İSTANBUL-Hatice Şenses Kurukız
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Sağlık Bilimleri Üniversitesi Haydarpaşa Numune Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Nurgül Ceran, iklim değişikliğine bağlı hastalıkların çoğunun havaların aşırı ısınmasıyla ilişkili olduğunu ancak soğuk dalgalarına bağlı olarak da pek çok hastalığın görülme sıklığında artış bulunduğunu aktardı.
Solunum yolları enfeksiyonlarının dünyada en yaygın akut hastalık olduğunu ve her yıl çok sayıda hastalığın, ölümün ve iş gücü kaybının nedeni olarak ortaya çıktığını belirten Ceran, soğuk algınlığı, farenjit, larenjit, kulak iltihabı, sinüzit, akut bronşit, kronik bronşitin akut alevlenmesi, bronşiolit ve toplum kaynaklı pnömonilerin görülme oranlarının kış aylarında pik yaptığına işaret etti.
Prof. Dr. Ceran, “Soğuk havalar, çocuk ve yaşlılar olmak üzere duyarlı gruplarda, hastalıkların artışıyla ilişkilidir. Yaşlı hasta grubunda solunum yolları hastalığına bağlı kış ölümleri de fazladır.” diyerek, soğuk havalarda ölümlerde artışa kapalı alandaki yetersiz ısınmadan çok, dış ortamlarda soğuğa maruz kalmanın sebep olduğunun belirlendiğini anlattı.
“1 derecelik ısı düşüşü solunum hastalığına bağlı ölümlerde artışa sebep oluyor”
Soğuk mevsimlerde boğazdan izole edilen virüslerin uzun bir periyot taşınmaya devam ettiğini ve daha çok yayılıp hastalığa neden olduğunu dile getiren Ceran, şu bilgileri verdi:
“Ortalama ısının altındaki 1 derecelik düşüşün, solunum hastalığına bağlı ölümlerde yüzde 5’lik artışla sonlandığı bildirilmiştir. Vücut yüzeyinin tedavi amaçlı ani soğutulması sonrası da solunum yolları enfeksiyonunda bir artış bulunmuştur. Normalde insan doğası soğuğa fizyolojik olarak adapte olmuştur. Soğukta ürpererek ısısını artırır ve ciltteki damarların kasılmasıyla iç ısısını devam ettirir. Laboratuvar çalışmalarında soğukta kalma sonrası bağışıklık baskılanması ve bir enfeksiyon gelişiminde potansiyel artış oluşturduğu gösterilmiştir. Soğuk havada kalma sonrası kan lökosit ve granülosit sayısında bir artış, bazı sitokin düzeylerinde azalma olduğu saptanmıştır.
Vücut ısısında düşme olunca ortaya çıkan lökopeni, lökositlerin göç yeteneğinde azalma, mikroorganizmaların öldürülmesinin baskılanması, sitokin salınımında azalma, insülin direnci ve kan şekerinin yükselmesi enfeksiyonlara duyarlılığı artıran faktörlerdir. Soğuk hava solunmasının solunum epitelinin ısısında bir azalmaya neden olduğu bildirilmektedir. Bu etki hava yollarında mukozal klirensinde ve lokal bağışıklık yanıtında azalmaya neden olur. Kısa bir soğuk hava periyodundan sonra belirtisiz enfeksiyonların, klinik belirtili enfeksiyona dönmesi böylece açıklanmış olmaktadır. Vücut yüzeyi soğuyunca üst havayolu epiteli ve burunda refleks damar kasılması olur. Bu da üst solunum yolu enfeksiyonlarına meyli artırır. Soğuk havayı takip eden dönemde üst solunum yolları hastalığında en büyük artış hava sıcaklığı düşmesinden iki-üç gün sonra ortaya çıkar.”
Prof. Dr. Ceran, soğuktan etkilenmeyle ilişkili yapılabilecekleri de sıralayarak, duyarlı grubu oluşturan bebek ve küçük çocukların soğuk odada uyutulmaması, 65 yaş üstü kişilerin zorunlu değilse evden çıkmamaları gerektiğini söyledi.
Soğuk havalarda dengeli beslenmenin önemli olduğuna işaret eden Ceran, genel hijyen kurallarına özen göstermenin ve soğuk algınlığı durumunda istirahat, bol sıvı tüketimi, sigara ve kirli havadan uzak durma, burun açıcı ya da pastil kullanımı, tuzlu suyla gargara, ılık içecekler alınması gibi tavsiyelerde bulundu.