KÜTAHYA – Ramazan Doğan
Anadolu’da özellikle Kütahya ve Bursa’nın İznik ilçesinde yaşatılan, Osmanlı’nın kadim el sanatları arasında önemli bir yere sahip çinilere, sektörün isimsiz kahramanları olan çark ve “bisküvi” ustaları şekil veriyor.
Sırlama, desen ve boyama yapılmadan önceki haliyle “bisküvi” olarak bilinen çininin çamuruna şekil verilip fırınlanması ayrı bir ustalık gerektiriyor.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün (UNESCO) Yaşayan İnsan Hazinesi ödülü verdiği, 2010 yılında vefat eden Kütahyalı ünlü çini ustası Sıtkı Olçar’ın isminin yaşatıldığı “Çini İmalatçıları Sıtkı Olçar Sanayi Sitesi”ndeki atölyelerde ter döken çark ve “bisküvi” ustaları, yurt içi ve yurt dışında büyük ilgi gören tabak, vazo, fincan, süs eşyası gibi ürünlerin ortaya çıkarılmasında önemli rol oynuyor.
Babasının yönlendirmesiyle 12 yaşında çini sektöründe çalışmaya başlayan 53 yaşındaki Remzi Oruç, çininin sırlanması ve süslenmesinden önceki aşamaları anlattı.
Kentteki birçok atölyede çark ustası olarak çalıştıktan sonra 2000’li yılların başında kendi atölyesini açarak “bisküvi” imal ettiğini aktaran Oruç, “Çini işinde çalışmaya başladığım yıllarda tamamen Kütahya’da çıkan doğal topraklardan çamur hazırlanıyordu. Çini çamuru, kaolin, doğal kil, terlemez kum ve maya denilen doğal toprakların karışımıyla hazırlanıyor.” diye konuştu.
“Bu bisküvi fırında pişiyor ama yenilmiyor”
Şimdilerde başka illerden getirilen bazı toprak çeşitleriyle de çini çamurunun hazırlanabildiğini söyleyen Oruç, şöyle devam etti:
“Toprakların karışımının ardından çini çamuru yoğrulup şekillenme aşamasına gelmiş oluyor. Biz çark ustaları olarak bu çamuru alıp torna dediğimiz eskiden ustalarımızın da kullandığı geleneksel çarklarımızda şekillendirmeye başlıyoruz. Ben ve benimle beraber bu işi yapan birçok ustamız, birçok çiniyi kalıp kullanmadan el işi olarak şekillendirip ürün haline getiriyoruz. İşimizle ilgili zaman zaman ilginç durumlar da yaşıyoruz. Biz bu işi yaparken dışarıda bir yerde ‘bisküvi ustasıyız’ dediğimiz zaman gıda maddesi olan bisküviyle karıştırıyorlar. Bu bisküvi de fırında pişiyor ama yenilmiyor. Bu bisküvi, bilinen bisküvi değil.”
“Sektörün isimsiz kahramanlarıyız”
Oruç, çark ustası olarak yurt içi ve yurt dışında açılan birçok fuara katıldığına da değinerek, “Yurt içi ve yurt dışında raflarda, tezgahlarda, duvarlarda gördüğünüz tabak, vazo, fincan, süs eşyaları ve diğer birçok ürün, ben ve benim gibi ustaların elinden çıkıyor ama kesinlikle bizim ismimiz hiçbir yerde geçmez, yazılmaz. Biz bu sektörün isimsiz kahramanlarıyız.” ifadelerini kullandı.
Baba mesleği olan çiniciliğe 13 yaşında başlayan 45 yaşındaki çark ustası Latif Dikyol da çıraklık döneminde 2 yıl kadar çiniciliğin zımpara, astar gibi birçok aşamasında çalıştığını belirtti.
Dikyol, babasının tavsiyesiyle çark ustası olduğunu söyleyerek, şunları kaydetti:
“Çıraklık dönemim bittikten sonra babam, ‘Seni çarka geçirelim.’ dedi. Çark makinesinin başına geçtim. Burada da yaklaşık 2 yıl acemilikle beraber çini çamuruna şekil vermeye çalıştım. Zaman içerisinde elim alışmaya, daha iyi ürünler çıkarmaya başladım. Yaklaşık 30 yıldır da bu mesleği yapmaktayım. Küçüklü büyüklü birçok çeşitteki ürünleri imal ediyorum. Vazo, fincan, kapaklı küllük, küp, şekerlik, el-hamra vazo, lale vazo, kadeh, kavanoz, küre ve daha sayamadığım birçok ürünü üretiyorum ve bu ürünlerin tamamı kalıp kullanılmadan elimle yaptığım ürünlerdir.”
“Bizler hep arka plandayız”
Çiniciliğe lise yıllarında çini boyacısı olarak başladığını, mesleğin çeşitli aşamalarında çalıştıktan sonra 1995 yılında da çamur şekillendirme işine geçtiğini anlatan 40 yaşındaki Mustafa Cömert de bu işi yaklaşık 25 yıldır yaptığını belirtti.
Cömert, 2002 yılında kendi dükkanını açtığını hatırlatarak, “2009 yılında da İznik şubemizi açtım. Orada bulunan arkadaşlarımıza da bisküvi hizmeti veriyoruz. Bizim en büyük sıkıntımız yetişmiş eleman bulamamak. Bizler bu anlamda son nesiliz. İleriye doğru ne olur bilemiyorum. Bu işte de gün geçtikçe makineler çalışmaya başlıyor. Çinide asıl iş bizden çıkıyor ama hep arka plandayız. Nedense bizlerden hiç bahsedilmez.” dedi.
Bisküvi
Kuvars, kum, kil ve silisyumdan hazırlanan çini hamuru, cam plakalar üzerine bez konularak ahşap çerçeveler içine el basıncı ile sıkıştırılıp, hamur bu haliyle nemine göre 3 gün ila bir hafta arasında kurumaya bırakılıyor. Ahşap kalıplar (çerçeveler) içinden alınan kuru plaka elde zımpara ile gönyelenerek (istenilen boyutlara getirilerek) alt kenarları harç tutması (ıslak betona rahatça gömülmesi ve kuruyunca düşmemesi) için pahlanıyor (Bir parçanın keskin kenarını keserek pah durumuna getirmek, keskinliğini gidermek.) Yüzey düzeltme ve perdahı zımpara ile yapılıyor.
Hamurun karıştırılması ve elle sıkıştırılması sırasında oluşan irili ufaklı hava boşlukları, çininin don olayında görülen genleşmesini süspanse ederek, hamurun çatlamasını önlüyor. Karışımında yüksek oranda kuvars bulunan, perdahlanan ve zımparalanan çini hamurları 900 derecede pişiriliyor ve 45 günlük süre sonunda fırınlardan boşaltılıyor. Bu fırınlanmış plakalara “bisküvi” adı veriliyor.