17 Aralık operasyonu ve sonrasında yaşananlarla ilgili vatandaşın tavrı merak edilirken, Başbakanlık’a mektup yağıyor.
Algı operasyonlarıyla, hukuksuz yapılan dinlemelerden elde edilen ses kayıtlarıyla seçim sonuçlarını etkilemek isteyen paralel yapıya tepkinin çığ gibi büyüdüğü anlaşılan mektuplarda, vatandaş Erdoğan’a verdiği destekte artık daha kararlı olduğunu hissettiriyor.
Özellikle Mustafa Muharrem AKIN imzalı mektupta anlatılanlar, bugün yaşananları tarihe not düşürecek nitelikte…
Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) ulaşan mektuplardan biri:
BİR APTALIN DÜŞÜNCELERİ ÖNEMSİZDİR;
Sizin düğününüz, en mutlu gününüz orduevi komutanı, başı kapalı davetlileri orduevine almıyor diye berbat oldu mu hiç?
Binbir zorluklarla kurslara gönderdiğiniz, zeki ve başarılı olduğu için çoğunluğun öğrenim görme hakkını kazanamadığı tıp fakültesini kazanmış, biricik kızınız başı kapalı diye üniversiteden atıldı mı hiç?
Gurur duyduğunuz ve övünerek anlattığınız “evimin direği” dediğiniz oğlunuz, severek ve isteyerek okuduğu askeri okuldan atıldı mı hiç?
Toplum çoğunluğunun kötü alışkanlık kabul ettiği hiç bir alışkanlığı olmayan aile reisiniz, “yargılanma hakkı verilmeksizin” ordudan atıldı mı hiç?
Bunlara son versin diye oy verdiğiniz partiniz kapatıldı mı hiç ve lideri hapse atıldı mı hiç?
Yakın çevrenizde duydunuz mu hiç? Bunları yaşadınız mı?
Yaptıklarına bir bahane ve kılıf bulan, yaptıklarını faşistlik saymayan ve de kendilerine onda biri yapılınca “faşistlik yapılıyor” diye her yeri yakıp yıkan zihniyet tarafından yıllarca, onların istediği gibi yaşamaya ve koydukları kurallara uymaya zorlandınız mı hiç?
Zorla başınızı örtmeye zorlansanız ve ya zorlandığınızda, yapar mısınız veya gönülden yaptınız mı?
Zorla “başını açacaksın” diye bir baskı yaşadınız mı hiç?
Yaşamamışsanız, görmemişseniz ve duymamışsanız o zaman bilemezsiniz yıllardır çekilen acıları.
Generallerin ağlayan eş’leri kadar haber değeri olmadığından, ezilmişlerin analarının ve eşlerinin ağlamalarından haberiniz bile olmamıştır.
Ve görmemişsinizdir medya da; kamu ve özel mallara zarar vermeden, yakıp yıkmadan yapılan hak arama gösterilerinde güvenlik güçlerinin uyguladığı şiddeti ve zorla başörtülerinin yırtıldığını.
Bu nedenle de sizde reva görmüş olabilirsiniz; binlerce silahlı üyesi olan terör örgütünün yıkamadığı ve darbe planları hazırlamış onlarca generalin yıkamadığı devlet için tehlikeli görülen, silahsız ve maaşlı ve de önemli bir bölümü alt-orta sınıftan vatandaşlardan oluşan halka yapılan bu uygulamaları…
O zaman anlayamazsınız; bu sıkıntıları çoğunluğa reva gören zihniyeti bertaraf eden BAŞBAKAN Erdoğan’a oy vererek koyun olmayı seçmek ne demektir.
Ve o zaman anayasa paketini küçümsersiniz; içinden başörtüsü serbestliği çıktı diye.
Ve o zaman öfkelenmek yerine seviniyorsunuzdur, yıllardır ezilmişlikten kurtarılmışların önde gidenlerine verilmiş mevkilerdekilerin, ülkeyi ekonomik ve sosyal zorluklara düşürme pahasına yetkilerini BAŞBAKAN Erdoğan’a zarar vermek için kullanarak hainlik yapmalarına.
Ve o zaman siz; hem 10 yıl öncesine kadar yüzlerce subay ve astsubayın yargılanma hakkı vermeden ordudan atılmalarını adalet uygun bulup, hem de bu haksız uygulamayı yapan ve de darbe heveslisi olduklarını zaten her zaman açıklamaktan kaçınmamış generallerin kullanabildikleri yargılanma haklarında ki koşullarını adalete aykırı bulanlardansınızdır.
Ve o zaman siz, hem son seçimlerde “seçilse bile yasal olarak meclise giremeyeceklerini, oyların boşa gideceğini baştan bilinip açıklanmışken” sonra da “oylarımızı boşa harcamaya hakkınız yok” diye itiraz edip, hem de 10 yıl öncesine kadar partileri kapatarak oyları boşa harcamayı demokratik bulanlardansınız.
Sonuçta siz, bu iktidar yıkılsın diye ülkenin sosyal ve ekonomik zorluklara düşmesini umursamasanız da ve olup bitenlere sevinseniz de, uygularken zevk alıp cüretkârca savunduğunuz haksızlıklarla farkında olmadan arttırdığınız oylarla, seçtiğimiz başbakanımızın ülkemize ve çoğunluğa yaptığı hizmetleri unutacak kadar nankör değiliz.
Bize koyun da deseniz, aptal da deseniz, biz ona nankörlük ve hainlik yapmayacağız. Bize bu günleri sağlayan ve kendi seçtiğimiz başbakanımızı, onu devirmek isteyenlere harcatmayacağız.
Bize yıllardır bu sıkıntıları layık gören, soysal medya da bizlerle hala alay ederek, bizlere aptal diyerek ve koyun yerine koyarak, ilk fırsatta aynı uygulamaları yapmaktan çekinmeyeceklerini açık eden, zihniyete aman vermeyeceğiz.
Bizleri aynı duruma düşürmek isteyenleri iktidar yapacak kadar aptal değiliz.
Bizleri, kendilerinden olmadığımız için dışlayan, bu zulmü yıllardır reva görenlere “faşistler” demedik.
Yıllarca tek parti ve tek adam olarak ülkeyi yönetmiş baskıcı liderlere “seçimle gelmiş ve seçimle indirilmesi mümkün olduğundan” diktatör demedik.
Yıllar önce alınmış kararları hiçe sayıp, yol yapımlarını önlemek için yakıp yıkarak gösteriler yapmadık.
Olimpiyatların ülkemizde yapılmasını önleyecek kadar huzursuzluklar çıkartmadık, yerine daha iyisini koyup halkın hizmetine sunmak için yapılacak yatırımları durdurmadık.
Kamu mallarına zarar vermedik. Kamu ve özel mülke zarar verenlere, yakıp yıkanlara sahip çıkıp “bizde çapulcuyuz” demedik.
Verilen zararlara üzülüp “yakıp yıkanlara aşağılıklar” dedik.
Gelişmiş ve zengin ülkelerde bile bedava olmayan metroya bedava binmeye kalkmadık, görevliyi iki kişi olup yere devirirken yaralandık diye sosyal medyadan toplanıp “bedava ulaşım hakkımızdır”pankartları taşıyıp metro girişlerini parçalamadık.
15 yıl önce de aynı tüketim malları üzerinden hesaplan enflasyonu düşürüldüğünde bunu inkâr etmedik.
Para ticareti yapan bankaların kredi faizlerin % 12-15’lere düştüğünü, 10-20 yıl vade ile verilebildiğini inkâr etmedik ve bir zamanlar 2 yıl vade ile 2 kefille ve faizlerin % 200 olarak uygulandığını unutmadık.
1800’lerden devir alınan doların 1300’lere düşürüldüğünü inkâr etmedik. Uluslar arası oyunlarla şimdilerde döviz kurunun yükseltilmesi karşısında aymazlık yapmadık.
Yıllardır yolsuzluklar nedeni ile tamamlanamayan küçük ve orta ölçekli yatırımlar dönemini unutmadık.
Sonradan tamamlanmayan ve sadece boş temel atmalarla seçimler kazanıldığı ülkemizde, son 10 yıldır büyük ve dev ölçekli yatırımların süresinde tamamlandığını görmemezlikten gelmedik ve inkâr etmedik.
10 yıl öncesine göre düşen enflasyonu, biten İMF borcunu, tamamlanan yatırımları, artan istihdam oranını ve kalkınmayı inkâr etmedik.
10 yıl önce emekli olmadan alamayacağımızı sandığımız ev ve arabaları, şimdilerde yüksek tahsil yapabilmiş ve iş hayatına yeni atılmış çocuklarımızın bile maaşları ile taksitlerini ödeyerek alabildiklerini görüp de bu durumu inkâr etmedik.
Son 10 yılda binlerce kilometre yol, onlarca baraj, santral, hava meydanı yapıldığını ve arıza/bakım dışında elektrik kesintisi yapılmadığı duruma geldiğimizi inkâr etmedik.
Bizleri eskisi gibi dışlanmış duruma düşürmeyi amaçlayan, baskıcı ortam savunucusu zihniyet sahipleri, oy’larına ihtiyaç duydukları çoğunluğa aptal demeyi akıllılık sayan yandaşlarını inandırabilirler, onlara anlatabilirler ama bize “yatırım ödeneği 10 000 000 TL olan bir kuruluşta 100 000 000 000 TL yolsuzluk olduğuna ve yolsuzluğa rağmen yatırımın nasıl tamamlandığına” inandıramazlar. Aptal olduğumuz için bunu anlayamayız.
BAŞBAKAN Erdoğan tarafından getirildikleri mevkilerde, yetkilerini ona zarar vermek için kullanancemaat yöneticilerinin yaptıkları hainlikleri affetmeyeceğiz.
3 dönem sonra tekrar seçilemeyecekleri aşamaya gelince, batacak sandıkları gemiyi, delerek terk eden fareleri de unutmayacağız.
BAŞBAKAN Erdoğan iktidarı sırasında defalarca ağız değiştiren, aldıkları desteğe göre bir süre yandaş bir süre karşı olan çok değerli köşe yazarlarımızı da saygıyla anacağız.
BAŞBAKAN Erdoğan’a tutunarak önemli mevkilere gelmiş asalakların yaptıkları yolsuzluğun faturasını liderimize çıkartmayacağız.
Yolsuzlukların hesabını yapanlardan sorması için fırsat vereceğiz. Çevresini arındırması için fırsat vereceğiz. Ona tutunup bir yerlere gelme peşinde koşanlarla değil de ülkeyi bir yerlere getirmek isteyenlerle çalışması için fırsat vereceğiz.
Yıllardır biz koyunlara yapılanlar karşısında mala, mülke zarar vermiyoruz. Yakıp yıkmıyoruz. Gerçekten demokrasiye inandık. Seçimleri bekliyoruz. Geleceğimizi, azim ve karalılığımızla kurtaracağız.
Büyük ülke olma hedefimizden uzaklaştırmak için çaba sarf eden, çıkar birliği etmiş, iç ve dış güçlerin oyununu bozacağız.
Ve seçimler sonrası;
BAŞBAKAN Erdoğan’ı iktidardan düşürmek için aynı safta yer almış olan, zaten akraba olmuş halkların arasını kardeşlik maskesi ile bozan ve kendilerine en çok hakkı sağlamış liderimize kalleşlik yapanlarla, o hakların verilmesine karşı çıkanların aynı ağızdan konuşmalarını, birbirlerine zarar vermemek için özen göstermelerini gülerek torunlarımıza anlatacağız…
BAŞBAKAN Erdoğan’a oy verdik diye bize aptal, koyun deyip sonradan da oyumuzu isteyen akıllıların, karşı çıktıkları cemaatle aynı safta yer alıp aynı ağızdan konuşmalarını, birbirlerine zarar vermemek için özen göstermelerini de gülerek torunlarımıza anlatacağız.
BAŞBAKAN Erdoğan’a karşı olanların demokrasi anlayışlarını, adalet anlayışlarını, halk anlayışlarını da yaptıkları uygulamalarla birlikte ibret olsun diye torunlarımıza anlatacağız.
Mustafa Muharrem AKIN
Bir VATANDAŞ
Ne ben iş’ten atıldım. Ne eş’im iş’ten atıldı.
Ne çocuklarımız okul’dan atıldı..!
Ailemde bayanların da başı kapalı değil.
stargazete.com