EDİRNE
Trakya Üniversitesi (TÜ) İlahiyat Fakültesi tarafından “Selimiye Camii’nin Sembolik Anlamları” konulu panel düzenlendi.
Fakültenin Selimiye Binası Konferans Salonu’nda gerçekleşen panele konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Engin Beksaç, Selimiye Camisi’nin Osmanlı için ayrı bir öneme sahip olduğunu ve o dönem için “İslam’ın Kalesi” özelliğini taşıdığını söyledi.
Selimiye’nin Türk-İslam mimarisinin en önde gelen eseri olduğunu ve Osmanlı’nın gücünü vurguladığını ifade eden Beksaç, “Selimiye, Osmanlı’nın ‘ben varım, ben cihanın hakimiyim’ dediği bir yapıdır. Biz yüce Allah’a iman ederiz. Ondan başka kimseye hesap vermeyiz ve onun koruyuculuğunu bekleriz. İçerideki bütün surelerin yazılışı bu şekilde karşımıza çıkıyor.” diye konuştu.
“Bir yanda Ayet’el Kürsi bir yanda Fetih suresi, bu tesadüf değil”
Selimiye’nin dönemin Vatikan’da yer alan Saint Pierre Kilisesi’ne cevap olarak yapıldığını anlatan Beksaç, şöyle devam etti:
“Edirne Sedd-i İslam şehri. Esasında Selimiye Sedd-i İslam’ın merkezi için yapılmıştır. Selimiye’nin yapıldığı yıllarda Avrupa’da karşımıza ilginç bir durum çıkıyor. Katolik dünyası Roma’da büyük bir mabedin yapımını sürdürüyor. 1506’da yapımına başlanan ve 1605 yılında tamamlanan Saint Pierre Kilisesi’nin yapımına başlanmıştı. O kilise bugün Vatikan’ın merkezi. Hristiyan dünyası o dönemde bu yapının kutsiyetini ve İslam dünyasına karşı bir kalkan olduğunu söylemekteydi. Tabii ki İslam dünyası bunun farkındaydı ve bunu biliyordu. Katolik kayıtları Saint Pierre Kilisesi’nin Katoliklerin kralı, Hristiyanlar’ın sembolü olduğunu söylüyor. Ecdadımız ona bir cevap olarak bir yapı ortaya koydu. ‘İstanbul’da niye yapılmadı’ deniyor. Edirne ne idi? Sedd-i İslam. Selimiye direkt olarak Hristiyan dünyasına bir cevap olarak yapıldı. Selimiye’nin içindeki çinilere, yazılara, kalem işlerine baktığımızda, son cemaat yerine baktığımızda çok önemli bir şey görürüz. Son cemaat yeri Avrupa’ya bakıyor. Son cemaatin içine baktığımızda bir tarafta Ayet’el Kürsi bir tarafta da Fetih suresi. Bu bir rastlantı mı? Tabii ki hayır.”
Beksaç, Selimiye’deki her yapının ve ayrıntının belli bir bütünlük ve ahenk içinde tasarlandığını belirtti.
Osmanlı ve İslam kültüründe anlamlar içeren 8 rakamının Selimiye Camisi için önem teşkil ettiğini de vurgulayan Beksaç, şunları kaydetti:
“Selimiye’ye baktığımızda her taraf sekizgenlerle dolu sekizlerle dolu. Planına dikkat ederseniz bir sekizgen. Sekiz paye tarafından taşınan bir kubbesi var. Her taraf sekizli bir sisteme göre şekillendirilmiş. Ana külaha baktığımızda da sekizde birlik bir ölçü görürüz. Sekiz, Osmanlı kimliğinde ve İslam tasavvufunda önemli bir sayı. Genellikle cennetle ilgili bir sayı. Dikkat edildiğinde cami içindeki çinilerde ve diğer şeylerde cennet tasviri çok görülüyor. Tabii kitabelere baktığımızda bu cennet maddi bir cennetten öte manevi bir kazanımla ulaşılabilecek bir cennet olduğu görülüyor. Aynı zamanda sekizin başka bir anlamı daha var. Sağlamlık, bütünleşme ve uyum.”
TÜ Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ömer Kasım Kahya da bir konuşma yaptı.
Panele, TÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cevdet Kılıç, Edirne Milli Eğitim Müdürü Hakan Cırıt, öğretim üyeleri, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.
Muhabir: Gökhan Zobar