AFYONKARAHİSAR – Arif Yavuz
Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görevliyken 28 Şubat post-modern darbesinden kısa süre önce Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) ihraç edilen, ardından getirildiği Bolvadin Belediye Başkan Yardımcılığı görevinden de alınan emekli Binbaşı Abdülkadir Demirhan, 28 Şubat sürecinde yaşadığı zorlukları hafızasından silemiyor.
Afyonkarahisar’ın Bolvadin ilçesinde yaşayan 59 yaşındaki Demirhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1980 yılında teğmen rütbesiyle Donanma Komutanlığına katıldığını ve 15 yıl savaş gemilerinde görev yaptığını söyledi.
Son görev yerinin Gölcük Tersanesi Karamürsel Eğitim Komutanlığında olduğunu, 1996 yılının aralık ayında meslekten ihraç edildiğini belirten Demirhan, “Genel anlamda TSK’de 1994 yılına kadar çok büyük sıkıntılarla karşılaşmadık. Gemilerde çalıştığım süre boyunca evime seyir dışında ancak uğrayabiliyordum. İşimiz gerçekten zahmetliydi. Uzun süreli evden ayrılıklarımız söz konusuydu.” diye konuştu.
TSK’deki havanın, 1994 yılı mart ayındaki mahalli idareler seçimlerinden sonra değişmeye başladığını aktaran Demirhan, şöyle devam etti:
“13 Mart’ta Amerika’ya gemi alımı için görevlendirilmiştim. Temmuz 1996’da döndüğümde garnizonda sıkıntıların başladığını müşahede ettim. Sorunlar yaşamaya başladım. Aralık ayındaki genel seçimlerin ardından üzerimizdeki baskılar iyice arttı. Eşim başı kapalı olduğu için garnizon girişinde problem yaşamaya başladı. Daha önce hiç böyle şeyler olmazdı, askeri kimliklerimizi göstererek rahatlıkla girerdik. Kapılarda uzun süreli bekletmeler, rahatsız edici davranışlar başladı. Başı kapalı bir misafirimiz geldiğinde kapıda bekletiliyor, içeri alınmıyordu. Misafirlerimize mahcup oluyor, aramızdaki ilişkilerimiz kesiliyordu.”
“Yerde yemek yer, evinde biblo yoktur”
Demirhan, her ay aile fertlerinin fotoğraflarının istendiğini, başı açık fotoğraf olmazsa kimlik ve sağlık cüzdanı verilmesinde zorluklar çıkarıldığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“1996 yılında birliğe Ankara’dan bir yüzbaşı geldi. Bir alt sınıftan, tanıdığım bir arkadaştı. Kendisini albayın yanına çıkardım. O arkadaşın Batı Çalışma Grubunda olduğunu daha sonra 28 Şubat davalarında öğrendim. O yüzbaşı amirime, sicil defterime bazı ifadeler yazdırılmasını talep etmiş. Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarında atılmama sebep olacak şekilde, sicilime ‘yerde yemek yer, evinde biblo yoktur, sosyal faaliyetlere katılmaz’ gibi enteresan ifadeler yazılmış. Bu ifadeler yüzünden YAŞ kararları ile ihraç edildim.”
“Kimse benimle görüşmek istemedi”
İhraç kararının tebliğinin ardından, maaşını alıp eve gittiğini aktaran Demirhan, şöyle devam etti:
“Üç çocuğum vardı, hemen ertesi gün İstanbul’a iş aramaya gittim. İstanbul’dayken birliğimden evim aranıp ‘aldığı maaşı iade etsin’ denilmiş. Gidip maaşı iade ettim. İlişik kesmek için Deniz Kuvvetleri Komutanlığına gittiğimde, birlikte görev yaptığım ve samimi olduğum arkadaşlarımla görüşmek istedim. Kimse benimle konuşmak istemedi. O gün orada yaşadıklarım çok ağırıma gitti hatta kan kardeşim dediğim bir arkadaşım vardı, annesine anne dediğim birisiydi, maalesef benimle görüşmedi. Bu süreçte beni ağlatan tek olay da oydu.”
“O dönem adalet terazisinin bozulduğu dönemlerdi”
Demirhan, dönemin Bolvadin Belediye Başkanı Mehmet Kayacan’ın iş teklifi üzerine memleketine döndüğünü, valiliğin izniyle belediyede başkan yardımcısı ve teknik personel olarak göreve başladığını ifade etti.
Göreve başladıktan bir ay sonra, 28 Şubat 1997’de açıklanan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararlarında kendileri ile ilgili maddelerin de bulunduğunu anımsatan Demirhan, şöyle konuştu:
“Kurumlarda işe alınmamamız konusunda tamamen dışlayıcı iki madde vardı. 15 gün sonra valilikten iki müfettiş belediyeye geldi. ‘Niye geldiniz, kariyeriniz, vasfınız nedir?’ diye 4 saat sorgulandım. Mühendislik diplomamı ve aldığım kursları inceledi. Kontrolör buradaki göreve uygun olduğumu, raporda bunu belirteceğini söyledi. İki hafta sonra valilikten gelen yazıda, çalışma vizemin iptal edildiği, beni işe alan başkanın mahkemeye verildiği belirtiliyordu. Kontrolörle daha sonra telefonda görüştüm. Raporu bana söylediği yönde hazırladığını ancak valinin okuyunca yüzüne fırlattığını ve ‘bu adamı görevden alacak rapor istiyorum’ dediğini anlattı. O dönem gerçekten olağanüstü bir dönemdi. Mahkemeye gittik ama o dönem adalet terazisinin bozulduğu dönemlerdi. Maalesef yargıda herhangi bir sonuç alamadık. Belediyedeki başkan yardımcılığı görevimden çıkarıldım. Daha sonra aynı belediyeye geçici işçi olarak girip, 1998’e kadar çalışıp emekli oldum.”
“Bazen rüyalarımda gemilerde dolaşırım”
Demirhan, yaşadıkları zorluklara rağmen, milletin 28 Şubat’ta haksızlığa uğrayanları daima bağrına bastığına işaret ederek, şunları kaydetti:
“Bu süreç içimizde bir yara oldu. Özellikle Cumhurbaşkanımıza ve bu mağduriyetlerin giderilmesi için çalışan ekibe çok teşekkür ediyorum. Allah hepsinden razı olsun. Bizlerin iadeiitibarı için çok gayret gösterildi. 2010’daki referandumda bu süreçle ilgili bir madde eklendi, milletimiz de kabul etti. 2011 yılında kanunla iadeiitibar yapıldı. O dönemdeki özlük haklarımıza kavuştuk fakat geriye dönük haklarımız var, inşallah onlara da zaman içerisinde kavuşacağız. Biz hep milletin gönlündeki komutan olduk. 28 Şubat post-modern darbesi nedeniyle mesleğime doyamadım. Görevden ayrılalı 22 yıl olmasına rağmen bazen rüyalarımda gemilerde dolaşırım, arkadaşlarla bir araya gelirim.”