İSTANBUL – ETEM GEYLAN
Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği‘ne atandığı 2009’dan bu yana çeşitli sivil toplum kuruluşları tarafından birçok kez “Yılın En İyi Bürokratı” ödülüne layık görülen ve 2012 yılında üçlü kararnameyle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müşavirliği görevine getirilen ilk görme engelli bürokrat Kenan Önalan, hayat öyküsünü AA muhabirine anlattı.
Malatya’da fabrikada güvenlik görevlisi baba ve ev hanımı bir annenin çocuğu olarak 1976’da dünyaya gelen Önalan, kan uyuşmazlığı nedeniyle anne ve babasının tüm çabalarına karşın 7 yaşında görme yetisini tümüyle yitirdi. Polis olan amcasının girişimiyle Ankara’da Körler Okulu’nda eğitim gören Önalan, daha sonra Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü kazandı. “Başarabilirim” duygusu onu ABD ve Kanada’ya kadar götürdü. Burada Türkçe yayın yapan bir radyo kuran Önalan, reklamcılık gibi deneyimlerin ardından eğitimini tamamlamak için Boğaziçi Üniversitesi’ne geri döndü. Diplomasını aldıktan sonra 2009 yılında Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri olarak bürokrasiye adım atan Önalan, 2010 yılında görme ve işitme engellilerin bilgiye erişimlerinin sağlanmasını hedefleyen ve sesli betimleme çalışmalarını Türkiye genelinde yaymayı ve kullanmayı amaçlayan Sesli Betimleme Derneği’ni kurdu. Kenan Önalan, 2012 yılında da üçlü kararnameyle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müşavirliğine atanan ilk görme engelli bürokrat oldu.
Önalan, aynı zamanda Türkiye’de tüplü dalış yapan ilk görme engelli unvanına da sahip.
“Körlüğümü fark edince hayatım daha güzelleşti”
Kenan Önalan, engellilerin öncelikle kendi durumlarının farkına varmalarının büyük önem taşıdığını dile getirdi.
Gözlerini kaybettiği dönemde kendisi için yeni bir hayatın başladığını ifade eden Önalan, “İlk zamanlar çok çarpıyordum sağa, sola. Çünkü körlüğümün farkında değildim. 7 yaşında bir çocuktum. Kaç defa dikiş atıldı. Daha sonra elimi uzatmayı öğrendim. Tehlikelerin bir çoğundan korunmayı öğrendim. Çözümler bulmaya başladım. Bu defa kazalar azalmaya başladı. Sesleri dinlemeye başladım ama aslında ben o süreçten sonra körlüğü öğrenmeye başladım. Kendimi fark ettim. ‘Benim hayatım böyle olacak, bundan sonraki süreci böyle devam ettireceğim’ bunu fark ettim, ondan sonra daha hayatım daha güzelleşti, daha keyifli hale geldi.” dedi.
“Engelliler geliştikçe ihtiyaçları artacak, farklılaşacak”
Türkiye’de son 15 yılda engellilere bakış açısında büyük değişim yaşandığına dikkati çeken Önalan, engellilerin daha çok sosyal hayata katılmaya başladığını dile getirdi.
Türkiye’yi engelliler için daha yaşanabilir bir ülke yapma mücadelesini devam ettireceklerini kaydeden Önalan, şunları söyledi:
“Bu süreç hiçbir zaman bitmeyecek çünkü görme engelliler gelişecek, geliştikçe ihtiyaçları artacak, farklılaşacak. Bunun için mesela bir görme engelli işe girdiği zaman ne oluyor, para kazanmaya başlıyor. Para kazandıkça ailesini geçindiriyor, ailesini geçindirdikçe kimisi evleniyor. Her bir aşamada farklı talep ve ihtiyaçlar ortaya çıkıyor. Örneğin tatile gitme isteği ortaya çıkıyor, tatil yerlerini engelliye uygun yapmanız gerekiyor. Birbirini takip eden süreçler yaşanıyor. Biz de diyoruz ki görme engelliler hayata katıldıkça çok daha başarılı, çok daha verimli olacaklardır. Boğaziçi Üniversitesi’ni 2009’da bitirdim. Başbakanlık’ta Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri olarak başladım. 2012 Temmuz ayında da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müşaviri olarak ilk görme engelli bürokrat olarak atandım. Bu güzel bir şeydi. Bir başlangıcın olması güzel bir şey. Çünkü o sürece kadar görme engelli üst düzey bürokrat yok. Görme engellilerin iş alanında çok sıkıntıları var. Çünkü toplum halen engelliliği kabul etmiyor. O süreçte bunlar güzel başlangıçlar oldu.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın desteği ile birçok engelin aşıldığını vurgulayan Önalan, “Cumhurbaşkanımızın engellilere desteğiyle başladı aslında bu iş. Arkamızda durmasıyla bizler çok yol katettik. İlk olarak 2005’te Engelliler Yasası çıktı. 2014’te bunu güncelledik. Mevzuat anlamında çok güzel gelişmeler oldu. Şimdi bunu topluma yansıtmak için toplumu da bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Konferanslar veriyoruz. Gerekirse gezip anlatıyoruz, derdimizi ve çalışmalarımızı anlatıyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Sokakta senin ‘sahabın’ yok mu, diyorlardı”
Geçmişi bilenlerin bu süreçte yapılanları daha iyi anladığını dile getiren Önalan, “Yıllarca devlet politikasında engelli diye bir şey olmamış. Ancak 2005 yılında Engelliler Yasası’yla ilk kez engelliler devlet nezdinde muhatap alınmaya başlandı. Bu değişimin rüzgarıyla engelliler için bu ülkede bir şeyler olmaya başladı. O tarihlerden öncesinden bugüne gelen süreçte toplumun bakış açısının değişmesinde de çok sancılı süreçler yaşandı.” dedi.
Önalan, bastonunun üzerinden aracıyla geçen bir sürücünün kendisine, “Sen niye evine gitmiyorsun da sokakta geziyorsun.” dediğini söyleyerek, “Bir gün de kaldırımda yürüyorum. Kaldırım taşını çıkarmışlar, bir elimde çiçek, bir elimde baston var yürüyorum. Çok güzel giyinmişim. Bir kaldırım taşına takıldım, 2 seksen yere uzandım. Çiçek zarar görmesin isterken dirseğimin üzeri, dizim kanadı. Ayağa kalktım, bir amca ne dese iyi? ‘Senin sahabın yok mu?’ dedi. Tabii bu söz bu amcanın cehaleti. Orada ‘Sahabın yok mu?’ diyeceğine, ‘Belediye başkanın nerede?’ demeliydi. ‘Bu kaldırımı bozuk yapan belediye başkanı nerede? Bu kaldırıma sahip çıkmayan, burayı düzeltmeyen belediye başkanı nerede?’ demeliydi. Ancak bu bakış açısı değişiyor. Türkiye bu anlamda süratle değişim gösteriyor. Şimdi bakıyorum, ‘Sen evine niye gitmiyorsun?’ diyenler, bazen arabayla durup karşıya geçmeye çalışacağımız zaman yardımcı oluyorlar. Bu farkındalık anlamında güzel bir şey.” diye konuştu.
İnsanların birbirlerine olan ihtiyaçları dolayısıyla toplumsal yaşamın oluştuğunu aktaran Önalan, “Sadece görme engelli birinin bir insana ihtiyacı yok. Görenin de görme engelliye ihtiyacı var. Toplum dediğimiz şey ihtiyaçtan doğar. İnsanların birbirine ihtiyacı olmasa toplum diye bir şey olmaz. Herkes ayrı yerlerde bağımsız yaşar. Hepimiz birlikte yaşıyoruz. Kadının erkeğe, erkeğin kadına ihtiyacı var, çocuğun annesine annenin çocuğa ihtiyacı var. Biz birlikte güzeliz. Birlikte yaşamak keyifli. Benim körlüğüm, dünyayı güzelleştiriyor. Ben kör olmasaydım, herkes aynı olsaydı, saçının rengi, gözünün rengi, zekaları aynı olsaydı dünya keyifli olur muydu?” ifadelerini kullandı.
“Hedeflerim, hayallerim var”
Yeni neslin çok daha iyi imkanlar bulabildiğini dile getiren Önalan, değişen toplumda daha da başarılı örneklerin olacaklarına inandığını söyledi.
Kendisine daima büyük hedefler koyduğunu söyleyen Önalan, şunları kaydetti:
“Hedeflerim var, hayallerim var. Bir engellinin en güzel şekilde yaşayacağı bir toplum oluşturmak; derdim, savaşım, mücadelem. Bunu da farkındalığı artırarak yapmaya çalışıyorum. Maalesef gücümün yetmediği zaman oluyor ama bunlar kademe kademe geçilecek şeyler. Bir gün bir bürokrat ağabeyimiz güzel bir şey söylemişti, ’10 tane yanlış olur senin gücün üçünü düzeltmeye yetiyorsa üçünü düzelt. 10’unu düzeltmeye çalışırsan üçünü de düzeltmeden gidersin. Anlamı kalmaz.’ demişti. Biz de işte bu anlayışla basamak basamak bir şeyler yapmalıyız. Ülkemizde engelli bir birey olarak özgürce yaşamak istiyorum, güzel çalışmalara imza atmak istiyorum. Biliyorum ki bir görme engelli olarak çok güzel şeylere imza atabilirim. Şu anda yaptığım işlerin daha iyilerini de yaparım. İmkan verildikçe çok daha güzelini çıkarırım. Ben kendime inanıyorum, inşallah her geçen gün daha güzel şeylere imza atacağım. İnanıyorum ki başka görme engelli arkadaşlarım da çok daha güzel şeylere imza atacaklar. Şu anda arkadan gelen nesil, çok güzel şeyler yapıyor. Çok güzel şeyler olacak, inanıyorum. 2023’e giderken de engelli bireyler hem istihdamda hem sosyal hayatın içinde ne kadar olursa Türkiye o kadar fazla gelişecektir. Dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisinden biri olabilmenin yolu da engellinin istihdama daha fazla ve nitelikli olarak girmesiyle kolaylaşacaktır. Böylece toplumsal olarak, topyekün gelişmiş olacağız. Ben engelli bir birey ve bu alanda çalışan bir bürokrat olarak bu anlayışı taşıyorum.”