İSTANBUL – GÜLSÜM İNCEKAYA
İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) İç Politika Uzmanı Mehmet Koç, İran’da mızrağın artık çuvala sığmaz duruma geldiğini belirterek, “Meşruiyetini dini ve geleneksel değerlere dayamış olan devlet anlayışı kendini revize etmezse, devlet ve millet çatışması giderek hızlanacak.” dedi.
Tahran’da Gonabadi tarikatının müritleriyle güvenlik güçleri arasında çıkan gerilimi AA muhabirine değerlendiren Koç, İran’ın yeni toplumsal ve siyasal krizlere gebe olduğunu söyledi.
Koç, İran’daki din devletinin kültür ve eğitim politikalarının başarısızlığının halkta tarikatlara yönelimi arttırdığını kaydetti.
İran’da Nimetullahi tarikatının Gonabad kolunun zaman zaman tartışma konusu olduğunu ve güvenlik güçleriyle tarikat mensupları arasında gerginlikler yaşandığını hatırlatan Koç, “Bu gerginliklerden sonuncusu, 4 Şubat Pazar günü güvenlik güçlerinin, tarikat liderini Tahran’daki evinde gözaltına alacaklarına dair söylentilerin sosyal medyada yayılması üzerine dervişlerin de bölgeye toplanmasıyla yaşandı. Çıkan arbedede birçok kişi yaralandı. 4 Şubat günü yaşananlar özünde İran’ın ‘tarikatlar’ adında önemli bir meselesini gün yüzüne çıkarmıştır.” diye konuştu.
Koç, 16. yüzyılın başlarında İran’da kurulan Türk devleti Safevilerin de bir tarikat olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:
“İran’da tarikatların köklü bir geçmişi var. Ancak bugün ortaya çıkan durum, daha çok devrim sonrası ile ilgili. İran’da Şii İslam anlayışına dayalı bir şeriat devleti kuruldu. Bu sistemin merkezinde velayet-i fakih yani devlet başkanı vardır. Bu bir anlamda İmam Mehdi’nin yeryüzündeki halefidir. Dolayısıyla onun görüş ve düşünceleri, ülkenin kültür, toplum, siyaset, sanat yani her alanına yansır. Böyle kapsayıcı bir yoruma dayalı olunca iktidardaki siyaset, dini grupların, farklı dini eğilimlerin faaliyetlerini de çabalarını da kendisi için siyaseten bir tehlike, tehdit olarak görüyor, algılıyor. Sistem tüm gruplara karşı topyekün bir mücadele başlatmıştır.”
“Rejimin meşruiyeti tartışılıyor”
Koç, İran’daki resmi ideoloji dışında kalan dini grupların toplum içinde kültürel alanlarda eğitimli ve kültürlü gençleri, kadınları, akademisyen ve bürokrat kesimi hedef alan çalışmalar yaptığını söyledi.
“Resmi din” yorumunun dışında kalan grupların resmi ideolojiyi yani resmi din anlayışını tartışmaya açtığına değinen Koç, “Resmi din anlayışının tartışmaya açılması ise rejimin meşruiyetini tartışmaya açmak demektir. İster istemez İran hükümeti bunu devletin güvenlik meselesi olarak algılıyor.” ifadelerini kullandı.
Koç, İran rejiminin 22 Şubat’ta İslam devriminin 40. yılını kutladığını hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“40 yılın sonunda eğitim, kültür ve sanat alanlarında ciddi bir başarısızlık var ortada. Rejimin toplumu dönüştürmeye çalıştığı ancak başaramadığı, başarılı olamadığı yerlerde de dayatmaya çalıştığı bir ideoloji var. Toplum da farklı arayışlar içerisinde tarikatlara eğilim gösteriyor.
Kültürel noktada, İran büyük sıkıntılar yaşıyor. Kitle iletişim araçları, internet, uydular derken, geleneksel din yorumuyla mevcut toplumsal sorunlarını çözebilecek durumda değil. İstihbaratın da açıklaması var, devrim öncesi iki tane faal olan tarikat varken, 2009’da 20’nin üzerine çıktı tarikat sayısı. Bir de meditasyon gibi metafizik yöntemleri geliştiren gruplar var. Bunlara da bakıldığı zaman 130’un üzerinde irili ufaklı grup karşımıza çıkıyor.”
“İran toplumu büyük bir değişim yaşıyor”
Mehmet Koç, İran rejiminin 40 yıla yakın süredir topluma dayatmaya çalıştığı ideal toplum anlayışını başaramadığını savunarak, din devletinin kültür ve eğitim politikalarının başarısızlığı sonucunda toplumda tarikatlara yönelimin arttığını kaydetti.
Tarikatlara toplumdaki bazı kesimlerin ilgi gösterdiğine değinen Koç, “Sonuçta insanların iç dünyasıyla alakalı bir durum. Meditasyon gibi beşeri yöntemlere yönelmeler de çok oluyor. Bireyden bireye değişen bir durum, iç dünyasıyla alakalı ama sonuçta toplumun tamamı seferber olmuş gibi bir durum yok.” değerlendirmesini yaptı.
Koç, İran toplumunda tam bir hayal kırıklığı yaşandığını ve sistem buna çözüm üretemeyince de insanların tarikatlar veya meditasyon gruplarına yöneldiğini aktararak, “Bu gruplar ortadan kaldırılsa bile yerini dolduracak başka gruplar ortaya çıkacaktır. Mızrak çuvala sığmaz duruma gelmiş. Meşruiyetini dini ve geleneksel değerlere dayamış olan devlet anlayışı kendini revize etmezse, devlet ve millet çatışması giderek hızlanacak. İran devleti, temelini dini ve geleneksel değerlere dayamış durumda, meşrutiyetini oradan alıyor. İran toplumu, çok ciddi derecede dönüşüyor. Özellikle kentleşme, sanayileşme, modernleşme noktasında çok ciddi bir dönüşüm içerisinde. Devletin içerisindeki anlayış kendini revize etmezse, devlet ve millet çatışması artık bundan sonra giderek hızlanacak.” diye konuştu.
İran’da devlet ile millet arasındaki mesafenin gittikçe büyüdüğünü söyleyen Koç, “Bu durum yarın başka toplumsal ve siyasal krizleri de beraberinde getirecek. İran toplumu ve devleti buna gebe duruma gelmiş. 10 yılda bir karşı karşıya gelinen ve 1999, 2009 ve 2018 olaylarının da gösterdiği gibi devlet her an toplumsal olaylarla karşı karşıya kalıyor. İran’da olan olaylar sadece İran’ı değil bütün bölgeyi etkisi altına alıyor. Böyle bir ülkenin içerisi karışınca ister istemez bölgedeki bütün denklem ve dengelerin tartışılması anlamına geliyor.” ifadelerini kullandı.