ATİNA
“Yumurta”, “Süt” ve “Bal” filmlerinin yönetmeni Semih Kaplanoğlu, son filmi “Buğday“ın Yunanistan galası öncesi basın toplantısı düzenleyerek sanatseverlerin sorularını yanıtladı.
Filmin 5 yıllık bir çalışmanın sonucu ve Türkiye, Almanya, Fransa, İsveç, Katar ortak yapımı olduğunu belirten Kaplanoğlu, “Bu filmi yapma nedenim dünyadaki iklim değişikliği, savaşlar ve tarım alanındaki GDO’lu ürünlerin yaygınlaşmasıyla, insanın tüm bu kaos içinde kendi benliğini de kaybetmiş olması. Filmi bu meseleler üzerinden kurmaya çalıştım. Kendi kültürel arka planımı da dahil ettim.” diye konuştu.
Kaplanoğlu, bilgi ve bilimin, getirdiği konforun yanı sıra negatif etkileri de bulunduğuna işaret ederek “Bu bakımdan insanın hayat ve kendisi hakkında bilgisinin de bir şekilde yerini daha yapay şeylere bıraktığını düşünüyorum. O yüzden film, bir kendine dönüş, özüne dönüş hikayesi olarak da okunabilir.” değerlendirmesinde bulundu.
“İnsanlık büyük bir manevi sorun yaşıyor”
Filmde sorunların çözümüne ilişkin bir önermede bulunmadığını söyleyen Kaplanoğlu, “Çözümü kendimizi tekrar tanıyarak bulabileceğimizi söylüyorum. Bunu sufi gelenek üzerinden aktarıyor. Benim kültürüm bu. Bugün insanlık büyük bir manevi sorun yaşıyor. Yaşadığımız birçok sorunun altında bizim dışımızdaki canlılara ve diğer insanlara karşı ilgisizliğin olduğunu düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
Kaplanoğlu, filmde kurgulanan dünyanın fütüristik olduğuna işaret ederek “Aslında film bir distopyanın ürünü ve biz şu anda bana göre bu distopyayı yaşıyoruz.” dedi.
Dünyadaki olumsuz gidişatı durdurmak için bir şey yapılmadığına dikkati çeken Kaplanoğlu, “Mesela iklim değişikliğine dair anlaşmalar yapılıyor ancak kimse anlaşmaları uygulamıyor. Dünyadaki yoksul ülkeler ve zengin ülkeler arasında çok büyük bir uçurum var. Bence bu zaten distopyalarda olur.” değerlendirmesinde bulundu.
Film dağıtım sektöründe tekel var
Kaplanoğlu, Türkiye’de film yapımına devletin büyük katkısı olduğunu belirterek “Yılda yaklaşık 100’e yakın film yapılıyor. Bunların 60’ına katkı sağlıyor devlet. Öte yandan çok sayıda televizyon dizisi yapılıyor. Bunlar da çok büyük bir hareket kazandırdı film sektörüne.” dedi.
Türk film sektöründe sorunun dağıtım kısmındaki tekelden kaynaklandığını anlatan Kaplanoğlu, “Yaklaşık 2 bin sinemanın bin 800’ü bir grubun elinde. Benim bu filmim ancak 40 salona girebildi.” şeklinde konuştu.
Muhabir: Furkan Naci Top