İSTANBUL
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, KRT’de yayımlanan Haber Merkezi programında, Haber Müdürü Çağlar Cilara’nın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
FETÖ’nün siyasi ayağına ilişkin açıklamalarını nasıl delillendireceğinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, FETÖ’cü olduğu gerekçesiyle hapse atılan generallerin, paşaların, görevlerine son verilen valilerin, kaymakamların, emniyet müdürlerinin, rektörlerin atamalarının altında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasının olduğunu, devletin en stratejik yeri olan kozmik odayı bir terör örgütüne Erdoğan’ın teslim ettiğini savundu.
Kılıçdaroğlu, FETÖ ile mücadelenin samimi verildiğine inanmadığını ifade ederek, “En tipik örneği Parlamentodur. Yeri ve zamanı geldiğinde onu da açıklayacağım. Samimi bir mücadele verilebilmesi için yargının bağımsız ve hukukun üstünlüğünün olması lazım. FETÖ ile ilgili soruşturmaların bağımsız yargıda yapılması lazım.” dedi.
FETÖ ile ilgili soruşturmaların yapılmasını, ana kaynaklarına inilmesini, araştırılmasını istediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Kim bunlara siyaseten destek verdi, kim önünü açtı, kim kozmik odayı FETÖ terör örgütüne açtıysa bunun hesabının verilmesi lazım. Bunun hesabının sorulduğu bir ülkede samimi olarak mücadele edilmiş olur. Yoksa nasıl mücadele edilecek? Gideceksiniz baklavacıyı, sanayiciyi bulacaksınız. Valiyi görevden alacaksınız, üniversitedeki hocayı atacaksınız, ‘Efendim ben FETÖ ile mücadele ettim.’ O kişileri o makamlara taşıyan kimse, ana aktörlerle mücadele edeceksiniz. Ana aktör bunun hesabını verecek. FETÖ terör örgütünün bürokrasideki en büyük ayaklarından birisi bir savcıydı, yurt dışına kaçtı. O savcıya kendi makam aracını tahsis eden kimdi? Baklavacı mıydı, sanayici miydi, börekçi miydi, kuruyemişçi miydi, kimdi? Dönemin Başbakanı Erdoğan’dı.”
“Suçlu her zaman suçludur”
“Hiçbir zaman FETÖ terör örgütüyle mücadele etmeyin.” demediklerini, bir terör örgütünü asla ve asla korumadıklarını, onun arkasında durmadıklarını ileri süren Kılıçdaroğlu, FETÖ’nün terör örgütü olduğunu çok önceden gördüklerini kaydetti.
OHAL’in FETÖ ile mücadele için ilan edildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Peki Cumhuriyet, Sözcü, Birgün gazetelerinin yazarlarının FETÖ ile ne ilgisi var? Bütün dünya alem biliyor ki, bu gazeteler ve yazarları yayın hayatları boyunca FETÖ ile mücadele etmişlerdir. Ama siz FETÖ’yü bıraktınız, başkalarıyla mücadele ediyorsunuz. İktidara karşı olanlar, muhalefet edenlere karşı mücadele ediyorsunuz.” ifadelerini kullandı.
FETÖ ile mücadelede 17-25 Aralık’ın milat kabul edilmesinin doğru olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, “Suçlu her zaman suçludur. Çifte standart olmaz. Devletin güvenliğine karşı, geleceğine karşı, devleti ele geçirmek için kim çaba harcıyorsa, paralel devlet oluşturuyorsa bu her zaman suçtur. Şu anda bir paralel devlet vardır. Bir Binali Yıldırım hükümeti, iki saray hükümeti.” şeklinde konuştu.
Yargıya müdahale edildiğini savunan Kılıçdaroğlu, mağduriyetlerin sona ermesi için OHAL’in kaldırılması gerektiğini dile getirdi. Ordunun, Milli Eğitimin, yargının FETÖ’den temizlendiğinin açıklandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, FETÖ’nün siyasi ayağının ortaya çıkarılması için OHAL’e gerek olmadığını söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Başta Erdoğan olmak üzere FETÖ’ye bütün bu imkanları sağlayan, devletin içinde paralel bir devlet oluşması için her türlü atama iznini veren, toprak veren, taş veren, üniversite veren, okul veren, dershane veren, paşa veren, general veren, vali veren, kaymakam veren, emniyet müdürü veren, hakim veren, Yargıtay üyesi veren, bütün bunları sağlayan kişilerin oturup hesap vermesi lazım. Yargı önüne çıkmaları lazım. Efendim ‘Allah bizi affetsin.’ O zaman hapishanedekileri de çıkarın. ‘Bizi kandırdılar.’ Koskoca Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden zatı, FETÖ terör örgütü kandırıyor da öğretmeni de kandırır o zaman. Üstelik onun elinde MİT var, polis istihbaratı, askeri istihbarat, her türlü istihbarat var. Öğretmenin, sanayicinin, hakimin elinde hiçbir şey yok. Bütün devleti sen yönetiyorsun, istihbarat senin elinde, kozmik oda bile senin elinde. Onu bile götürdün terör örgütüne teslim ettin. Şimdi pirüpak tertemiz, ‘Efendim biz FETÖ terör örgütü ile mücadele ediyoruz.’ Mücadele etmiyorlar, muhaliflerle mücadele ediyorlar.”
Zeytin Dalı Harekatı
Fırat Kalkanı Operasyonu ve Zeytin Dalı Harekatı’nı desteklediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Biz kendi ülkemizin sınırlarında terör örgütlerinin konuşlanmasını kabul etmiyoruz. Kendi güvenliğini sağlamak uluslararası hukukun Türkiye’ye verdiği bir güvencedir. Türkiye uluslararası hukukun gereği olarak Afrin’e de girmiştir, Fırat Kalkanı’nı da yapmıştır. Üzerinde dikkatle durduğumuz nokta şudur; bir yapılan operasyonda hiç şehit verilmemesi bizim en büyük arzumuzdur.” ifadelerini kullandı.
Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) kahraman gibi sunulduğunu ifade ederek, bunu eleştiren Kılıçdaroğlu, “Hatta Kuvayımilliye olarak tanımladı. Bu kadar iğrenç bir tanımlama olmaz. Hiçbir Kuvayımilliyeci, vatanını savunmak için para almadı. Tam tersine 24 saatte bir tayın yiyerek kendi ülkesini savundu.” dedi.
Türkiye’nin önceki yıllardaki Suriye politikalarını eleştiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Silahları kim gönderdi? Türkiye gönderdi. Komşunuzda yangın çıkarsa bir kova suyla gidersiniz, yangını söndürmek için. Niçin? O yangın büyürse sizin eve de sıçrar. Bunlar ne yaptılar? Suriye’de yangın çıktı, bir kova suyla değil, bir bidon benzinle gittiler. Yüz binlerce insan hayatını kaybetti. 3,5 milyon Suriyeli buraya geldi. ‘Kahramanım’ diyor ya Erdoğan, ‘Afrin kahramanı’, ‘Komutanı’ falan diye dünyanın en korkak adamıdır. Niçin? Sen IŞİD terör örgütünden kaçtın. Süleyman Şah Türbesi’ni kendi topraklarından kaçırdın.”
DEAŞ militanlarının Türkiye’de tedavi edildiğini, iyileştikten sonra ellerine silah verilip gönderildiğini savunan Kılıçdaroğlu, “71 ilden IŞİD terör örgütüne katılım vardı. Bu devletin resmi rakamıdır. Afganistan’dan Pakistan’dan, İngiltere’den, Fransa’dan pek çok IŞİD militanı geldi, Türkiye’de havaalanlarında indiler, ellerini kollarını sallayarak gittiler Suriye’ye. Bütün dünya biliyor. Kim destek veriyordu bunlara? Bunlar yapıyordu. O şehitlerin tamamının kanları bunların boynundadır.” iddiasında bulundu.
“Hepimiz 2019’a hazırlanacağız”
AK Parti ile MHP ittifakının onların beklediği sonucu vermediğini savunan Kılıçdaroğlu, “Zaten yüzde 50-60’ı bulsalar hemen seçime giderler. Onlar da bu gerçeği gördükleri için Afrin’i kullanmak istediler, onu siyasete malzeme edip, ‘Acaba oradan bir kahramanlık, bir oy devşirme yapabilir miyiz?’ dediler, orada da bekledikleri olmadı çünkü Afrin olayı, kahraman ordumuzun gösterdiği bir başarıdır ve bütün siyasal partilerin üç aşağı beş yukarı desteklediği bir olaydır.” dedi.
AK Partili siyasilerin izlediği Suriye politikasının Türkiye açısından beka sorunu yarattığını öne süren Kılıçdaroğlu, “Bu beka sorununu gideren de kahraman ordumuzun kendisidir, yani siyasilerin hatasını ordu düzeltmeye çalışmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti’nin vergilerle seçim propagandası yaptığını savunarak, “Senin ne işin var kongrelerde? Sen Cumhurbaşkanı mısın, ilçe başkanı mısın partinin? Ben bunları söyleyince de ‘Vay efendim sen nasıl bunu söylersin?’ Ben bunu söylerim. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumak için ben bunları söylerim. Bu vatandaşın verdiği vergiyle sen kendi propagandanı yapamazsın. Bu milletin ahı vardır, günahı vardır. Bu kadar da olmaz.” diye konuştu.
Bir soru üzerine, AK Parti tabanından CHP’nin oy alabileceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Hepimiz, 2019’a hazırlanacağız, bu tabloyu değiştirmek elimizde.” dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Doğan Medya’nın satışına ilişkin ise, Rekabet Kurumu’nun bu satışı iptal etmesi gerektiğini, bir kişinin medyanın yüzde 50’sinden fazlasını kontrol altına aldığı ülkede, demokrasinin tehlikeye gireceğini savundu.
Muhabir: Sibel Kurtoğlu, Semra Orkan, Etem Geylan