ANKARA – YEŞİM SERT KARAASLAN
Lenfoma ve löseminin bazı türlerinde kullanılmak üzere geliştirilen, hematolojik onkoloji alanındaki ilk “biyobenzer” ürün ruhsat alarak hastaların kullanımına sunuldu.
TRPHARM İlaç, Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere ilgili bakanlıkların, yerli yatırımcı ve üreticiye çeşitli kolaylıklar sağlanarak Türkiye’nin özellikle ilaç üretimi, klinik araştırmalar ve Ar-Ge faaliyetlerinde bölgesinde lider olmasını hedefleyen çalışmaları kapsamında, hematoloji-onkoloji alanında ilk biyobenzer ürün için harekete geçmişti.
Firmanın bu faaliyetleri sonucu Türkiye’de ruhsat alan biyobenzer ürün, tümör hücrelerinde bulunan çeşitli hedef moleküllere yönelik geliştirilen ve “monoklonal” olarak isimlendirilen antikorlardan oluşuyor.
İlaç, bağışıklık sistemi hücrelerinde başlayan bir kanser türü “hodgkin-dışı menfoma” (NHL) ve “vücudun savunma hücreleri akyuvarların bir alt tipi olan lenfositlerden kaynaklanan kan ve kemik iliği kanseri” olarak tanımlanan kronik lenfositik lösemi (KLL) tanısı alan hastalarda kullanılabilecek.
Kimyasal bileşimler yerine biyolojik yöntemlerle, organizmalardan ve canlı sistemlerden üretilen biyoteknolojik ürünlerin versiyonları olan biyobenzer ürün, Türkiye’de hastaların istifadesine sunuldu.
“Teknoloji transferleri de gerçekleştirilecek”
TRPharm Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Mehmet Göker, TRPharm ve DRL şirketlerinin Türkiye’de stratejik iş birliğine 2016’da başladığını belirterek, “Anlaşmanın şartları uyarınca, DRL’nin biyobenzer ürün portföyü ruhsatlandırma ve satış/pazarlama açısından TRPharm tarafından temsil ediliyor. TRPharm ayrıca tesis yatırımının tamamlanmasının ardından teknoloji transferlerini gerçekleştirerek, hücreden itibaren biyoteknolojik etken madde ve bitmiş ilaçları da Türkiye’de üretecek.” bilgisini verdi.
Göker, biyobenzer ürünlerin Türkiye’ye gelmesinin ülke ekonomisine de fayda sağlayacağının altını çizerek, “Biyobenzer ilaçlar, mevcut ürünlere kıyasla aynı etkiye sahip olmakla birlikte daha ekonomik. Bu önemli bir avantaj. Bunun yanı sıra biyobenzerlerin ülkeye girmesiyle teknoloji transferi de sağlanacak ve üretimin Türkiye’de yapılmasıyla birlikte ihracat potansiyeli de artacak. Böylece ithal ürünlerden oluşan Türkiye ilaç pazarı, ihracat eden noktaya gelecek.” diye konuştu.