İSTANBUL – ADEM KOÇ
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Emin Gökhan Kandemir,kanser tanı ve tedavisindeki gelişmelerin umut verdiğini belirterek, “Hem cerrahi yöntemlerde, hem de radyoterapi yöntemlerinde gelişmeler olduğu gibi günümüzde bu klasik yöntemlerden farklı olan hedefe yönelik tedavi ve immünoterapi gibi yeni tedavi yöntemleri de geliştirilmiştir.” dedi.
Kandemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kanserin tek bir hastalık olmayıp, 200’den fazla türü olan hastalıklar grubu olduğunu ifade etti.
Dünyada her yıl yaklaşık 15 milyon kişiye yeni kanser tanısı konulduğunu, Türkiye’de ise bu rakamın yaklaşık 175 bin olduğunu aktaran Kandemir, en sık görülen kanser türlerinin erkeklerde sırasıyla akciğer, prostat, kalın bağırsak, mide ve karaciğer, kadınlarda ise meme, kalın bağırsak, akciğer, rahim ağzı ve mide kanserleri olduğunu vurguladı.
– “Hedefe yönelik yeni tedavi yöntemleri geliştirilmiştir”
Cerrahi, radyoterapi ve kemoterapinin kanser tedavisinde kullanılan klasik tedavi yöntemleri olduğunu belirten Kandemir, “Organa ve patolojik tanıya göre yapılan bu tedaviler tek başına veya birlikte uygulanabilmektedir. Hem cerrahi yöntemlerde, hem de radyoterapi yöntemlerinde gelişmeler olduğu gibi günümüzde bu klasik yöntemlerden farklı olan hedefe yönelik tedavi ve immünoterapi gibi yeni tedavi yöntemleri de geliştirilmiştir.” diye konuştu.
Prof. Dr. Kandemir, “İmmünoterapi vücudun kendi bağışıklık sistemini (immün sistem) kullanan, günümüzde önem kazanmış yeni bir tedavi çeşididir.” diyerek, şu bilgileri verdi:
“Bağışıklık hücreleri vücudumuzda bulunan yabancı hücreleri, maddeleri fark eder ve onları yok etmek için saldırıya geçer. Böylece enfeksiyonlardan, bazı hastalıklardan korunuruz. Kanser hücreleri birtakım özellikleri ile bu bağışıklık sisteminden kendilerini koruyabilmektedir. Monoklonal antikorlar, immün kontrol noktası inhibitörleri ve kanser aşıları gibi kanser tedavisinde kullanılan çeşitli immünoterapi tipleri vardır. Günümüzde iki tip kanser aşısı kullanılmaktadır. Birincisi kanseri önleyen aşılardır. Bunlar özellikle rahim ağzı kanserine yol açan Human Papilloma Virus’a ve karaciğer kanserine yol açan Hepatit B virüsüne karşı geliştirilen aşılardır. İkincisi kanseri tedavi eden aşılardır. Örneğin hormon tedavisine dirençli ileri evre prostat kanserinde kullanılan aşı tedavi amaçlı kullanılmaktadır.”
“Hedefe yönelik tedavi, kanser hücrelerini normal hücrelerden farklı yapan yönleri hedefler”
Standart kemoterapi ilaçlarının vücutta hızlı büyüyen ve çoğalan hücreleri öldürerek etki ettiğini, normal hücreleri de öldürdüğü için önemli yan etkileri olduğunu dile getiren Kandemir, “Tümörün moleküler yapısı daha iyi anlaşıldıkça tümörün büyümesini, çoğalmasını ve yayılmasını sağlayan mekanizmalar da bilinir hale gelmiştir. Böylece kanser hücrelerinin normal hücrelerden farklı olan yönleri de giderek daha iyi bilinmektedir. Hedefe yönelik tedavi ise kanser hücrelerini normal hücrelerden farklı yapan yönlerini hedefler.” değerlendirmesinde bulundu.
Kandemir, kanser hücrelerinin normal hücrelerden farklılıklarının moleküler düzeyde saptandığını ifade ederek, “Hücresel düzeyde tümörün büyümesini uyaran sinyal iletim yollarındaki değişiklikler, genetik mutasyonların varlığı, yeni damar oluşumu (anjiogenez), programlı hücre ölümünün olmaması, kanser hücrelerinin vücudun bağışıklık hücrelerinden nasıl kaçabildiği daha iyi anlaşılmıştır. Bütün bu farklılıklar yeni tedavilerin gelişmesine yol açmıştır.” diye konuştu.
“Tümördeki genetik değişikliğe uygun ilaçların seçimleri yapılabilmektedir”
Prof. Dr. Kandemir, kanserde yeni tedavi yöntemlerinin Türkiye’de başarıyla uygulandığını belirterek, şöyle devam etti:
“Gerek dokudan alınan biopsiler, gerekse son yıllarda kullanılmaya başlanan ve kandan bakılan likit biopsilerle kişinin ve tümörün genetik özellikleri saptanabilmektedir. Böylece tümördeki genetik değişikliğe uygun ilaçların seçimleri yapılabilmektedir. Ayrıca hastalığın seyir hızı, tedavinin etkinliği ve tedaviye olan direnci önceden belirlenebilmektedir. Likit biopsi ile yani hastadan alınan çok az kan örneği ile tümördeki genetik değişikliklerin saptanabilmesi son yılların önemli gelişmelerinden biridir.
Ülkemizde de başarıyla uyguladığımız bu yeni tedavi yöntemleriyle kanserde ‘kişiye özel tedavi’ yapılmaktadır. Akıllı ilaçlar kullanılarak etkinliği yüksek, yan etkisi az bir tedaviyi hastaya sunabilmekteyiz. Bu yeni yöntemler başta akciğer kanseri, meme kanseri, kalın bağırsak kanseri, mide ve prostat kanseri gibi birçok kanserin tedavisinde giderek daha fazla kullanılmaktadır.”