TBMM
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı‘nda gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu‘na yönelik, “Şimdi duydum ki Hatay’a gidiyormuş. Hayırdır ya günaydın. Ne oldu?” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“O zaman yapman gereken bir şey var. Postalın eksikse sana postal da gönderelim. Olur ya parka filan eksikse onu da gönderelim. Şunu bir defa bilmen lazım; bu ülkede biz askerimizle doğduk, askerimizle yürüyoruz, Mehmetçiğimizle doğduk, Mehmetçiğimizle yürüyoruz. ‘Afrin’de ne işiniz var? Afrin’in merkezine kadar sakın girmeyin ha’ diyen kimdi? Siz değil miydiniz?
İşte biz, size rağmen Fırat Kalkanı Harekatı’nı yaptık. Biz, Bay Kemal’e rağmen Zeytin Dalı Operasyonu’nu yaptık. Bu sabah itibarıyla etkisiz hale getirilen terörist sayısı 4 bin 71. Herhalde gözyaşı dökmeyi de unutmazsın. Onlarla zaten kol kola gezdin, yürüdün şimdi bir de göz yaşı dökmeyi ihmal etme.”
“Bir tane Türk bayrağı var mıydı”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların dışında Kuzey Irak’ta etkisiz hale getirilen terörist sayısının 337, yurt içinde etkisiz hale getirilenlerin sayısının da 165 olduğunu açıkladı.
Bu mücadelenin sonuna kadar kararlılıkla devam edileceğine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Tek terörist bu ülkede evelallah kalmayıncaya kadar bu mücadelemizi devam ettireceğiz. Aksi takdirde şehitlerimize biz bunun hesabını veremeyiz. Biz, bu noktada özellikle şehitlerimizi, onların ailelerini yalnız koyamayız. Biz şehitlerimizle beraberiz çünkü biz bir şeye inandık; Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz, onlar diridirler siz anlamazsınız.
Ama şu anda Bay Kemal ve onunla beraber iş birliği yapan koalisyon ortakları; onların böyle bir derdi yok. Onlar bundan anlamazlar. Onların bu noktada hassasiyeti yok, onlar bundan anlamazlar çünkü onların derdi bu ülkeyi bölmekti, parçalamaktı. Bay Kemal, sen Hakkari’de mitingini yaptığın zaman bir tane Türk bayrağı var mıydı onu söyle. Orada o zaman işte bu malum partinin destekleriyle gittin, miting yaptın. Yapamazsın, sende o irade yok, sende o güç yok. Sende o güç olsaydı biz seni oradan tanırdık, bilirdik.”
“Yüzde 10’unu karşılayacak”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen salı, Türkiye açısından tarihi bir hadiseye şahitlik ettiklerine işaret ederek, “Türkiye’de bir ilk, bu ilki AK Parti iktidarı yapıyor. O da Mersin Akkuyu’da Türkiye’nin 60 yıllık rüyası olan ilk nükleer güç santralinin temelini, Rusya Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin ile canlı bağlantıyla attık.” diye konuştu.
Erdoğan, 4 etabı olan güç santralinin yatırım bedelinin, yaklaşık 22 milyar doları bulacağını ifade ederek, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin tüm reaktörleriyle devreye girdiğinde Türkiye’nin elektrik tüketiminin yüzde 10’unu tek başına karşılayacağını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk ünitesini 2023’de devreye almayı hedefledikleri bu santralle, Türkiye’nin dünyada az sayıdaki nükleer güç santrali sahibi ülkeler arasına gireceğini vurguladı. Erdoğan, bunu ikinci, üçüncü projelerin izleyeceğini dile getirerek, en son teknolojiyle inşa edilecek bu santralin, Türkiye ve millete hayırlı olmasını temenni etti.
Doğu Guta ve Duma’daki kimyasal silah saldırısı
Bu toplantıda diğer hususların yanı sıra yakın iş birliği içinde oldukları bölgesel meseleleri de ayrıntılı şekilde görüştüklerini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ticaret hacmimiz şu anda 22 milyar doları buldu. Hedefimiz 100 milyar dolar. Rusya ile önümüzde kullanılmayı bekleyen daha pek çok fırsat olduğunu biliyoruz. Akkuyu ve TürkAkım gibi enerji projeleriyle, S-400 gibi savunma sanayi projelerinin lokomotifliğinde bu fırsatları imkana çevireceğimize inanıyorum.
Çarşamba günü ise Rusya ve İran ile birlikte ilkini Soçi’de yaptığımız zirvenin ikincisini Ankara’da gerçekleştirdik. Rusya ve İran ile Suriye krizinin çözümünde bir dönüm noktası olan bu zirveleri ve aramızdaki yakın iş birliğini devam ettirmekte kararlıyız. Bununla kalmıyoruz, üçüncüsü inşallah Tahran’da olacak. Bu vesileyle burada bir gerçeği söylemem lazım; Doğu Guta ve Duma, bu katliamı yapanları lanetliyorum. Kimden gelirse gelsin, bu katliamı yapanlar bunun hesabını, bunun bedelini kesinlikle ağır ödeyeceklerdir. Bununla ilgili görüşmelerimizi, çalışmalarımızı da sürdürüyoruz. Dün Sayın Putin ile bir telefon görüşmem oldu. Görüşmeler bugün, yarın yine aynı şekilde devam edecek.”
FETÖ ile mücadele
Cumhurbaşkanı Erdoğan, göreve geldikten sonra ilk ziyaretlerinden birini Türkiye’ye yapan Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sooronbay Ceenbekov’u dün ağırladıklarını hatırlattı.
Ceenbekov ile başta FETÖ ile mücadele olmak üzere iki ülkenin güvenliği, huzuru ve ilişkilerinin geleceği açısından kritik meseleleri ele aldıklarını belirten Erdoğan, “İnşallah Kırgız makamlarıyla el ele verip FETÖ’yü bu ülkede de tasfiye edeceğiz. En son Gabon 3 tane önemli FETÖ’cüyü ülkemize teslim etti. Nereye kaçarlarsa kaçsınlar, onlar kaçacak biz kovalayacağız. Kosova’dan 6’sını aldık. Şimdi Gabon’dan 3’ünü aldık. Milli İstihbarat Teşkilatımız kovalıyor. Şimdi bakalım yenisi nereden çıkacak?” diye konuştu.
“Kale almayayım diyorum ama…”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Suriyeli sığınmacılara yönelik ifadelerini eleştiren Erdoğan, şunları söyledi:
“Her defasında, ‘şu ana muhalefetin başındaki zatı kale almayayım, zırvalarına cevap vermeyeyim’ diyorum ama milletimize olan sorumluluklarımız en azından bazı konularda bizi harekete geçmeye mecbur bırakıyor. Bu zat, geçtiğimiz günlerde Roman vatandaşlarımızla bir araya gelmiş, iyi de etmiş. İhtiyacı var, çok önemli. Grup kürsüsünde ‘kendin çal kendin oyna’ misali zırvalayacağına hiç değilse gerçek hayatın içine girmiş. Tabii niyet bozuk olunca, her nasılsa bu zat en makul işi bile skandal hale getirmeyi başarıyor. Geçmişte Suriyeli kardeşlerimiz için sıkça kullandığı nefret dilini bu defa güya Roman kardeşlerimizi tahrik etmek üzere yeniden devreye almış. Bu zat, 2014 yılında Suriyeliler için ‘çocuklar dilenci, kadınların ne olduğunu bir araştırın’ demişti. ‘Vatana ihanet etmek 1,5 milyon Suriyeliyi Türkiye’ye sokmak demektir’ sözlerini edebilmişti. Aynı zat 2015 yılında, ‘Suriyelileri kendi ülkelerine geri göndereceğiz’ demişti. 2016 yılında bu defa Suriyelilerin yeraltı dünyasının önemli aktörleri olacağı, düzenimizi bozacağı kehanetinde bulunmuştu. Hatta hızını alamayıp demokrasi bakımından Suriye ile Türkiye’yi karşılaştırmıştı. Bu yıl ise Suriyeli sayısına ve bunlar için harcanan paraya kafayı taktı. Suriyeli sayısının ne kadar olduğunun bilinmediğini iddia ediyor. Halbuki ilgili kurumlara sorsa günü gününe tam sayısını alabilir.”
Kılıçdaroğlu’nun, Suriyelilerin kendi vatanları için savaşmadığını iddia ettiğini anımsatan Erdoğan, Cerablus’ta, Dabık’ta, El Bab’da, Afrin’de Türk Silahlı Kuvvetleriyle omuz omuza mücadele eden ve şehit edilen binin üzerindeki ÖSO mensubunu yok saydığını söyledi.
“CHP ve başındaki zatın devri inşallah yakında kapanacaktır”
Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Suriyeliler için harcanan paranın ne anlama geldiğini bilmeden, çiftçiden hastanelerde tedavi gören vatandaşlara kadar akla hayale gelmeyecek kesimleri üzerlerine salmaya çalışmasının garabet olduğu belirtti.
Erdoğan, hiçbir geliri olmayan Suriyelilere, uluslararası kaynaktan ayda 200-250 lira verilmesine dahi tahammül edemeyen Kılıçdaroğlu’nun, şimdi de Roman vatandaşlarla Suriyelileri kıyaslayarak tamamı yalan iddialarla karakterini bir kez daha ortaya koyduğunu dile getirdi.
İnananların kardeş olduğunu, kavim kabile ayrımı bulunmadığını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Vatandaşımız sıfatıyla tüm haklar ve özgürlüklerden istifade eden Roman kardeşlerimiz ile hayatlarını kurtarmak için ülkemize sığınan Suriyeli mazlumları karşı karşıya getirmekten medet uman bir siyasetin, bu ülkede yeri olmadığını bu zata milletimizle birlikte göstereceğiz. Ve Türk milletinin o nevi şahsını oluşturan, olgunlaştıran o çeşitlilik bize mahsustur. Lafa gelince sosyal demokrat olduğunu söyleyen fakat ayak tırnağından saç teline kadar her tarafından buram buram faşizm akan bu partinin ve başındaki zatın devri inşallah yakında kapanacaktır, hiç endişe etmeyin. Dünyada ırkçı siyasetin yükselişe geçip de huzurun ve refahın arttığı bir ülke örneği yoktur.”
Teröristlerin Avrupa’daki varlığı
Erdoğan, Almanya’da polisin Türk vatandaşı Yusuf Ünsal’a yönelik kötü muamele olayını anımsatarak, konuyla ilgili başkonsolosun sürecin içinde olduğunu ve takibini yaptığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizi üzen şey şudur; Alman makamları, polisleri terör örgütüne bu kadar yumuşak davranırken, o terör örgütünün karşısındaki bir samimi Türk vatandaşına bu zulmü niye yapar? Onlar terör örgütü yandaşları olarak gösterilerini rahatça yapabiliyor ama öbür tarafta ona karşı çıkan bir Türk vatandaşı rahatça engellenebiliyor.” ifadesini kullandı.
“Al birini vur öbürüne, hiç birbirlerinden farkı yok bunların” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Terör örgütü yandaşları taşıdıkları pankartlarla, attıkları sloganlarla, kullandıkları jargonla PKK yanlısı veya FETÖ’cü olduklarını açıkça söylüyorlar. Herkesin gözü önünde yaşanan bu tür hadiselere itiraz ettiğimizde de güya sivil toplum kuruluşu olan saçma sapan derneklerin, vakıfların ismini verip, olayı meşrulaştırmaya çalıştırıyorlar. Demokrasinin ve özgürlüklerin kalesi olduğu’ iddiasıyla yola çıkan Avrupa’nın, terör örgütlerinin oyuncağı haline dönüştüğünü görmenin üzüntüsü ve öfkesi içerisindeyiz. Bizim dağda aradığımız terör örgütü mensuplarının, Avrupa ülkelerinin caddelerinde karşımıza çıkmasından artık bıktık, usandık.”
Avrupa’da yaşayan Türk vatandaşlarına da seslenen Erdoğan, “Bulunduğunuz ülkelerde gurbette değil, birinci sınıf insan haklarına sahip olarak yaşayacağınız yeni vatanınızdasınız. Ana vatanınız bakidir. Siz yeni vatanınıza sıkı sahip çıkın. Bunun için yaşadığınız ülkelerin vatandaşlık hakkından mutlaka faydalanın. Eğitimden iş kurmaya kadar tüm imkanlarını sonuna kadar değerlendirin. Ana dilinizden, inancınızdan, kendi içinizdeki dayanışmanızdan asla taviz vermeyin. Ama yaşadığınız ülkenin dilini ve sosyal ortamı da mutlaka en iyi şekilde öğrenin.” ifadesini kullandı.
“Afrin’i kime geri vereceğimizi çok iyi biliyoruz”
Erdoğan, grup toplantısı sonrasında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, Grup Toplantısındaki konuşması sırasında Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ı yanına çağırmasıyla ilgili sorusuna, “Özel. Özele girmeyin, genelde kalın.” yanıtını verdi.
Erdoğan, “Bugün, ‘görüşmelerimiz devam edecek’ dediniz. Putin ile de görüştünüz, Trump ile görüşecek misiniz?” sorusu üzerine, “Ararsa görüşmemek için hiçbir sebep yok. Gelişmelere göre gerekirse ben de ararım.” ifadesini kullandı.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Afrin konusundaki, “Suriye rejimine verilmesini bekliyoruz.” açıklamalarına ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle dedi:
“Bu çok yanlış bir yaklaşım. Biz Afrin’i kime geri vereceğimizi çok iyi biliyoruz. Öncelikle Suriye’de şu anda başka ülkelerin el altında, kontrol altında tuttuğu yerlerin Suriye’ye teslimi konuşulsun. ‘Oraları rejim verdi’ ifadesi bizi ikna etmez. Biz, yeri geldiği zaman Afrin’i, Afrinlilerin kendisine bizzat teslim ederiz. Ama bunun zamanı bize aittir; onu da biz belirleriz, Sayın Lavrov değil.”
ABD Başkanı Trump ile görüşme
Doğu Guta’da yaşananlar üzerine ABD Başkanı Donald Trump’ın, “Ben de bir karar alacağım.” sözlerinin hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Biz de izliyoruz şu anda, bakalım.” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Doğu Guta’da yaşananlara ilişkin ABD Başkanı Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefon görüşmesinin olup olmayacağı sorusuna, “Biz sürekli zaten Sayın Putin ile bu tür görüşmelerimizi yapıyoruz. Sayın Trump ile aynı şekilde yapıyoruz. Yine yaparız.” yanıtını verdi.
Muhabir: İlkay Güder-Meltem Öztürk-İsmail Çimen-Yıldız Aktaş-Hatice Özdemir Tosun