SAMSUN
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, “Tabii ki verimlilik çok önemli, ihracat çok önemli, ithalatın olmaması çok önemli ama gıda sağlığı, gıda güvenliği her şeyden çok çok önemli.” dedi.
Bakan Fakıbaba, Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde ziraat öğretiminin 172. yılı dolayısıyla düzenlenen programda yaptığı konuşmada, gıda sağlığı ve güvenliğinin önemine değindi.
Ziraat öğretiminin yıl dönümünü “10 Ocak Tarım Bayramı” şeklinde nitelendiren Fakıbaba, eğitimin her alandaki gibi tarım alanında da önem taşıdığını, yaşamla bağ kurmanın en önemli yolu olduğunu söyledi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına geldikten sonra bakanlığın koruyucu hekimlik kadar önemli olduğunu gördüğünü aktaran Fakıbaba, “Onun için üzerimdeki yük o kadar fazla ki. Tabii ki verimlilik çok önemli, ihracat çok önemli, ithalatın olmaması çok önemli ama gıda sağlığı, gıda güvenliği her şeyden çok çok önemli.” ifadesini kullandı.
Birinci görevlerinin çiftçiyi bilgiyle buluşturmak olduğunu, bunun için üniversitelere büyük görev düştüğünü vurgulayan Fakıbaba, çiftçilerin doğru bilgiyle donatılması halinde büyük mesafeler alınacağını dile getirdi.
Bakan Fakıbaba, 10 Ocak 1846’da “Mektebi Zirai Şahane”nin kurulmasıyla tarımsal eğitim öğretim alanında ilk adımın atıldığını anımsatarak, şöyle devam etti:
“Cumhuriyetin ilk yıllarında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ‘Milli ekonominin temeli ziraattir’ diyerek tarımın ülke ekonomisindeki önemini vurgulamış önemli bir vizyon. Ben sadece ülke ekonomisi değil, ülkemin bağımsızlığı olarak da kabul ediyorum. Eğer bir ülke kendi gıdasını üretemiyor, başka ülkelere muhtaçsa tam bağımsız bir ülke haline de gelememiştir diyorum. Bunun üzerine 1930 yılında Ankara’da Yüksek Ziraat Okulu açılmış ve tarımsal faaliyet alanı içindeki tüm unsurların çabalarıyla günümüzdeki düzeye gelmiştir. 1980 yılına kadar ülkemiz genelinde tarım eğitimi veren ziraat fakültesi sayısı 5 iken bugün itibarıyla 37’ye ulaşmıştır. Bilimsel ve teknolojik imkanlar her geçen gün değişmekte ve gelişmektedir. Buna bağlı olarak dünyada temel tarım ve gıda ürünlerinde üretim, tüketim ve ticaret dengeleri de hızla değişmektedir. Sektörde rekabetçilik ve sürdürülebilirlik ön plana çıkan kavramlar haline gelmiştir. Bu şartlar altında tarımda kırsal kalkınmayı gerçekleştirecek emin olun sizlersiniz genç arkadaşlarımız.”
Kırsal kalkınmanın taşıdığı önemin altını çizen Fakıbaba, “Kırsal kalkınma, kırsalda yaşam ve hayat o kadar önemli, güzel, sağlıklı, o kadar ekonomik ki. Maalesef ihmalden dolayı, burada bizim de ihmalimiz var, çok değerli bilim adamları da oradaki yaşamı, orada yaşanan ortamı maalesef insanlar yetersiz bulmuş ve şehirlere gelmişler. Şehirlere gelmişler ve köyler sahipsiz kalmış. Oysa emin olun, sizlerin biraz desteği, bizlerin gayreti ve iş birliği ile kırsal kalkınmayı gerçekleştirdiğimiz takdirde olmaması için hiçbir neden yok. İnanın bu sefer göçler tersine dönecektir. Yani şehirden köylere. Olmaması için hiçbir neden yok.” diye konuştu.
Toplum hekimi ve koruyucu hekimlik kavramlarıyla ilgili de açıklamalarda bulunan Fakıbaba, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sağlık, her şeyin başı. Gıda basit bir şey değil. Genelde hep gidiyoruz, oturuyoruz, önümüze her yerde pat pat pat bir şeyler koyuyorlar. Ben yemek istemiyorum, az yemek istiyorum. Ben gönlüm istediği zaman isterim zaten. Koyuyorsun ama önümdeki yediğim şeyin 4’te 3’ü gidiyor. Sen bunu mutfağa götüreceksin ve dökeceksin. Ben bu gıdayı zor üretiyorum, emek veriyorum. Benim çiftçi kardeşlerim o balı, o yemekleri, o eti, o sucuğu, o yoğurdu, sütü kolay mı üretiyor? Çok zor şartlarda üretiyoruz ama çok çabuk da kaybediyoruz. Nasıl üzülüyorum, nasıl hayıflanıyorum.”
Fakıbaba, dünyada 800 milyon insanın açlık çektiğini, diğer taraftan gıdanın israf edildiğini görmenin kendisini üzdüğünü vurgulayarak, “Ne kadar ayıp bir şey ya. Biz böyle bir toplum olduk yani. Bırakın ben isteyeyim, peynir, zeytin isterim, gönlüm bal ister, kaymak yemiyorum ya bana kaymak niye zorla yedireceksin? Değil mi? Yanlış mı düşünüyorum? Ben böyle düşünüyorum. Daha az para ödemek istiyorum, bana niye zorla daha fazla para ödetmek zorunda bırakıyorsun? Ben yediğimin miktarını vermek istiyorum. Bunu anlatmak için gerçekten yetişmiş akademik kadro ile sektörün talebine cevap verebilecek, bilgilerini sahaya aktarabilecek donanımdaki insan kaynağına ihtiyacımız var. İnsan kaynağı da sizlersiniz. Bundan daha önemli insan kaynağı olamaz.” değerlendirmesinde bulundu.
“Gıdanız olduğu müddetçe gelişmiş ülkeler olacaksınız”
Bakan Fakıbaba, en önemli meslekler arasında veteriner hekim, ziraat mühendisi, tekniker ve teknisyenlerin geldiğini anlatarak, şunları kaydetti:
“O kadar önemli ki ve şuna inanarak söylüyorum. 20-25 yıl sonra silah mı, gıda mı? Gıda, gıda gıda. İstediğiniz kadar silahınız olsun ama gıda ile her işi halledeceksiniz. Gıdanız olduğu müddetçe gelişmiş ülkeler olacaksınız. Bu nedenle ziraat fakülteleri ve veteriner fakülteleri, Türkiye’nin tarımsal faaliyetlerini üst düzeyde yönlendirecek olan ziraat mühendisleri ve veteriner hekimlerinin yetiştirilmesi için oluşturulmuş önemli öğretim kurumlarıdır. Çok şanslısınız genç arkadaşlar. Bu okullardan mezun olmak, ziraat mühendisi, veteriner hekim olmak o kadar önemli bir olay ki. İnanın şu anda farkında olmayabilirsiniz ama 15 yıl sonra diyeceksiniz ki ‘Bir Bakanımız vardı, böyle diyordu ama pek fazla adama inanamıyorduk. Gerçekten haklıymış’. En muteber mesleklerin başında ziraat mühendisi ve veteriner hekim arkadaşlarımız geleceklerdir.”
“Bilgi ve teknolojiyi yakalamak zorundayız”
Sağlık Bakanı Ahmet Demircan da tarımla sağlık ilişkisine değinerek, tarımın beslenmenin temeli olduğunu söyledi.
İnsanın sağlıklı yaşamasını belirleyen temel faktörlerden birinin genetiği olduğuna işaret eden Demircan, “Beslenme ve çevre şartları sağlık üzerinde etkili. Tarım da beslenmenin temeli.” dedi.
Demircan, Anadolu’nun binlerce yıldır tarıma beşiklik ederek insanlığın beslenmesinde analık yapmış bir toprak olduğunu vurgulayarak, bu coğrafyada insanlığın hafızasının tutulduğunu kaydetti.
Diğer alanlarla birlikte tarım alanında da bilgi ve teknolojinin etkin kullanılmasını tavsiye eden Demircan, “Eğer bu coğrafyada maruz kaldığımız saldırılar karşısında onurlu, başımız dik, alnımız ak şekilde insanlığa da hizmet edeceksek, bilgi ve teknolojiyi yakalamak zorundayız. Bilgi üreten toplum olmak zorundayız. Tarımda bilginin önemini söylemeye gerek yok.” diye konuştu.
Programa Samsun Valisi Osman Kaymak, Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, OMÜ Rektörü Prof. Dr. Sait Bilgiç ile akademik ve idari kadro, davetliler ve öğrenciler katıldı.
Muhabir: Fatih Mehmet Kürkçü