ANKARA
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Milli Eğitim Bakanlığında, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın katılımıyla, Osman Durmaz Vakfı ile Yozgat Valiliği arasında 16 Derslikli Okul Yapım Protokolü imza töreninin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erken seçim tartışmalarına ilişkin bir soru üzerine Bozdağ, hükümetin ve AK Parti Genel Merkezinin yaptığı bir seçim tartışmasının bulunmadığını, seçim çalışmasının da olmadığını belirtti.
Konuya ilişkin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Başbakan Binali Yıldırım ve kendilerinin de çok net ifadeler kullandığını vurgulayan Bozdağ, şöyle konuştu:
“Türkiye’de seçimler vaktinde yapılacaktır. Erken seçim yoktur, vaktinde seçim vardır. Bunu daha kaç defa tekrar edeceğiz. Yok diyoruz, yok diyoruz, yok diyoruz. Ama belli ki Türkiye’de bazı çevrelerin seçimin öne alınması konusunda istekleri var. Ama o çevrelere de şunu söylüyoruz; Türkiye’de seçimin ne zaman yapılacağına hükümetin dışındakiler değil hükümet karar verir. Hükümetin kararı da çok açık, seçim vaktinde yapılacaktır.”
“Seçim vaktinde olacaktır”
AK Parti’nin geleneklerinin çok açık olduğuna, partinin kurulduğu günden bu yana iktidar çoğunluğu elde ettikten sonraki dönemdeki bütün seçimlerin vaktinde yapıldığına dikkati çeken Bozdağ, sadece kasımda yapılacak 2007’deki seçimlerin temmuzda yapıldığını, bunun da çaresizlikten alınmış bir çare seçimi olduğunu dile getirdi.
Bozdağ, “Çünkü 367 kararı ile Türkiye’nin öne kapatılmıştı. Türkiye’nin önünü açmak için yapılan bir seçimdir. O da erken seçim sayılmaz. Üç dört ay önce yapılmak zorunda kalan bir seçimdir. Onun dışında bütün seçimler vaktinde yapılmıştır. AK Parti’nin geleneğinde vaktinde seçim vardır. Bu geleneğe alışmayanlar, bu geleneğe alışsalar iyi olur. Seçim vaktinde olacaktır. Herkes planını ona göre yapsın.” ifadelerini kullandı.
“Kararı okuduk, hem de iyi okuduk”
Bozdağ, bir gazetecinin “Birleşmiş Milletler’den çıkan bir karar var. Doğu Guta’daki insanlık dramına karşı bir ateşkes. Ancak ABD, bunun Suriye’nin tamamında geçerli olduğu iddiasında ve ‘Türkiye o kararı yeniden okusun’ gibi bir açıklama geldi Dışişleri Bakanlığından. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Biz kararı okuduk, hem de iyi okuduk. Onların esas okumasında fayda vardır. Karara baktığınız zaman bazı yerleşim yerlerinin ismi sayılıyor. Doğu Guta, Rakka, başka yerler sayılıyor. Sayılan yerler arasında Afrin yoktur. Terör örgütü DEAŞ ve bunlarla irtibatlı olanlarla mücadele, bu kararın kapsamı dışında tutulmaktadır. Türkiye’nin Zeytin Dalı Harekatı, Afrin bölgesindeki terör örgütlerinden bölgeyi arındırmak, son teröristi orada etkisiz hale getirmek ve bölgede huzur, barış, istikrar ve güveni yeniden tesis etmek hedefiyle başlatılmış ve başarıyla bugüne kadar sürdürülmüştür, bundan sonra da devam edecektir.”
Bölgede PKK, KCK, PYD, YPG terör örgütlerine karşı mücadelenin yanında aynı şekilde DEAŞ terör örgütüne karşı da bir mücadele yürütüldüğünü belirten Bozdağ, “Bir yandan ‘DEAŞ’a odaklanalım’ diyorlar öte yandan DEAŞ’a karşı da yürütülen bir operasyon var. Bu operasyonu engellemek için uğraşıyorlar. Burada samimi olmak gerekir.” dedi.
Terör örgütleri arasında ABD’nin odaklandığı terör örgütünün DEAŞ olduğuna işaret eden Bekir Bozdağ, şu değerlendirmede bulundu:
“Türkiye’nin odaklandığı terör örgütü de DEAŞ’tır. Biz ona karşı da bölgede mücadele ediyoruz. Ama ‘ABD’nin odaklanmadığı terör örgütlerine karşı mücadele yapılamaz’ gibi bir mantıksızlığı bizim kabul etmemiz mümkün değildir. Terör örgütlerinin hepsi terör örgütüdür. Terörün iyisi, kötüsü olmaz, rengi, dili, cinsiyeti olmaz. Hedeflerine göre terör örgütleri iyi, kötü diye tasnif edilemez. PKK, PYD, YPG, KCK terör örgütleri nasıl eli kanlı bir terör örgütüyse aynı şekilde DEAŞ da eli kanlı bir terör örgütüdür. ‘Terör örgütlerinin birine karşı mücadele edelim, odaklanalım, öbürüne karşı odaklanmayalım’ demek çifte standarttır. ‘Benim menfaatim varsa ona karşı mücadele meşrudur ama benim menfaatim yoksa ona karşı mücadele olmaz.’ Böyle şey olmaz.”
“Bir masum sivilin burnu dahi kanamamıştır”
Bekir Bozdağ, Zeytin Dalı Harekatı bölgesinde insani ihtiyaçlara erişimde, sağlığa erişimde herhangi bir sıkıntının bugüne kadar yaşanmadığının altını çizerek, sivillerin zarar görmesine dair tek bir örneğin bugüne kadar oluşmadığını söyledi. Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bırakın bir masum sivilin ölmesini, şimdiye kadar bir masum sivilin burnu dahi kanamamıştır, kanatılmamıştır. Böylesine kılı kırk yaran bir hassasiyetle sürdürülen operasyon ve operasyon bölgesiyle ilgili insani ihtiyaçlar ve oradaki diğer konularla ilgili bir sıkıntı olduğunu söylemek alemi kör, herkesi sersem sanmak olur ki bu da yanlıştır. Biz bölgede ne yaptığımızı biliyoruz. O nedenle bir kez daha söylüyoruz. Bu karar, Türkiye’nin Zeytin Dalı Harekatı’nı etkilemeyecektir. Çünkü bizim değerlendirmemize göre Zeytin Dalı Harekatı bu kararın kapsamı dışındadır. Kaldı ki Türkiye, bu kararı memnuniyetle karşıladığını da Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla açıklamıştır. Çünkü Doğu Guta’da zorlaşan insani şartların ortadan kaldırılması ve iyileştirilmesi, orada gıdaya, ilaca ve diğer bütün imkanlara insanların ulaşımının sağlanmasına da Türkiye büyük önem vermektedir. Biz de bu yönüyle bunu memnuniyetle karşıladık. Onun için de bizim okumamız açıktır. Eminim ki Amerikan sözcüleri kendileri iyi okumuyor demektir. Bir kez daha okumalarında fayda var.”
“Çok yoğun eleştiriler var”
Bozdağ, bir gazetecinin “Cumhurbaşkanı Erdoğan, ’28 Şubat’ın sivil ayağı da yargılanmalı.’ açıklamasını yaptı. Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine, 28 Şubat’ın faillerinin sadece asker kişiler olduğunu düşünmenin yanlış olacağını dile getirdi.
Bozdağ, “Bir suç varsa o suçun içerisinde kimler varsa, bunlar asker olur, kamu görevlisi olur veyahut da sivil kişiler olur kimlerse o suçun içerisinde birlikte hareket edenler, onların hepsinin o konuda soruşturulması hukuk devletinin de bir gereğidir.” açıklamasını yaptı.
Kamuoyunda da 28 Şubat soruşturmasının eksik olduğuna dair çok yoğun eleştirilerin bulunduğunu aktaran Bozdağ, “Bunu elbette değerlendirecek olan adli mercilerdir, soruşturma makamlarıdır. 28 Şubat sürecinde, bu 28 Şubat darbesine destek veren ve darbenin başarılı olması için çalışanlarla ilgili onlar da bir değerlendirme kendileri elbette yapabilirler. Bu, tamamen yargının takdirinde olan bir konudur.” diye konuştu.
“TRT görevini yapıyor”
Bozdağ, “TRT’de bazı sanatçılar ve şarkıların yasaklandığına ilişkin haberler var. Bu karar doğru mu?” sorusu üzerine, bu haberleri yapanların kasıtlı haber yaptıklarını söyledi.
Bazı değerlendirmelerin bulunduğuna işaret eden Başbakan Yardımcısı Bozdağ, şunları kaydetti:
“Mevzuat gereği içinde bazı kavramlar geçen özellikle küfür veya alkol, sigara gibi, onlarla ilgili olanlarla alakalı tedbir almak TRT’nin görevidir. TRT, bugüne kadar bu görevi yaptı. Geçen sene de aynısını yaptı, önceki sene de bir önceki sene de yaptı. Her sene yapıyor bunu. Ama şimdi bunu tabii diğer televizyonların da yapması gerekiyor. TRT’nin her sene yaptığı bir işi sanki ilk defa yapıyormuş gibi kamuoyuna takdim etmek TRT’nin kanunun verdiği görevi yerine getirmesini, kanun dışı yapılmış bir sansürmüş gibi takdim etmek büyük bir ahlaksızlıktır. Bunu yapanları kınıyoruz. TRT görevini yapıyor.”
Muhabir: Selma Kasap