ANKARA – Duygu Yener
Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, diyabetin mücadele edilmesi gereken bir halk sağlığı sorunu haline geldiğini belirterek, Sağlık Bakanlığı ve konuyla ilgili diğer bakanlıkların koordinasyonunda bir eylem planı için harekete geçtiklerini bildirdi.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de 20 yaş üzerinde her 100 kişiden 12’sinde diyabet görülüyor. Halk arasında “şeker hastalığı” olarak bilinen diyabetli sayısındaki artış üzerine Bakanlık, 2018’de diyabetle daha etkin mücadele kararı aldı.
Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, diyabetin insan sağlığını birçok yönüyle tehdit eden ve etkileyen bir hastalık olduğunu ifade ederek, son yıllarda Türkiye’de de diyabetli sayısının arttığına dikkati çekti.
Türkiye’nin OECD üyesi ülkeler arasında diyabet görülme sıklığı açısından Meksika’dan sonra ikinci sırada yer aldığını anlatan Demircan, bunun düşündürücü olduğunu vurguladı.
Demircan, diyabetin tip-1 ve tip-2 olmak üzere iki türü olduğunu, genetik olan tip-1 diyabetin gençlerde, tip-2 diyabetin ise yaşlılarda görüldüğünü bildirdi.
Bakan Demircan, genetik faktörlerin yanı sıra ağırlıklı olarak yaşam tarzı ve beslenme şeklinin diyabetin artmasında etkili olduğunu kaydederek, “Bu etki Türkiye’de var mı derseniz, bu olumsuz etki maalesef Türkiye’de var ve giderek de artıyor.” dedi.
“Obezite Türkiye’yi tehdit ediyor”
Bakanlık olarak, Türkiye’deki beslenme ve obezite oranlarına ilişkin bir çalışma yaptıklarını aktaran Demircan, “Bu çalışmada da gördük ki obezite Türkiye’yi tehdit ediyor. Gençlerimiz arasında neredeyse her on çocuktan birisi obez. Özellikle ilkokul çağındaki ikinci, üçüncü sınıf üzerindeki çocuklarda yapılmış bir çalışmada, büyük oranının obez olduğu tespit edildi, her on çocuktan ikisinin de kilolu olduğu görüldü. Bu sıkıntı verici bir durum. Türkiye’nin bunun önüne geçmesi lazım.” değerlendirmesinde bulundu.
Obezitenin sebeplerinden birinin beslenme, diğerinin de hareketsizlik olduğunun altını çizen Demircan, obezitenin aynı zamanda diyabeti de tetiklediğini söyledi.
Türkiye’nin diyabet açısından mutlaka müdahale edilmesi gereken bir sürece doğru gittiğine dikkati çeken Demircan, “Sağlık Bakanlığı ve konuyla ilgili diğer bakanlıkların koordinasyonunda bir hareket eylemi yapılabilir. Biz bunun için harekete geçtik. Bakanlar Kurulunda yapmış olduğum sunum da bununla ilgiliydi.” dedi.
Diyabet kongresi düzenlenecek
Diyabetle mücadele kapsamında planlanan çalışmalara ilişkin bilgi veren Demircan, bu kapsamda 2018 yılı içinde bir kongre düzenleneceğini bildirdi.
Demircan, diyabet kongresinde alınacak kararlarla, uygun beslenme alışkanlığının edinilmesi, hareketsizliğin azaltılması konularını içeren bir eylem planı hazırlanmasıyla Türkiye’de bu sorunun önüne geçilebileceğine işaret etti.
Bakanlar Kurulunda diyabetle mücadele ve eylem planına ilişkin bir sunum yaptığını ifade eden Demircan, şunları kaydetti:
“Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığına varıncaya kadar birçok bakanlığın katılacağı bir çalışmanın yapılması gerektiğini ifade ettim. Diyabet milli bir meseledir. Mücadaleyi sadece siyasi bir çözüm ve siyasetin üzerine kalacak bir yük olarak görmemek lazım. Bu konuda en büyük ortaklarımızdan biri de medyadır. Bu konuda farkındalık oluşmazsa, biz bu bilinç düzeyini yukarı çekemezsek bu sorun karşımızda ciddi bir şekilde kalacak. Herkes bu konuyla ilgilenmelidir. Medya da bunu sahiplenirse biz bunu başarırız.”
Bakan Demircan, Türkiye’de pek çok bulaşıcı hastalığa çözüm bulunduğuna dikkati çekerek, diyabeti de “bulaşıcı olmayan ama yayılan hastalıklar grubu”nda gördüklerini söyledi. Diyabetin kalp damar hastalıklarından kansere pek çok hastalığın nedeni olduğu bilgisini veren Demircan, “Türkiye’nin şu anda sağlık alanında harcadığı para bakımından birinci sırada kalp damar hastalıkları, ikinci sırada ise diyabet geliyor. Kalp damar rahatsızlıklarının içinde diyabet de var.” dedi.
“Diyabetle mücadele anne karnında başlamalı”
Bakan Demircan, diyabet ve obeziteyle mücadelenin anne karnındayken başlaması gerektiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Doğumdan önce anne karnındayken gebelerimiz beslenmelerine dikkat etmeli. Şeker alımı daha o dönemde doğacak çocuğun metabolizmasını etkili oluyor. Anne karnında bu tedbirler başlar. Doğumdan sonra emzirme, muhakkak anne sütü bu işin ikinci adımı. Beslenme alışkanlığı ve hareket…Öne çıkan bu dört unsur gebelik esnasında şeker metabolizmasını bozduracak beslenme veya etkilerden uzak kalmak, emzirmek, karbonhidratlı gıdalardan, özellikle yüksek tatlandırıcı güce sahip mısır şurubu gibi tatlandırıcılardan, üretilmiş gıdalardan çocuklarımızı uzak tutmamız gerekiyor. Bu konuda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığıyla bir çalışma yapmak gerekiyor. Bu tür tatlandırıcılar obeziteyi tetikliyor ve zararlı sonuçlara neden oluyor.”