ANKARA – DUYGU YENER –
Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, cinsel istismara uğrayan çocukların mahremiyeti için medyaya ve topluma büyük görev düştüğünü belirterek, “İstismara uğrayan çocuğu kamuoyunda deşifre etmek onu imha etmek olur. Medyanın bu hassasiyeti göstermesi lazım. Çocuk İzlem Merkezleri (ÇİM) bu hassasiyetin bir yansımasıdır. Biz bu yapıyı bu hassasiyetle oluşturduk.” dedi.
Demircan, çocuk istismarının önlenmesine yönelik Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ başkanlığında oluşturulan komisyonun çalışmaları hakkında AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Komisyonun cezalar ve önleyici tedbirlerinden alınması konusunda özverili bir çalışma yürüttüğünü ifade eden Demircan, “Bu çalışmalardan bizim bakanlığımıza düşen kısmı ikincil travma hasarını önlemek için şiddete ve tecavüze maruz kalan çocuğun deşifre olmamasıdır. İkincil travma hasarını önlemek için şiddete ve haksız tecavüze maruz kalan çocuğun deşifre olmaması ve kamuoyunun önüne çıkarılmaması için adli yönden mutlaka Çocuk İzlem Merkezinde değerlendirilmesi gerekir.” dedi.
Cinsel istismara uğrayan çocuğun inceleme ve tedavi aşamasında gerek görülen sağlık ve eğitim çalışmalarında kolluk kuvvetleriyle hareket edilerek hizmet sağlanması gerektiğini anlatan Demircan, bu amaçla Çocuk İzlem Merkezlerinin faaliyete geçirildiğini, bu merkezlerin çocuktaki travmanın etkilerinin azaltılmasına yönelik çalıştığını söyledi.
İstismara uğrayan çocuğun Çocuk İzlem Merkezinde psikiyatristler eşliğinde değerlendirildiğini belirten Bakan Demircan, “Çoğun bilgisine mutlaka uzmanlar tarafından başvurulması gerekir. Çocuk hem kamuoyunda tanınır hale getirilmemeli, hem de orada psikolog denetiminde sağlıklı bir şekilde bilgisine başvurulmalıdır. 2010’a faaliyete geçen Çocuk İzlem Merkezlerimiz bu şekilde hizmet veriyor.” ifadesini kullandı.
Çocuk İzlem Merkezlerinin hastane bünyelerinde ayrı ve tabelasız bir giriş kapası olan, istismar sonrası getirilen çocuğun kimliğinin açığa çıkarılmadığı merkezler olduğunu vurgulayan Demircan, “Bu merkezlerimizin hastanelerimizde girişleri farklıdır. Çocuklarımız kimliği ortaya çıkarılmadan orada korumalı bir şekilde uygun ortamda mahkemeye götürülmeden bilgisine başvurulur. O bilgiler hakimlere ulaşır. Bu uygulama da çocuğu korumadır.” dedi.
“Kimyasal hadım da dahil bütün cezalar masada”
Çocuk istismarının önlenmesi konusunda hem medyaya hem de topluma büyük sorumluluklar düştüğüne işaret eden Bakan Demircan, şöyle konuştu:
“Mağduriyete sebep olan saldırgan melun kişilerin cezalandırılması için medya bunu gündeme getirip kamuoyunu tabii ki uyaracak. Bunu doğal kabul edebiliriz. İstismara uğrayan mağdurun ve mağdurenin hukunun korunması gerekir.
Savcılık, hastane ve doktorlarımız biliyor. İlgilenen kurumlar biliyor. Çocuk karakola getirilse bile karakoldan Çocuk İzleme Merkezine polis arabasıyla götürülmemeli, sivil bir arabayla götürülmeli. Aksi bir durum çocuk için hem deşifre hem de travmadır.
Kamuoyunda deşifre çocuğu imha etmek olur. Medyanın bu hassasiyeti göstermesi lazım. Çocuk İzlem Merkezleri de bu hassasiyetinin bir yansımasıdır. Biz bu hassasiyetle bu yapıları oluşturuyoruz.”
Demircan, Türkiye genelinde şu anda 28 çocuk izlem merkezi ünitesi olduğunu belirterek, bu merkezlerin sayısının artırılacağını söyledi.
Çocuk İzlem Merkezlerinin sayısının artırılması konusunda gerekli altyapıyı oluşturduklarını belirten Demircan, “Sayının artırılmasını yatırım planımıza almıştık. Yaşanan üzücü olaylardan sonra sayıyı artırma kararı aldık. Çocuk İzlem Merkezleri Türkiye’nin ihtiyacını karşılayacak sayıya ulaşacak.” dedi.
Demircan, komisyonun istismar konusundaki cezaların artırılması konusunda önemli çalışmalar yürüttüğünü de belirterek, şunları kaydetti:
“Bu konuda her türlü ceza madde madde gündeme geliyor. Son şeklini aldığında kamuoyuyla paylaşılacak. Kimyasal hadım, diğer bütün konular, dünyadaki örnekler ele alınıyor. Kimyasal hadım dışında da fiile verilecek bütün cezalar inceleniyor. Türk Ceza Hukukunun mantığı içerisinde Adalet Bakanlığımızla birlikte bu çalışmalar yapılacak. Burada en önemlisi biz toplumda neden böyle bir hadiseyle karşılaşıyoruz. Önleyici tedbirler üzerinde durmak lazım.”