İSTANBUL
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, “Çocuğa karşı cinsel istismar fiilleri artmıyor, azalıyor. Çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan 2010 ile 2014 yılları arasında açılan dava sayısı yıllık ortalama 8 bin iken bu rakamdan 2014 yılından itibaren istikrarlı bir şekilde azalmıştır. 2010 yılında 7 bin 929 dava açılmışken 2017 yılında bu rakam 5 bin 114 olmuştur.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan himayesinde, TOGEMDER öncülüğünde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı iş birliğiyle hazırlanan “Biz Geleceğiz” projesi kapsamında Şişli’de bir otelde, “Çocuk İhmal ve İstismarı Sempozyumu” gerçekleştirildi.
Sempozyumun açılışında konuşan Gül, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Eminde Erdoğan’ın başlattığı okuma-yazma seferberliğine de değinerek, bakanlık olarak tüm kurumlarıyla destek verdiklerini ve bu kapsamda okuma-yazma bilmeyen 3 bin 628 hükümlü ve tutuklunun da okuma-yazma seferberliğinden yararlanacağını söyledi.
İhmal ve istismarın çok boyutlu kavramlar olduğunu belirten Gül, “Karnını doyurmakla yetinip, zihnini ve ruhunu aç bırakırsak sonuçları vahim bir tabloyla karşılaşırız. Sevgiden, şefkatten, merhametten ayrılırsak karşımıza çıkan bir istismar tablosu oluşur. Çocuğun istismarının en kaba ve insanlık dışı türü olan cinsel istismarla sınırlı biçimde de anlamamak gerekir. Fiziksel, zihinsel, duygusal ve psikolojik varlığını sömüren, suistimal eden her eylem istismarın farklı, değişik bir görünümdür. Dünya genelinde varlığını koruyan bir sorun olarak, örneğin çocuk işçiliği, çocukların fiziksel ve ekonomik istismarı da örnektir.” diye konuştu.
“Yargı mensuplarımızın bu suçlar karşısındaki hassasiyeti en üst düzeydedir”
Bir çocuğun eğitim hakkından mahrum bırakılmasının da istismara dair olduğunu söyleyen Gül, başta kız çocukları olmak üzere, bütün çocukların eğitim hakkından yararlanması hususunda gösterilen çabaların istismarı önlemede katkı sağlayacağını belirtti.
Suça itilen çocuklar konusuna da değinen Gül, “Çocuk kavramı esasen zihinlerimizde masumiyetin bir imgesi olarak yer edinmiştir. Masumiyet imgesini bozan, suç olgusuyla karşılaştığımızda Adalet sisteminin müdahalesi de kaçınılmaz olmuştur. Çocuk, isterse suçun faili olsun ortada olan bir istismar tablosudur. Mevzuatımızda bir çok yerde “suça sürüklenen çocuk” kavramını kullanmıştır. Çocuğun suça itilmesi, yaratılışından gelen temiz tabiatıyla değil, çevresel faktörlerle ilişkilidir. Bu konu da hepimizin öncelikli mücadele edeceği alandır. Ceza hukukunun suça itilen çocuklara yönelen özel dikkati de günümüzde önleme ve yeniden topluma kazandırma üzerine yoğunlaşmıştır.” şeklinde konuştu.
Adalet Bakanı Gül, çocuğun suç teşkil eden saldırıların muhatabı olmasının bir ceza hukuku meselesi olmasından ziyade bir ahlak ve insanlık problemi olarak da ele almak gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Cinsel istismar, çocuklara yönelik bu saldırılar arasında en kaba en insanlık dışı eylemlerdir. Eylemler en ağır biçimde cezalandırılmaktadır. Yargı mensuplarımızın bu suçlar karşısındaki hassasiyeti en üst düzeydedir. Son olarak Adana’da cereyan eden ve insanlık değerinden nasiplenmiş herkesin haklı tepkisini çeken olayla ilgili hızlı ve adil yargılama sonucunda fail ilk duruşmada 51 yıl hapisle cezalandırılmıştır. Zaman zaman uygulamada farklı örnekler adeta cımbızla çekilerek topluma servis edilmekte, yargıda cezasızlık algısı geliştirilmek istenmektedir. Ama belli birkaç örnek alınarak bir kanaate varmak insaflı değildir. Bu konuda yine Adana’da gerçekleşen bir hadise çok öğretici bir ders olmuştur. Bir kız çocuğunun cinsel istismarından sorumlu tutularak mağdurun babası tarafından öldürülen 17 yaşındaki bir çocuğun aslında olayla bir ilgisinin olmadığı dava sürecinde görüldü. Fail olarak damgalanan bu çocuk daha vahim bir eylemin mağduru çıkmıştır. Elbette gerçek yargılama sonucunda ortaya çıkacaktır. Bu vahim olaydan başta medya olmak üzere toplumca çıkarmamız gereken çok önemli dersler olduğu da muhakkak.”
“Çocuğa karşı cinsel istismar fiilleri artmıyor, azalıyor”
Bakan Gül, çocukları her türlü istismara karşı korumanın toplumun temel beklentisi ve AK Parti hükümetlerinin de değişmeyen önceliği olduğunu dile getirdi.
Öncelikle suç mağduru olan çocukları korumak için birçok yasal ve kurumsal tedbirleri geliştirdiklerini aktaran Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çocuklara karşı işlenen suçlarda etkili ve caydırıcı yaptırım sistemi de yine bu konuda alınan önlemlerden biridir. Çocuklara karşı işlenen cinsel istismar fiillerinde yine yakın zamanda cezalar önemli ölçüde artırılmıştır. Bu vesileyle yaygın ama yanlış bir inancı düzeltmek isterim. Çocuğa karşı cinsel istismar fiilleri artmıyor, azalıyor. Çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan 2010 ile 2014 yılları arasında açılan dava sayısı yıllık ortalama 8 bin iken bu rakam 2014 yılından itibaren istikrarlı bir şekilde azalmıştır. 2010 yılında 7 bin 929 dava açılmışken, 2017 yılında bu rakam 5 bin 114 olmuştur. Yani rakamların özellikle cezaların da artırılmasıyla toplumdaki bilinçle de azaldığını ifade etmek isterim. İstatistikler cinsel suçlarda dramatik bir sayısal artış olmadığını aksine bir azalma eğilimini açıkça ortaya koyuyor. ‘2009 öncesi şu kadar dava varmış’ şeklindeki açıklamalar art niyet ya da yanlış bilgilendirmeden kaynaklı olduğunu ifade etmek isterim. Özellikle UYAP öncesi yargılamalarda 10 suç, 10 fail olsa bile tek dosya sayılıyor. Ama 2009’dan sonra bir dosyada 10 fail, 10 mağdur, 10 ceza kanunu ilgilendiren suç varsa o dosya 30 suç olarak sayılıyor. Bu AK Parti hükümeti olarak bizim istatistikleri doğru belirleyelim ki ona göre suç ceza politikaları belirleyelim anlamındaki çok önemli bir adımdır. Aksi takdirde asla bir şeylerin üstünü örtmek değil. İstatistikleri doğru bilelim ki nerede, hangi bölgelerde, hangi şehirlerde, hangi yaş kriterinde, hangi toplumsal gruplarda bu vakalar oluyor. Bununla ilgili Aile Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı politikalarını oluşturacak ve bu sorunları çözecek.”
Muhabir: Emin İleri, Mücahit Türetken, Zeynep Rakipoğlu