ANKARA
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin İşçi Sendikaları ve Sivil Toplum Kuruluşlarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığınca bir otelde düzenlenen “OHAL’de Yeter” Forumunda konuştu.
Çok önemli bir toplantının gerçekleştirildiğine değinen Kılıçdaroğlu, hangi görüşten, kimlikten, inançtan olursa olsun hep beraber, bir arada, huzur içinde yaşamak istediklerini belirtti.
“Darbe girişimine ayrım yapmaksızın karşı çıktık”
Türkiye’nin bir olağanüstü dönem yaşadığını, 15 Temmuz darbe girişiminin demokrasiye, insan haklarına karşı bir baskıyı, demokrasiyi yok etmeyi amaçladığına işaret eden Kılıçdaroğlu, bu nedenle 15 Temmuz darbe girişimine sağ-sol ayrımı yapmaksızın karşı çıktıklarını bildirdi.
Darbenin siyasi ayağının ortaya çıkarılması gerektiğini hep söylediğini aktaran Kılıçdaroğlu, “FETÖ örgütünün siyasi ayağı ortaya çıkarılabilirse, Türkiye gelecek açısından daha sağlıklı ve güçlü adımlar atmış olabilecek. Ama bu aşama özenle ve büyük bir dikkatle toplumun gözünden kaçırılıyor.” diye konuştu.
“MGK kararının 180 derece tersi bir oluşum”
Kılıçdaroğlu, Türkiye’de biri halkın ve milletvekillerinin, diğeri ise 15 Temmuz’u fırsata çevirip 20 Temmuz sivil darbesini yapan iktidarın olmak üzere, iki 15 Temmuz olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, halkın 15 Temmuz’unda 250 şehit, binin üzerinde gazisinin bulunduğunu ifade etti.
Kılıçdaroğlu, darbe girişiminden sonra toplanan MGK’nın, Anayasa’nın 120. maddesine dayanarak hükümete tavsiye ettiği KHK’nın, “sadece ve sadece demokrasiye, hukuk devletine, hak ve özgürlüklere yönelik tehditlerin ortadan kaldırılması için yapılacak çalışmaları kolaylaştırma amacına yönelik” olduğunu belirtti.
“Bugün geldiğimiz noktaya bakın, hangi demokrasi, hangi hukuk devleti, hangi insan hakları?” diye soran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“MGK’nın tavsiye kararının 180 derece tersi bir oluşumun içinde şu anda Türkiye. O nedenle biz, iktidara güvenmediğimiz için… Neden? FETÖ ile aynı menzile yürüyorlardı, onun için güvenmiyorduk. ‘Ne istediniz de vermedik?’ diyorlardı, onun için güvenmedik. Dedik ki ‘Sizin OHAL’inize güvenmiyoruz. Ve biz Parlamento’da ‘hayır’ oyu vereceğiz.’ dedik. Ve ‘hayır’ oyumuzu kullandık. Bugün geldiğimiz noktada, CHP’nin ne kadar tutarlı bir politika izlediğini toplumun görmesi gerekiyor. Geldiğimiz nokta, demokrasimizin güçlendirilmesi, hukuk devleti falan değil. Hukuk devletinin askıya alındığı bir süreci yaşıyoruz. Söylemle eylem arasındaki 180 derece farkı toplumun önüne birlikte koymak zorundayız.”
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin Anayasa Mahkemesine yaptığı başvuruyu hatırlatarak, “Bu giysiyi Türkiye’ye giydiren Anayasa Mahkemesinin yeniden oturup düşünmesi gerekir. Kendisine çok önemli bir fırsat daha sunduk ve bir konuda yine özellikle sivillere dokunulmazlık getiren OHAL düzenlemesini Anayasa Mahkemesine taşıdık. Umarım hukuk onların kapısını çalar, ‘Ne yapıyorsunuz?’ der. Anayasanın askıya alındığı bir toplumda demokrasi, hukuk devleti olmaz. Umarım akıl galip gelir.” ifadesini kullandı.
“Yargı artık birbirini tanımıyor”
Kılıçdaroğlu, “Öyle bir noktaya geldik ki yargı artık birbirini tanımıyor. Yargıda hiyerarşi kalmadı. En alttaki mahkeme, ‘Ben, Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımam.’ diyor. Niçin? Eğer suçluyu yargı değil de siyasi otorite belirliyorsa ve yargı, siyasi otoritenin söylediğini onaylar makama gelmişse, orada hukuk bitmiştir. Geldiğimiz nokta budur. Hukukun olmadığı bir süreci yaşıyoruz.” diye konuştu.
Yargı bağımsızlığının Türkiye’de ağır yara aldığını ileri süren Kılıçdaroğlu, “İstanbul İl Kongresinde Hitler’in adalet müşavirinin bir sözünü dile getirmiştim. Bundan alınganlık göstermiş bazı çevreler, ‘Ne demek 1940’ların Almanya’sı?’ 1940’ların Almanya’sını 21. yüzyılın Türkiye’sinde yaşıyoruz.” ifadesini kullandı.
“Türkiye’nin daha fazla bedel ödemesini istemiyoruz”
Kılıçdaroğlu, darbe dönemlerinde tek sesli medyanın olduğunu, üniversitelerin sustuğunu savunarak, şunları kaydetti:
“20 Temmuz darbesiyle ve onun getirdiği OHAL ile mücadele etmek, insan olmanın, insana saygı duymanın bir gereğidir. Demokrasiyi hep birlikte savunacağız, hep birlikte mücadele edeceğiz. Bu işin bedeli varsa, birlikte ödeyeceğiz. Kendi ülkemizde gelişmiş bir demokrasi atmosferinde yaşamak ve konuşmak istiyoruz. Medya, gazeteciler, yazarlar özgürce yazmalı, üniversiteler özgürce konuşmalı. Eğer böyle bir baskı süreci devam ederse, toplumda patlamalar kaçınılmaz olur. Biz Türkiye’nin daha fazla bedel ödemesini istemiyoruz. Türkiye’nin daha fazla geriye gitmesini, insan hakkı ihlallerinin olmasını istemiyoruz.”
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının ardından foruma katılanlar, OHAL hakkındaki görüşlerini açıkladı.
Muhabir: Mehmet Tosun