ANKARA
28 Şubat dönemine ilişkin 103 sanığın yargılandığı dava, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ve Genelkurmay İkinci Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir’in de aralarında bulunduğu sanıklara esas hakkındaki savunmalarını yapmaları için süre verilerek, 12-16 Şubat’ta görülmek üzere ertelendi.
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ve sanıklar, müştekiler ve tarafların avukatlarının katıldığı duruşmada bugün de sanıkların esas hakkındaki savunmaları alındı.
Duruşmaya verilen öğle arasının ardından sanıklardan eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Ergin Celasin, savunma yaptı.
Celasin, 1994’te korgeneral rütbesiyle Hava Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı olduğunu, 1997’deki Yüksek Askeri Şura kararlarıyla orgeneralliğe terfi ettiğini anlattı.
Mesut Yılmaz’ın başbakanlığındaki hükümetin Bakanlar Kurulu kararıyla Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreterliğine getirildiğini belirten Celasin, bu görevden de 1999’da Hava Kuvvetleri Komutanlığına atandığını kaydetti.
Refahyol Hükümeti döneminde Genelkurmay Başkanlığı karargahında görev yapmadığını, kuvvet komutanı olmadığını, 28 Şubat 1997’deki MGK sırasında da kurulun Genel Sekreterliği görevinde bulunmadığını ifade eden Celasin, “İddianamedeki iddialar geçerli değil. Dosyada aleyhime belge ve bilgi bulunmadığı aşikardır” diye konuştu ve beraatını talep etti.
Sanıklardan Metin Yaşar Yükselen ise 1995-2000 döneminde Hava Tuğgeneral rütbesiyle Genelkurmay İstihbarat Başkanlığında görev yaptığını bildirdi. “Ben BÇG görevlisi değilim” diyen Yükselen, “bununla birlikte BÇG’nin tamamen yasal, varlığı komuta heyetince bilinen bir oluşum olduğunu” öne sürdü.
Yükselen, BÇG’nin 7 Nisan 1997’deki toplantısına emir üzerine katıldığını hatırladığını ifade ederek, “Ancak üzerime yüklenmeye çalışılan, toplantıda söylendiği söylenen sözleri söylemedim. İkinci Başkan ve İstihbarat Başkanının emriyle bana hazırlanmış olarak verilen bölücü terör ve irtica konusunda personeli bilgilendirmek için sunum yaptım. Sunumlarda suç işlediğimi gösteren kanıt veya tanık ifadesi yoktur. Atılı suçu işlediğime dair en ufak emare, kanıt ve bilgi bulunmamaktadır. Hükümeti düşürme ve devirmeyi ne şekilde ifa ettiğim, görevini yerine getirmesini ne şekilde engellediğim iddianamede ve savcılık mütalaasında belirtilmemiştir. Suç teşkil edecek faaliyette bulunmadım.” dedi.
Sanıklardan Serdar Çelebi de dava konusu dönemde yarbay rütbesiyle Başbakanlık Askeri Başdanışmanı olduğunu, 28 Şubat 1997’deki MGK ve Refahyol Hükümetinin istifası sırasında Genelkurmayda değil, yeni Başbakanlık binasında görev yaptığını anlatarak, “Davada delil olarak gösterilen yazılardan hiçbiri Başbakanlık Askeri Başdanışmanlığına gönderilmemiştir” dedi.
Sanıklardan dönemin İstihbarat Okul Komutanı emekli tuğgeneral Refik Zeytinci de 1997’de emekli olduğunu, aynı yıl İzmir’e taşındığını, özel bir iş yerinde idari koordinatör olarak çalıştığını ve 2013’te tutuklanana kadar bu görevi yürüttüğünü söyledi.
BÇG ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını savunan Zeytinci, grubun hiçbir toplantısına katılmadığını, faaliyetlerine ilişkin kimseye emir vermediğini, kimseden de emir almadığını söyledi.
10 Haziran 1997’de Genelkurmay karargahında verilen brifinge katılmadığını iddia eden Zeytinci, bu toplantıda sivillere brifing verildiğini basından takip ettiğini öne sürdü. 7 Nisan 1997 tarihli irtica konusunda alıncak tedbirler başlıklı general-amiral toplantısına da katılmadığını savunan Zeytinci, bu toplantının yapıldığı söylenen İnönü salonunun yerini dahi bilmediğini söyledi, toplantıda “MGK Genel Sekreterliği devreye sokulmalı, basına hakim olunmalı” gibi bir konuşma yaptığı iddiasının da gerçeği yansıtmadığını dile getirdi.
Dava ertelendi
Refik Zeytinci ile hasta olduğu gerekçesiyle duruşmaya gelemeyen sanıklardan Doğan Temel’in avukatının da savunmasını yapmasından sonra ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, savunmasını hazırlayamadıklarını belirterek süre isteyen dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ve Genelkurmay İkinci Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir’in de arasında bulunduğu sanıklar ve avukatlarına süre verdi ve davayı 12-16 Şubat 2018’e erteledi.
Bir kişi salondan çıkartıldı
Öte yandan, sanık savunmaları alındığı sırada Mahkeme Başkanı Mustafa Yiğitsoy, salonda bulunan bir kişinin dışarı çıkartılmasını ve bir daha içeri alınmamasını güvenlik görevlilerinden istedi.
Yiğitsoy, dosyanın tarafı olmayan bu kişinin mahkemeye dilekçeler yazarak hem mahkemeyi tahkir ettiğini hem de devlet büyüklerine hakaret ettiğini söyledi.
Savcının esas hakkındaki görüşü
Cumhuriyet savcısı Mehmet Hanifi Yıldırım, esas hakkındaki görüşünde, Karadayı ve Bir’in de aralarında bulunduğu 60 kişinin suç tarihinde yürürlükte bulunan ve sanıkların lehine olan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 147. maddesi uyarınca, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren düşürmeye, devirmeye iştirak” suçlarından “ağırlaştırılmış müebbet hapis” cezasına çarptırılmalarını isterken, 39 sanık hakkında beraat talebinde bulunmuştu.
Yıldırım, yargılama sırasında hayatını kaybeden dört sanık hakkındaki kamu davasının ise düşürülmesini talep etmişti.