleştirmiş ve bu konuda daha fazla çaba göstermemesi durumunda İslamabad’a karşı adım atılacağı uyarısında bulunmuştu.
Nitekim geçen hafta ABD Dışişleri Bakanlığı Taliban ve Hakani grubuna karşı ciddi adımlar atana kadar Pakistan’a yardımların kesileceğini duyurdu.
Pentagon ise 2017 savunma bütçesi kapsamında Pakistan’a verilecek 900 milyon dolarlık yardımın askıya alındığını açıkladı.
Trump yönetiminin bu adımı Güney Asya Stratejisi’ne dinamit yerleştirmek olarak yorumlanırken askeri yardımları kesme ve İslamabad’ı suçlamanın Pakistan’ı Çin’e yakınlaştırdığı ifade ediliyor.
Trump körfez krizini körükledi
Trump’ın ilişkileri bozduğu diğer bir müttefik Katar oldu.
Katar, ABD’nin Ortadoğu’daki en büyük askeri üssüne ve devam eden DEAŞ karşıtı operasyonlarının karargahına ev sahipliği yapıyor.
Ancak geçen yıl Trump’ın Suudi Arabistan ziyaretinden kısa bir süre sonra Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Yemen olmak üzere beş Arap ülkesi “teröre destek vermekle suçladıkları” Katar ile diplomatik ilişkilerini kestiklerini duyurdu.
Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn, ülkelerinin hava sahasını Katar’a kapatarak, Katarlı diplomatların 48 saat içinde ülkelerinden ayrılmasını istedi.
Katar’a karşı yapılan diplomatik ablukaya Maldiv Adaları ve uluslararası toplumca meşruiyeti olmayan darbeci General Halife Hafter destekçisi Libya Tobruk hükümeti de katılırken Trump da krize Twitter hesabı üzerinden dahil oldu.
ABD Filistin görüşmelerindeki arabulucu rolünü kaybetti
Trump’ın köprüleri attığı diğer bir ülke de Filistin oldu. Selefi Obama’nın özellikle de yasa dışı İsrail yerleşimlerini sık sık kınamasına karşın Trump yönetimi İsrail yerleşimlerine sessiz kaldı.
Bunun yanı sıra Trump yönetimi, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Washington’daki yasal durumunun iptal edileceğini ve temsilciliğinin lisansının onay süresinin uzatılmayacağını tebliğ etti.
Yönetim bunun FKÖ’nün Nisan 2015’te Uluslararası Ceza Mahkemesine İsrail’in 2008 ve 2014’te Gazze’ye düzenlediği saldırılar başta olmak üzere Filistinlilere yönelik ihlallerinin soruşturulması talebinde bulunmasını neden olarak gösterse de Trump’ın İsrail yanlısı siyasetinin ilk ciddi işaretleri olarak yorumlandı.
Trump daha sonra aralık ayında başkanlık kampanyası sırasında söz verdiği üzere Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığını ve ABD Dışişleri Bakanlığı’na Tel Aviv’deki Büyükelçiliği Kudüs’e taşıması konusunda hazırlık yapması talimatını verdi.
Trump’un bu kararı Filistin yönetimi ile Washington arasındaki iletişime büyük darbe vururken, FKÖ, ABD ile Filistin-İsrail barış görüşmelerinin, Kudüs kararından dönene kadar “askıya alındığını” açıkladı.
Kudüs kararıyla Trump aynı zamanda Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 128 ülkeyi karşısına aldı.
Trump, ayrıca Twitter hesabından Filistin yönetimini hedef aldı.
ABD’nin her yıl Filistin yönetimine yüzlerce milyon dolarlık yardım yaptığını kaydeden Trump, “karşılığında herhangi bir takdir veya saygı görmediklerini” savundu.
Trump’ın bu çıkışlarının ABD’nin İsrail-Filistin barışında arabulucu rolüne büyük zarar verdiği belirtiliyor.
Küba ile yarım asır sonra atılan tarihi adımlar geri alındı
Göreve geldikten sadece altı ay sonra selefi Obama’nın Küba’ya yönelik attığı tarihi adımları boşa çıkaran Trump, Küba ile ilişkileri normalleştirme girişimlerinin sadece Küba hükümetinin menfaatine olduğunu savunarak normalleşme sürecini iptal etti.
Trump, Miami’de yaptığı bir konuşmada, ABD’nin Küba politikasını değiştirdiklerini belirterek, “Derhal yürürlüğe girmek üzere, önceki ABD yönetiminin Küba ile yaptığı tek taraflı anlaşmayı iptal ediyorum.” dedi.
Kuzey Kore ile kriz polemiklerle devam ediyor
Trump, Obama’nın son dönemlerinden itibaren tırmanmaya başlayan Kuzey Kore ile söz konusu olan tansiyonu adeta polemiğe çevirdi.
Kuzey Kore’nin mart ayında yaptığı bir balistik füze denemesi ile füze kapasitesinin ABD’ya bağlı Guam adası ile Alaska’yı vurabilecek bir noktaya eriştiğini açıklaması üzerine Trump “Bu konuyla ilgili bir şey yapmak zorundayız.” açıklaması ile karşılık verdi.
Trump’ın bu ifadelerinin Kuzey Kore’yi askeri operasyon yapmakla tehdit ettiği yorumlarına yol açtı.
ABD’nin, Kuzey Kore’ye baskı yapması konusunda Çin’den umduğunu bulamamaması ve yarımadada askeri seçeneğin de sonuçlarının kestirilemiyor olması Washington’u Kuzey Kore konusunda çıkmaza sokmuş durumda.
Bunun üzerine Trump’ın Twitter üzerinden ve her fırsatta Kim Jong-un rejimini tehdit etmesi sadece ABD’de değil Güney Kore ve Japonya’da da kaygılara neden oldu.
Dışişleri ve Pentagon Trump’ın dış politika çıkışlarını yumuşatmaya çalışsa da Trump’ın özellikle sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamalarla ABD’nin küresel ittifaklarını derinden sarstığı belirtiliyor.