ANKARA
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Cumhurbaşkanı adayının yıpranmamış, topluma önemli hizmetler vermiş kişiler arasından seçilmesi gerekir. Biz, bunların hepsini düşünüyoruz. Sadece ben değil, milletvekillerimiz de il başkanlarımız da düşünüyor. Kafamızda birden fazla isim var. İlla şu veya bu değil. Belki bir kamuoyu yoklaması yapacağız.” dedi.
Kılıçdaroğlu, CNN Türk’te katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
“CHP önümüzdeki uzun sürece hazır mı? Müthiş bir tempo bekliyor sizi.” sorusunun yöneltildiği Kılıçdaroğlu, sanki yarın seçim olacakmış gibi hazırlık yaptıklarını söyledi.
“Erken seçim beklentiniz var mı?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, özel bir beklentilerinin olmadığı kaydetti. Hükümetin, Türkiye’nin geleceğine yönelik karar almaktan çok, seçime endeksli kararlar aldığını savunan Kılıçdaroğlu, “Bizim için fark etmiyor. Erken seçim de olabilir, seçimler zamanında da olabilir. Biz her koşulda hazırlıklıyız?” dedi.
“Cumhurbaşkanı adayınız kim, sloganınız ne olacak? İttifak yapacak mısınız? Bu konuda ne zaman somut açıklama yapacaksınız?” sorusuna Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:
“Bir siyasal parti eğer seçim yasasıyla oynamaya başlamışsa bilin ki artık o kaybetme sürecine girmiştir. Bundan 5 yıl önceki Erdoğan’ı düşünün… Böyle bir ittifak arayışı, şu, bu falan asla düşünmezdi. Bugün bir ittifak arayışı içinde ve ittifak olmazsa kazanamaz. Onu biliyor ama bu ittifak da onu kurtaramayacak. O da bunun farkında. Emin olun bilse ki ‘bu ittifak nedeniyle ben yüzde 50 artı 1’i alacağım’ yarın sabah seçime gider ama o da yaptığı bütün araştırmalarda anlıyor ki bu ittifak buna yetmiyor.”
“Şeker fabrikalarının olduğu illerde kırılma var”
İktidar partisinin, Afrin’de kahraman Türk ordusunun verdiği mücadeleyi kendi başarısıymış gibi kamuoyuna sunmaya çalıştığını ancak bundan da bekleneni alamadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Erdoğan halka yalan söyledi. Sorun orada. Referandum öncesi ana tema olarak ‘Türkiye koalisyonlarla yönetilemez, koalisyonlar olursa Türkiye kaybeder. Dolayısıyla hep tek parti olması lazım.’ diye söylendi. Çünkü 15 yıllık bir süreçte hep tek parti yönetmişti. Şimdi koalisyonlara mahkum oldular. Ne söyledin, nasıl bir sonuç çıktı? Bunu vatandaş görmüyor mu? Görüyor.” değerlendirmesinde bulundu.
AK Parti tabanında çözülme olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, kırsalda bir çöküntünün olduğunu, şeker fabrikalarının bulunduğu illerde özelleştirme nedeniyle ciddi bir kırılmanın yaşandığını ifade etti. Kılıçdaroğlu, vatandaşların eğitim sisteminden şikayetçi olduğunu, gençlerin işsizlik ve düşüncelerini ifade edememeleri nedeniyle iktidar partisine oy vermeyeceğini öne sürdü.
“İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti ve CHP bir araya gelip bir güç birliğine gidecek mi?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, ittifaka karşı olmadıklarını söyledi.
“Hiçbir ilkeleri yok”
“Şu anda benim kalkıp da ‘Biz ittifak yapacağız.’ demem çok doğru değil.” diyen Kılıçdaroğlu, ittifakın yararlarına, varsa zararlarına, neler getirip götüreceğine ve diğer partilerin görüşlerine bakılması gerektiğine işaret etti.
Kılıçdaroğlu, bunların oturulup konuşulabileceğini dile getirerek, şunları ifade etti:
“Şu anda AK Parti ile MHP’nin yaptığı ittifak zorunlu bir ittifak. Türkiye’nin geleceğine, beklentilerine dönük bir ittifak değil. Birisi ‘Cumhurbaşkanlığını nasıl kotarırım’, diğeri de ‘Yüzde 10 barajını nasıl aşarım’ kaygısıyla bir araya gelmiş bir ittifak. Dolayısıyla samimi bir birliktelik değil, birbirini kurtarma birlikteliği. Oysa biz eğer bir ittifak yapacaksak, Türkiye’nin çıkarlarını göz önünde bulunduracağız. O çıkarlar paralelinde oturacağız, bir birliktelik kuracağız. Elbette diğer siyasal partilerle görüşülür. Önce neyin ittifakını yapacağız, ilkelerin belirlenmesi lazım. Siz, ilkesiz bir ittifak yapabilir misiniz? Yaptılar. İlkesiz bir ittifak. Ne ilkeleri var? Hangi ilkelerden yola çıkıyorlar? Hiçbir ilkeleri yok. Sadece kendilerini kurtarmak için.”
“Epey zaman var”
CHP’nin “Hangi siyasi partilere daha sıcak baktığının” sorulduğu Kılıçdaroğlu, bütün partilere eşit mesafede olduklarını, hepsine saygı duyduklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu, iktidar partisinin toplumu kutuplaştırarak tabanını bloke etmek istediğini savunduk, CHP’nin kavga ve kutuplaşa istemediğinin altını çizdi.
“Siz mi cumhurbaşkanı adayı olacaksınız? Başka partilerle ortak bir aday mı çıkaracaksınız? CHP’nin sürpriz bir adayı mı olacak? Neyi bekliyorsunuz açıklamak konusunda?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, “Cumhurbaşkanlığı seçimine daha epey zamanımız var. İki, çıkaracağımız adayın bizim dışımızdaki seçmen kitlesinin de kabul edeceği türden bir aday olması lazım. Üç, cumhurbaşkanı adayının topuma güven vermesi lazım. Cumhurbaşkanı adayının sadece bizim parti değil, ikinci tura kaldığı zaman diğer partilerin de ‘evet, biz oy verebiliriz’ diyebileceği bir aday olması lazım.” dedi.
CHP’de cumhurbaşkanı adayını Parti Meclisi’nin belirleyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, “Cumhurbaşkanı adayının yıpranmamış, topluma önemli hizmetler vermiş kişiler arasından seçilmesi gerekir. Biz, bunların hepsini düşünüyoruz. Sadece ben değil, milletvekillerimiz de il başkanlarımız da düşünüyor. Kafamızda birden fazla isim var. İlla şu veya bu değil. Belki bir kamuoyu yoklaması yapacağız.” diye konuştu.
“Parti neyi düşünüyorsa…”
“Sizin gönlünüzde cumhurbaşkanlığı adaylığı var mı?” sorusuna Kılıçdaroğlu, “Parti neyi düşünüyorsa… Çünkü biz, partimize de teşkilatlarımıza da güveniyoruz.” yanıtını verdi.
“Cumhurbaşkanlığı için Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen veya 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün aday olabileceği” iddialarının sorulduğu Kılıçdaroğlu, şu karşılığı verdi:
“Hayır. Bugüne kadar Sayın Büyükerşen ile bu konuyu hiç konuşmadık. Abdullah Gül ile de böyle bir konuyu hiç konuşmadık. Kendisini bir kez ziyaret ettim. Cumhurbaşkanlığı dönemine saygı gösteririm Abdullah Bey’in. Cumhurbaşkanlığı gerçekten tarafsız. Zaman zaman biz eleştirdik ama olabildiğince tarafsız bir Cumhurbaşkanlığı yaptı. Büyükerşen, gerçekten Eskişehir’i bir dünya kenti haline getirdi. Son derece başarılı, çalışkan bir belediye başkanı, iyi bir akademisyen. Bütün bunlar bizim önümüzde duruyor tabi.”
“AK Parti’den ayrılan Abdüllatif Şener’i İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı için düşündüğünüz yönünde bazı haberler yer aldı. Doğru mu?” sorusuna Kılıçdaroğlu, “Abdüllatif Bey ile geçen gün görüştük. Daha önce de görüşmüştük birkaç kez. Abdüllatif Bey, elbette siyaset için önemli ama kendisiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı adaylığıyla ilgili herhangi bir şey konuşmadık. Böyle bir görüşmemiz olmadı.” yanıtını verdi.
“Özel bir çalışma yapılıyor”
Kılıçdaroğlu, “Sandık güvenliğine” ilişkin bir soru üzerine, bütün sadıklarda güvenliği sağlayacaklarını, sandıklara sahip çıkacaklarını belirterek, şöyle devam etti:
“Geçen referandumda doğu, güneydoğunun kırsalında biraz sorunlar yaşadık. Terör nedeniyle arkadaşlarımızı gönderemedik, gidemediler ama bu seçimlerde doğu, güneydoğu da dahil olmak üzere bütün sandıklarda güvenliği sağlayacağız. Sadece CHP’liler değil, bu konuda sivil toplum örgütleriyle iş birliği yapacağız, demokrasiyi savunan bütün siyasal partilerle işbirliği yapacağız ve sandıklara sahip çıkacağız. Hiç kimse en ufak bir endişeye kapılmasın.”
Vatandaşlardan mutlaka sandığa gitmeleri ve oylarını kullanmalarını isteyen Kılıçdaroğlu, “Referandumda ıslak imzalı tutanakların yüzde 84’ünü çok kısa sürede elde ettik. Doğu, Güneydoğunun kırsalında biraz sorunumuz vardı, şimdi o sorunu da aşıyoruz. Gönüllü arkadaşlarla birlikte aşıyoruz. Bu konuda şu anda partide özel bir çalışma yapılıyor.” diye konuştu.
Seçim güvenliği konusunda Saadet Partisi ve İYİ Parti ile ittifak yapıp yapmayacaklarının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, partide oluşturulan bir ekibin sandık güvenliği konusunda bir mutabakata varmak için bütün siyasal partileri ziyaret ettiğini, bir görüş birliği sağlandığını ifade etti.
CHP’li bazı milletvekillerinin ataması yapılan bazı hakimlerle ilgili iddialarının hatırlatılmasının ardından değerlendirmesi sorulan Kılıçdaroğlu, sandıklarda oyların yasaya uygun olarak kullanılıp kullanılmadığını kontrol edeceklerini, sandıkların açılmasının ardından da orada bulunacaklarını söyledi.
“Anayasa Mahkemesi iptal edecektir”
Kılıçdaroğlu, “Sandığın başına kim gelirse gelsin, AK Parti’nin militanı da gelse biz o sandığa bakacağız. Ne yapacak benim gözlerimin önünde? Tutanağı mı değiştirecek?” dedi.
Anayasa Mahkemesinin ittifak yasası içindeki “temsilde adalet” konusuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, “Anayasa Mahkemesi ‘Temsilde adalet yok’ diyecek. Bir parti yüzde 1 oy alıyor, ittifak yaptığı için baraj sorunu yok, diğer parti 9,9 alıyor, ‘Sen barajı geçemedin’ deniyor. Böyle bir şey olur mu? Anayasa Mahkemesi büyük bir olasılıkla bunu iptal edecektir.” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, siyasi kimliği belli olan, belli bir siyasi partiye üye olan ve o siyasi partinin yönetiminde görev alan kişinin yargıç yapılmasının ahlaki olmadığını ifade ederek, “Sen düne kadar iktidar partisinin falan ilçedeki üyesi değil miydin? Sen nasıl geliyorsun da yargıçlık yapıyorsun. Anayasa Mahkemesinin bunu iptal etmesi, yargının buna isyan etmesi lazım.” şeklinde konuştu.
“Ben yüzde 60 diyorum, belki yüzde 70 çıkar”
Seçim güvenliğine ilişkin sosyal medya üzerinden yöneltilen sorulara ilişkin de değerlendirmede bulunan Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinde seçim koordinasyonuna ilişkin yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Sadece CHP’liler değil, gönüllüler ve sivil toplum kuruluşlarının da seçim güvenliği konusunda çalışmalar yaptığını aktaran Kılıçdaroğlu, 2019 seçiminin çok önemli olduğunu, kendi özgür iradeleriyle cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıracaklarını belirtti.
Seçimde hedeflenen oy oranının sorulması üzerine de Kılıçdaroğlu, “En az yüzde 60. Yüzde 50+1 falan değil. Ben yüzde 60 diyorum, belki yüzde 70 çıkar ama biz demokrasiyi her halükarda getirmek zorundayız. Aksi halde Türkiye, karanlık bir sürecin içine girecek.” dedi.
“Biz ilkesiz bir ittifaktan yana değiliz”
2019 seçimi öncesinde bir araya geldikleri partilerle yüzde 60’ı bulduktan sonra ilkeleri belirleyeceklerini, kamuoyuyla paylaşacaklarını ve bu ilkeleri yerine getireceklerini anlatan Kılıçdaroğlu, “Biz ilkesiz bir ittifaktan yana değiliz. İlkeleri olan, neyi, ne zaman, nasıl yapacağını bilen bir ittifak varsa öyle bir ittifakla yola çıkacağız.” açıklamasında bulundu.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun demokrasiyi savunduğunu, tek adam rejiminin yanlış olduğunu söylediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Karamollaoğlu’nun siyasi düşüncesiyle kendisinin siyasi düşüncesinin farklı olabileceğini ama ortak bir paydalarının olması gerektiğini belirtti.
Kılıçdaroğlu, demokrasiye inanan herkesin ortak hareket etmesi gerektiğini vurguladı.
“Siyasetçiler değil, Diyanet konuşmalı”
Bazı ilahiyatçıların sözlerinin hatırlatılmasının ardından görüşü sorulan Kılıçdaroğlu, “Müslümanlıkta güncelleme diye bir ifadeyi son derece yanlış buluyorum.” dedi.
İslamiyetin çıkış kaynaklarına işaret eden Kılıçdaroğlu, İslam’ın, kadını yücelttiğini ve ilime önem verdiğini dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, “Sahtekarların, dini sağa-sola çekenlerin konuşmalarıyla ilgili aslında siyasetçilerin değil, Diyanet İşleri Başkanlığının konuşması, bunların yanlış olduğunu söylemesi lazım.” şeklinde konuştu.
“İslamiyette güncelleme tartışmaları ve CHP’nin dine bakışına” ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, “Müslümanlık’ta güncelleme olmaz. Kur’anımız var, temel ilkeler ordadır, bitti. Mezhepler sonradan çıkmıştır zaten. Ama ana dayanağımız Kur’an-ı Kerim’dir. Dolayısıyla ona bakacağız, orada ne yazıyorsa inanacağız ve ona göre yolumuza devam edeceğiz. ‘Yalan söylemeyin. Hırsızlık, yolsuzluk yapmayın’ diyor. Daha ne desin. 21’nci yüzyılda siyasetçinin buna uyması lazım.” ifadelerini kullandı.
George Washington Üniversitesi’nde iki Müslüman akademisyenin, 160 ülke arasında “en İslami ülke neresi?” diye bir araştırma yaptıklarını aktaran Kılıçdaroğlu, ilk 33 ülke arasında tek Müslüman ülke olmadığını belirtti.
Kılıçdaroğlu, 34’ncü sırada Malezya’nın bulunduğunu, Türkiye’nin ise 130’ncu sırada çıktığını vurgulayarak, “İslami kurallara uymayan bir ülkeyiz biz. Siyasetçi yolsuzluk yapıyor. Kul hakkı yiyenler var. Yalan söylemek artık siyasetin bir parçası haline geldi. Bunlardan toplumun kurtulması lazım. CHP iktidara geldiğinde yapacağı ilk şey siyasi ahlak yasasını çıkarmak. Siyaset temiz olmalı.” diye konuştu.
Siyasete atıldığında mal varlığını CHP’nin internet sitesine koyduğuna değinen Kemal Kılıçdaroğlu, siyasetçinin şeffaf olması gerektiğini bildirdi.
“CHP dinsiz partidir” diye pek çok çevreden eleştiriler yapıldığını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Biz dine saygılıyız, herkesin inancına saygılıyız. İnancın siyasete alet edilmesini doğru bulmayız, bu en büyük günahtır. Siyaset ayrıdır, din ayrıdır.” dedi.
Zeytin Dalı Harekatı
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “CHP daha önce Afrin’in merkezine girilmesi yanlış demişti, bunu bir açıklayabilir misiniz? Bundan sonra nasıl devam etmeli?” sorusu üzerine, Zeytin Dalı Harekatı’nı en başından beri desteklediklerini vurgulayarak, “Afrin merkezi yerleşik bir merkezdi, orada 100 binin üzerinde insan yaşıyordu. ‘Afrin merkezine girerseniz, kim sivil, kim terörist ayırt edemezsiniz, dolayısıyla saldırılar olabilir, bu konuda dikkatli olmak lazım.’ Söylediğimiz buydu.” açıklamasını yaptı.
Bunu dile getirirken Afrin merkezini kastettiklerini belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye’deki çukur operasyonlarını hatırlattı.
Bu operasyonların 265 gün sürdüğünü, 3 bin 583 teröristin etkisiz hale getirildiğini, 355 güvenlik görevlisi, 285 de sivilin şehit olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Şimdi biz hiçbir askerimizin burnunun kanamasını istemeyiz. Eğer YPG çekilmeyipte yine orada şehir içi çatışmalar olsaydı pek çok sorunla karşılaşacaktır. Biz bu endişeleri dile getirdik. Çünkü ben kendi askerimin burnunun kanamasını istemem. Benim askerim niye şehit olsun? Benim topraklarım değil ki? Bir süre sonra geri geleceğiz. Asıl üzerinde durulması gereken şu: Biz Afrin’e niye gittik? YPG nasıl oldu geldi oralara konuşlandı. Suriye’yi bu hale getiren kim? Amerika silah verdi. Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye, Türkiye üzerinden silah götürdüler. Müslümanı Müslümana kırdırdılar. Silahları kim verdi? Bir kısımını ABD, bir kısmını Rusya verdi.”
Türkiye, İran, Suriye ve Irak’ın bir araya gelerek konuşması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin istihbarat birimleri aracılığıyla zaten Esed rejimi ile görüştüğünü anlattı.
“Önemli olan Esad mı, Suriye’nin toprak bütünlüğü mü?” sorusunu soran Kemal Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:
“Ben Türkiye’nin çıkarlarını savunmak zorundayım. Zaten görüşüyorlar ama kamuoyuna ‘biz görüşmüyoruz’ diyorlar. Yalan söylüyorlar. Görüşüyorlar zaten. İstihbarat örgütleri zaten görüşüyorlar. Bugün eğer biz Afrin’e giriyorsak Esad izin verdiği için giriyoruz. Rusya izin verdiği için giriyoruz oraya. Yoksa nasıl gireceğiz? Terörle mücadele ediyoruz. Biz Suriye topraklarını almak için değil, kendi ülkemizin güvenliğini sağlamak için oraya giriyoruz. Dolayısıyla Suriye’yi bu hale getiren hükümet, açık ve net söylüyorum, Suriye’de iç çatışmaları kışkırtan oraya benzinle giden hükümet, Türkiye’yi koruyan da ordu. Biz niye ‘kahraman ordumuz’ diyoruz? Hükümetin yapmış olduğu bütün hataları ordu düzeltmeye çalışıyor. Nasıl düzeltmeye çalışıyor? Şehit vererek düzeltmeye çalışıyor. Emin olun bunların yatacak yeri yoktur. Senin ne işin var Suriye’de, Ortadoğu bataklığında? Hangi gerekçeyle sen bunları getirdin, YPG’yi başımıza bela ettin, IŞİD’i başımıza bela ettin, oraya silah gönderdin. Sonra kalktı dedi ki ‘Amerika bizi terketti, bizi aldattı.’ Egemen güçlerin telkinleriyle dış politikayı oluşturursan, işte burnun bu hale gelirsin sen.”
Kandil’e operasyon
Münbiç, Kandil gibi hedeflere operasyonların devam edeceği yönündeki bilgilerin sorulması üzerine ise Kılıçdaroğlu, “Nerede terör örgütü varsa müdahale edilmeli. Türkiye’nin çıkarları neyi gerektiriyorsa o yapılmalı. Burda en ufak bir tereddütümüz yok. Benim isyanım Suriye’yi bu hale getirip, bizim askerlerimizin olayı düzeltmek için hayatlarını feda etmesi. Benim içime sindiremediğim konu o.” dedi.
ABD ve Rusya’nın bölgede egemen güç olarak ortaya çıktığını, Türkiye Cumhuriyeti’nin egemen güçlerin oyununa geldiğini, bu oyunda kaybedenin sadece Türkiye olduğunu anlatan Kemal Kılıçdaroğlu, “Kazanan ise İran, Rusya, Çin gibi ülkeler.” ifadesini kullandı.
“ABD ile ilişkilerin düzelebileceğini düşünüyor musunuz?” sorusunu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, bu tür söylemlerle dış politikanın düzelmeyeceğini savundu.
Dış politikanın ayrı bir dili olduğunu ve hamasetle yürümeyeceğine işaret eden Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Bütün bu süreçte devre dışı bırakılan tek bir kurum var: Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı. Tek kurum. Dışişleri Bakanlığı tamamen devre dışı. Kim yapıyor? Dış politikayı kim oluşturuyor? Dışişleri Bakanı mı? Hayır. Binali Bey mi? Hayır. Hükümet mi? Hayır. Saray ve sarayın sözcüsü olan İbrahim Kalın şu anda fiilen dışişleri bakanı. Bizim Dışişleri Bakanı hiçbir şey yapamıyor. Devre dışı bırakılmış.”
HSK’ya eleştiri
Hakim ve savcı atama törenine ilişkin soruyu da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ün kızı Gonca Hatinoğlu’nun önce Elazığ’a ardından da Yargıtay Tetkik Hakimliğine atanmasına tepki gösterdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“HSK sarayın emrinde olan bir kurum. Kimse kusura bakmasın. Benim davalarıma bakan hakimleri görevden aldılar. Kim yapıyor bunu? HSK. Enis Berberoğlu’nun hakimi değiştirdiler, başka bir hakim. Kim yapıyor? HSK. ‘Kura çektik, efendim Danıştay Başkanı’nın kızı Elazığ’ı çekti. Ne oldu? Elazığ’a gitmeden, Ankara’da Yargıtay’a gitti.’ Neymiş? Böyle 27 tane varmış. Niye bunlar kura çekti o zaman? Deyin ki ‘bunlar eş durumundan buraya atanacaktı.’ Kimin için yapıyorsunuz bunu? Danıştay Başkanı için. Ne için? Danıştay Başkanı çay toplamaya gitti. Ne için? Danıştay Başkanı, adalet yürüyüşüne ‘sözde yürüyüş’ dedi. Danıştay başkanı hakim değil ki. Danıştay Başkanı, düğmesi olmayan cübbesini iliklemek için düğme arıyordu. Düğme arayan bir Danıştay Başkanı mı olur Allah aşkına? Kendisini siyasal iktidara ipotek etmiş bir insan yargıç mı hakim mi olur? Danıştay Başkanı falan yok ortada. Bildiğiniz sarayın bir temsilcisi var orada. Talimat alıyor, talimata göre açıklama yapıyor. Bir yargıç siyasi açıklama yapamaz. Hakim kararı ile konuşur.”
Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesinin verdiği kararları alt mahkemenin uygulamadığını belirterek, bu durumu eleştirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç gibi gazetecilerin serbest bırakılması gerektiğini bildirdi.
“Haksız yere elinde kalem tutan bir kişinin, yazı yazan bir kişinin hapse atılmasını ben içime sindiremiyorum.” diyen Kılıçdaroğlu, saydığı bu kişilerin CHP lehine bir tek yazı bile yazmadıklarını, demokrasiyi savunduğunu belirterek, “Eline silah alır, gider birini vurur, ben anlarım ama yok öyle bir şey.” dedi.
MİT tırları davası
Enis Berberoğlu’nun tutuklu kalmasına da tepki gösteren Kılıçdaroğlu, ortada bir devlet sırrı olmadığını, MİT tırlarıyla ilgili tutanakların, fotoğrafların herkes tarafından bilindiğini vurguladı.
Kemal Kılıçdaroğlu, “Neresi devlet sırrı? MGK kararı var mı? Yok. Bu silahlar giderken önce valiye haber verilir. Haberleri var mı? Hayır, yok. İhbar geliyor, savcının da haberi yok. Oda gidiyor bakıyor. Siz kalkıyorsunuz bunu devlet sırrına sokuyorsunuz. Ortada bir Erdoğan sırrı var. Devlet sırrı falan yok. Amerika’dan geliyor silahlar Suudi Arabistan ve Katar’a. Buradan Türkiye’ye geliyor burdan yüklenerek Suriye’ye götürülüyor. Ne için? Müslümanlar bir birini öldürsün diye. Egemen güçler Ortadoğu’ya yerleşsinler diye. Yaptılar mı? Yaptılar. Türkiye oyuna geldi aldatıldı. Eğer bir yönetici çıkar da ‘ABD beni aldattı derse’ o gün görevini bırakması lazım…Gelen şehide sevinilir mi Allah aşkına. Şehit sayısı arttıkça hükümet sevinmeye başlıyor. Kahramanlık edebiyatı üretiyor bundan. Bizim topraklarımız değil onlar, yarın ordan geri geleceğiz. Dikkatli olun diyoruz.” değerlendirmesini yaptı.
Başka bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, “Enis Berberoğlu’nun siyasi tutuklu şu anda. Karar verilmesi lazım. Anayasa Mahkemesinin karar vermesi lazım. Bunların serbest bırakılması lazım. Böyle saçmalık olmaz. Milletvekilleri hapse atılamaz. Suç işlemişse dönem sonuna bırakırsınız, dönem sonu gider yargılanır.” diye konuştu.
İnternete RTÜK denetimi
İnternete, RTÜK denetimi getiren tasarının Meclis’te kabul edilmesine ilişkin değerlendirilmesi sorulan Kılıçdaroğlu, şu görüşlerini paylaştı:
“Darbe dönemlerinde doğaldır. 20 Temmuz sivil darbesinden sonra kanun hükmünde kararnameler ile her şey dizayn ediliyor Meclis devre dışı bırakılarak. Beni üzen asıl nokta, Meclis Başkanı’nın buna itiraz etmemesi. Medya, yazarlar zaten kontrol ediliyordu. Beğenilmeyen kişiler tutuklanıyordu, haklarında soruşturma açılıyordu. Şimdi RTÜK’e bu yetkiyi verdiler. RTÜK şimdi sosyal medyayı da kendine göre denetleyecek. Ne yaparlarsa yapsınlar bu ülkenin halkı demokrasiyi sonuna kadar savunacaktır.”
Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi
Kılıçdaroğlu, şeker fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin soru üzerine, bugün Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı ile görüştüğünü aktardı.
Sendika yetkililerinin, “Şeker fabrikalarıyla ilgili üzerimize düşen bir özveri varsa yapmaya hazırız, yeter ki satmasınlar. Ücretlerimizi bile düşürmeye hazırız” dediklerini anlatan Kılıçdaroğlu, “Türk Şeker İSO 500 listesinde en çok kar eden kuruluşlardan birisi. Niye zarar etsin? Nişasta bazlı şekere her türlü imkanı sağladılar. Kotayı yüzde 15’e kadar çıkardılar. Fransa yüzde 1 bile kullandırmıyor, halkının sağlığını düşünüyor. Hani bunlar milleti düşünüyorlardı.” değerlendirmesini yaptı.
2019 seçimleri
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “2019 seçimleri cumhurbaşkanı adayınız ve yerel yönetimler adaylarınız için seçmeniniz sizden somut işaret ve mesajları ne zaman beklemeli?” sorusu üzerine, “Bazı yerlerde belediye başkanı adaylarımızı gayri resmi olarak belirledik zaten. O adaylarımız şu an çalışıyorlar. Yüksek Seçim Kurulu takvimi açıkladıktan sonra isimleri bildireceğiz. Bu konuda örgütlerimiz çalışıyor. Demokrasiyi savunan, tek adam rejimine karşı çıkan diğer partilerle de diyaloğumuz devam ediyor.” dedi.
Saadet Partisi’nin ittifaka katılıp katılmayacağına ilişkin soruya da Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:
“Onu bilmiyorum. Ben diğer partilerle ilgili bir şey söylemek gibi hadsizlik yapmak istemem. Her partinin düşüncesine, duruşuna, saygı gösteririz. Onlar demokrasiyi savunuyor biz de demokrasiyi savunuyoruz. Dolayısıyla zaman zaman birlikteliklerimiz olabilir ama bu birliktelik bir ittifak mı başka bir şey mi olur bu ayrıntıları göreceğiz. Saadet Partisi, İYİ Parti, Demokrat Parti, Vatan Partisi, Özgürlük ve Dayanışma Partisi, DSP var. Artık demokrasi koalisyonu mu başka bir şey mi? Burada da herkesin üzerinde ittifak edeceği bir isim, deyim, slogan bulmak gerekiyor.”