BURSA – Sinan Balcıkoca
Bursa’da 3,5 yıl önce bir gazetede okuduğu röportajdan etkilenerek koruyucu aile olmaya karar veren 42 yaşındaki grafik tasarım ofisi sahibi Özden Altan, koruyuculuğunu üstlendiği 8 yaşındaki kız çocuğuyla annelik duygusunu yaşıyor.
Aynı zamanda Bursa Koruyucu Aile Derneği’nin de başkanı olan Altan, 3,5 yıl önce Ayşe Arman’ın koruyucu anne olan Mutlu Tönbekici ile yaptığı röportajı okudu. Röportajdaki hikayeden etkilenen Altan, daha sonra bu alanda araştırmalar yapıp, koruyucu ailelerle görüştü.
“Tek başına” koruyucu aile olmaya karar verdikten sonra düşüncesini yakınları ve ailesiyle paylaşan Altan, onlardan da tam destek alınca 3,5 yıl önce Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğüne başvurdu. Altan, burada kurum psikologları ile görüştükten sonra kendisi için en uygun çocuğun belirlenmesi amacıyla yaklaşık 1,5 yıl bekledi.
Heyecanlı bekleyişin ardından şu anda 8 yaşında olan kız çocuğunun koruyucu aileliğini üstlenen Altan, 2 yıldır hem annelik duygusunu tadıyor hem de kız çocuğuna anne şefkati veriyor.
“Benden etkilenip koruyucu aile olan da var”
Altan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bir hikayeden etkilenerek yola çıktığını belirterek, koruyucu aileliğin çok kıymetli olduğunu ve yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi.
Koruyucu aile olmaya karar verdikten sonra çevresinden değişik tepkiler aldığını anlatan Altan, şunları kaydetti:
“Bana ‘Bu işe niye giriyorsun?’ diyenler de oldu. ‘Evlenince kendi çocuğunu da yapabilirsin. Ya karşına birisi çıkarsa, ya evlenirsen ne olur?’ gibi çok farklı tepkiler aldım. Ancak ailem bana çok destek oldu. Çoğu koruyucu aileden şunu duyarsınız, ‘Biz bir çocuğun hayatına dokunalım diye yola çıktık ama aslında o çocuk sizin hayatınıza dokunuyor. Sizin hayatınızı güzelleştiriyor ve çok büyük anlamlar katıyor. Çok güzel bir yola giriyorsunuz.’ Benim hikayemi çoğaltan, anlatan çok destek gördüm. Benden etkilenip koruyucu aile olan da var.”
Altan, adaptasyon sürecinin zorluğuna da değinerek, “İlk başlarda çok zor oluyor. Ben de terapi görüyorum. Çünkü bunun bir alışma süreci var. Baktığımda çok iyi bir iş yaptığımı görüyorum ama başlarda çok zorlandım.” dedi.
Kızıyla tanıştığı ilk günü anlatan Altan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İlk gün hikayem çok etkileyiciydi. Çünkü bir çocukla hayatın nasıl olduğunu bilmediğim için ben çocuğun yaş grubuna uygun yeğenlerimi bir araya getirdim. Onların kaynaşmasını istedim. Havuz başında oynarlarken kızım bana yüzme bildiğini söyledi. Çocuk havuzunda oynarken kafamı çevirdiğimde kızım havuzda çırpınıyordu. Bunu görünce elbisemle suya atladım. Çünkü kızımla tanışalı daha 1,5 saat olmuştu. O anı unutamıyorum. Avuçlarımda tir tir titriyordu. İlk günümüz böyle geçti. Adapte olmak zor ama kızımın sosyal yapısının güçlü olmasından dolayı bu kısımları çabuk atlattık.”
“Sevgi ve eğitim her şeyi düzeltmeye yetiyor”
Altan, bazen “Kendin doğurmadığın bir çocuğu ne kadar sevebilirsin ki” gibi sözler duyduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
“Aşık oluyoruz, evleniyoruz. Hangisi kan bağıyla oluyor. Böyle bakmak gerekiyor. Koruyucu ailelik ve evlat edinmenin farkı var. Evlat edinince çocuğun velayeti sizde oluyor. Kağıt üzerindeki velayetin bende olup olmaması beni çok ilgilendirmiyor. Aramızdaki bağ ve sevgi beni daha çok ilgilendiriyor. Gerçekten çok iyi eğitilerek sağlıklı bireyler yetiştirmeliyiz. Anne ve babaların kendini yetiştirmesi lazım. Aslında biz de başka türlü bir doğum gerçekleştiriyoruz. Bizim de bekleme, adaptasyon süremiz var. Sevgi ve eğitim her şeyi düzeltmeye yetiyor. Hiç birimiz ailemizi seçemiyoruz. Bundan dolayı çocuklara destek olmamız lazım.”