İSTANBUL
İstanbul Lepra Deri ve Zührevi Hastalıkları Hastanesi Lepra Kliniği Sorumlusu Uman Doktor Ümmühan Kaya, lepranın (cüzzam) tanısının kolay, tedavisinin basit ve ucuz olduğunu belirterek, “Aslında yüz güldüren bir hastalık. Kritik olan nokta erken tanı. Çünkü sağlık çalışanının farkındalığı çok önemli. Lepra haftasının en önemli menşesi belki de bu. Hastalığın çok silik klinik belirtileri var.” dedi.
Kaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, her yıl ocak ayının son pazar gününün “Dünya Cüzzam Günü” ilan edildiğini söyledi.
Erken tanı konulduğu zaman hastaları 3-4 hafta içerisinde tam şifaya yakın şekilde evlerine gönderebildiklerini dile getiren Kaya, “Erken tanı konmadığında da aslında yapılacak çok şey var. Çünkü bu hastalıkta önemli olan basili tedavi etmek değil, komplikasyonları önleyebilmektir. Yani periferik sinirleri tutan basilin, o sinirlerdeki yaptığı enflamasyonu zamanında çözümlersek biz o hastanın uzuvlarını hayatı boyunca kurtarmış oluyoruz. Bu yüzden en önemlisi bu.” diye konuştu.
Kaya, artık enfeksiyon hastalıklarından çok fazla korkulmadığını vurgulayarak, şu bilgileri verdi:
“Lepra tanısı kolay, tedavisi basit ve ucuz, aslında yüz güldüren bir hastalık. Kritik olan nokta erken tanı. Çünkü sağlık çalışanının farkındalığı çok önemli. Lepra haftasının en önemli menşesi belki de bu. Hastalığın çok silik klinik belirtileri var. Burun tıkanıklığı, burunda kanama, kaş kuyruklarında dökülme, kol ve bacakta görülen ağrılar, birkaç tane hiçbir semptom veya şikayet oluşturmayan döküntü gibi çok silik belirtileri var. Büyük taklitçi diyebiliriz bu açıdan. Bu evrede akla gelmesi, farkındalık çok önemli. Çünkü sağlık çalışanlarımız maalesef, nadir görülen pek çok hastalığı polikliniklerde çok fazla akla getiremeyebilir. Bu yüzden de biz lepra haftasını bunun için yapıyoruz.”
– “Lepra Türkiye’de de nadir görülen bir hastalık”
Ümmühan Kaya, hastalığın dünyada Güney Amerika, Afrika, Hindistan gibi belli bölgelerde biraz daha yoğun olarak görüldüğünü aktararak, “Türkiye’de de aslında nadir görülen bir hastalık. 1980’li yıllarda Türkan Saylan ve ekibiyle başlamış olan lepra çalışmaları 1997 sonlarına kadar saha çalışmaları olarak devam ediyor ve 2 bin 500, 3 bin tanısı konulmuş hastaya tedavi sağlanıyor. Bu yıllardan sonra Türkiye’de lepra neredeyse eradike edildi diyebiliriz. Yılda birkaç vaka bizim için ya da tüm dünya standartlarıyla karşılaştırdığımızda çok düşük oranlarda görülebiliyor. Dünyada her yıl 200 bin kadar kişiye yeni lepra teşhisi konularak tedavisine başlanıyor.” diye konuştu.
Lepra bakterisinin tüberküloz basiline çok fazla benzediğini, bu açıdan bir tür enfeksiyon hastalığı olduğunun tahmin edildiğini vurgulayan Kaya, ancak bulaştırıcılığının oldukça zayıf olduğunu söyledi.
Kaya, lepranın pek çok evresi bulunduğunu dile getirerek, “Bu evrelerin büyük bir kısmı aslında kapalı lepra olarak geçer. Lepra basilinin saçıldığı evre, artık son evreler ya da lepra hastalığının artık çok basilli, immün sisteminin çok çökkün olduğu ve klinik belirtilerin çok aşikar olduğu evrelerdir. Bu evrede mutlaka tanı konulabilir. Dolayısıyla biz hastalığa ‘bulaşıcıdır’ diyemeyiz.” ifadelerini kullandı.
Muhabir: Hatice Şenses Kurukız