İSTANBUL – AMMAR NAS
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Hollywood kaynaklı dizilerin çocuklar üzerinde psikolojik savaş malzemesi olarak kullanıldığını belirterek, “Çocukların neyi sevip sevmeyeceğine, rol model olarak neyi seçeceğine, bu diziler karar veriyor.” dedi.
Dizilerin çocuklar üzerindeki etkileriyle ilgili AA muhabirine değerlendirmede bulunan Tarhan, dizileri, yetişkinlerin seyrettiği ve çocuklar için yapılanlar olarak iki türlü ele almak gerektiğini söyledi.
Çocukların ergenlik öncesi ve ergenlik döneminde izlediği dizilerin etki olarak birbirinden çok farklı olduğunu belirten Tarhan, şöyle konuştu:
“Burada önemli 2 unsur var. Birincisi dizilerin içeriği. 0-6, 6-11 yaş arası çocukları ele aldığımızda, bu yaş çocuklarda henüz gerçeklik değerlendirmesi, gerçeklik testiyle ilgili zihinsel ve nörobilişsel gelişim yeterli değil. Bu çocukların kendisine sunulan dizileri sorgulama becerileri henüz yok. Dolayısıyla bu dizileri ebeveyn gözetimi olmadan izledikleri zaman, hayal ürünü, gerçeğe uymayan, rasyonel olmayan bilgileri gerçek bilgi gibi algılama ihtimalleri var.” diye konuştu.
“Hollywood kaynaklı diziler İslamofobi üretiyor”
Prof. Dr. Tarhan, çocukların dizilerdeki şiddet olaylarını taklit etme ve masal kahramanlarıyla özdeşim kurarak aynı hataları yapma ihtimallerinin yüksek olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu da çocuklar için risk oluşturuyor. Peki bu dizilerin çocuğa faydalı ya da faydasız olduğunu nasıl anlayacağız? Çocuğun gelişen ruhunda bir saflık vardır. Empatik algılama, zihin teorisi henüz yoktur çocukta. Kendi zihniyle başkasının zihni arasındaki farkı ayırt edemez. Bireysel faydayla toplumsal fayda arasındaki ayrımı yapamaz. Bu nedenle çocuğun dizileri izlemesine karşı çıkmak yerine, çocuğa faydalı olan, faydalı olmayan dizileri seçmek gerekiyor. Dizileri yapanların bir kısmı ‘daha çok satalım’ diye ticari amaçla yapıyor. Kapitalist bir sistemin, tüketim kültürünün uzantısı olan, tüketime teşvik eden şekilde oluyor bir kısmı da.”
Hollywood kültürünün gelecekte dünyanın tek kültürü haline getirilmesinin amaçlandığının altını çizen Tarhan, “İnsanların neyi sevip neyi sevmediklerini, neyden hoşlanıp neyden hoşlanmadıklarını, neyi talep edip etmediklerini kültürler belirliyor. Bunu değiştirerek ilerde bir ürün çıkarıp, ilerde bütün çocuklar o ürünü sevsinler, beğensinler bir ürünü kötüleyip hiç kimse o ürünü almasın tarzında toplumda tüketim davranışını etkileyecek diziler olabilir. Bunlarda muhakkak kendi ideolojik etkileri ortaya çıkabilir. Çeşitli kültürel fobiler çıkarmasına sebep olabilir.” değerlendirmesinde bulundu.
Tarhan, Hollywood kaynaklı dizilerin, İslamofobi ürettiğini, bu dizilerde İslamofobinin mesaj olarak verildiğini ifade ederek, “Bu dizilerde Ortadoğu kaynaklı bir karakter oluşturuyorlar ve orada korku uyandıran bir insan oluyor. Hollywood kaynaklı diziler, psikolojik savaş malzemesi olarak kullanılıyor. Çocukların neyi sevip sevmeyeceğine, rol model olarak neyi seçeceğine bu diziler karar veriyor.” diye konuştu.
Tarhan, çocukların dizilerde sevdikleri karakterleri ego ideali olarak gördüklerini aktararak, çocuk eğer bu nedenle diziyi seyrediyorsa ebeveynlerin bunu sorgulaması gerektiğini vurguladı.
Ebeveynlerin çocuklara dizilerdeki her bilginin doğru olmadığını, her söylenene inanmaması gerektiğini anlatmasının önemine değinen Tarhan, “Çocuk diziyi izlediği zaman ya da herhangi bilgisayar ortamında bir şeye aşırı yoğunlaştığı zaman, anne-baba, oradaki yanlışı, doğruyu çocuğa sabırla anlatsın. Çocuğun neyi yediğine, yemediğine dikkat eden, neyi giyip giymediğini kontrol eden anne-babanın çocuğun zihnine neyin girip girmediğine dikkat etmemesi, o çocuğa yapılacak en büyük yanlıştır. Aileler çocuğun, yediğine, içtiğine, giydiğine özen gösteriyor ama zihnine girdiği bilgilere özen göstermiyoruz. Çocuk kendiliğinden bir reklam filminde kültürel propaganda kurbanı olabiliyor.” ifadelerini kullandı.
“İyi insan olmak, ünlü olmaktan önemli”
Dizilerdeki olumsuz karakterlerin, çekici karakterler olduğunu ifade eden Tarhan, dizilerde de çarpıcı şeylerin çok kullanılarak ilgi çektiğini, bunun arkasında da çocuğa bir mesaj verildiğini kaydetti.
Tarhan, iyi insan olmayı, yardımsever, empatik, dürüst ve sözünde durmayı yücelten dizilerden korkulmaması gerektiğine işaret ederek, “Fakat acımasızlığı merhametsizliği öğretiyorsa bu dizi, o dizideki rol karakterleri muhakkak sorgulatmamız gerekiyor. Çocuğa iyi insan olmanın ünlü olmaktan daha önemli olduğunu öğretelim. Çocukların zihnine bunu yerleştirirsek çocuklar o dizileri sorgularlar. Çocukların gelişen ruhuna önceliklerimizi, önemli şeylerimizi dizi karakterlerinden önce yerleştirmeliyiz.” dedi.
Dizilerdeki mozaik olayının tartışmalı bir durum olduğuna değinen Tarhan, “Merak uyandırabilir çocuklarda. Çocuk, ‘Bu nedir, neden mozaiklenmiş’ diye sorabilir. Bu çağda yasaklarla çocuğu koruyamayız. Yasaklarla çocuğu korumaya çalıştığımız zaman daha çok merak ve hayret duygusu uyandırabiliriz onda. Merak ve hayret duygusunu uyandıracak iyi ve güzel roller, kahramanlar bulmamız gerekiyor çocuklarımıza. Tabii ki bir kırmızı çizgimiz olacak ama bunu abarttığımız zaman çocuk bir şekilde yolunu bulup bununla karşılaşır. Çocuğu sera çiçeği gibi büyütemeyiz bu çağda. Küçük yaştan itibaren çocuğumuzu hayatın içerisinde ama buna karşı dirençli olarak yönetebilmek gerekiyor. Çocuğa ilk 10 yılda kendi kültürümüzü aşılayamazsak, çocuk popüler kültürün ürünü haline gelir.” değerlendirmesini yaptı.
Tarhan, çocuğa ilk 10 yıl kültürü aşılamanın önemine dikkati çekerek, “Ondan sonra popüler kültüre karşı çocuklar daha güçlü, dirençli hale gelebiliyorlar. Dizileri sorgulayabiliyorlar, dizilere karşı analizi yapabiliyorlar, dizilere karşı alternatif bakış açıları getirebiliyorlar.” şeklinde konuştu.