Türkiye’nin Ottawa Büyükelçisi Kerim Uras, CBC’de yayımlanan Power&Politics programına konuk olarak, Ermenistan‘ın Azerbaycan‘a saldırısı sonrasında yaşanan gelişmeler ve Kanada-Türkiye ilişkilerinde son günlerde gündemi meşgul eden konulara ilişkin soruları cevapladı.
Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal altında tutuyor olması ve 1 milyondan fazla Azerbaycanlının kendi ülkelerinde göçmen olarak yaşamak zorunda kaldıklarının, yaşanan gelişmelerin temelini oluşturduğuna dikkati çeken Uras, Yukarı Karabağ sorununun Ermenistan’ın uzlaşmaz tutumu sebebiyle 30 yıldır çözümsüz kalmasının Azerbaycan’ı harekete geçmeye mecbur bıraktığını ifade etti.
Büyükelçi Uras, Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırarak hatalı bir adım attığını ve Azerbaycan tarafının esasen uluslararası toplum tarafından tanınan toprak bütünlüğünü yeniden tesis etmek için mücadele sergilediğini vurguladı. Uras, Ermenistan’ın işgal altında tuttuğu topraklardan çekilmesi gerektiğinin BM Güvenlik Konseyi kararlarıyla da kayda geçirilmiş olduğunu anlattı.
Türkiye’nin haklı mücadelesinde kardeş Azerbaycan’ın yanında yer aldığına işaret eden Büyükelçi Uras, Kanada’nın ülkemize askeri malzeme ihracını askıya alması kararının NATO müttefikliği ruhuyla bağdaşmadığını ve belirsizliklere karşı aceleyle atılmış bir adım olduğunu belirtti. Alınan kararın Yukarı Karabağ konusunda saldırgan tarafı ödüllendirmek anlamına geldiğini vurgulayan Büyükelçi Uras, Kanada’nın adımını meşru kılacak somut kanıt bulunmadığını ifade etti.
Suriyeli savaşçıların Azerbaycan’da savaştığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirten Büyükelçi Uras, esasen Ermenistan’ın terör örgütü PKK/PYD mensuplarını çatışmalarda kullandığını aktardı.
Kerim Uras, Türkiye’nin insan haklarını ihlal ettiği ve sivillere zarar verdiği suçlamalarını reddettiğinin altını çizerek, Türkiye’nin tam aksine bölgede sivilleri koruduğunu, 4 milyona yakın Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yaptığını ve 50 milyar Kanada Doları harcadığını, bu şekilde özverili bir tavır sergilerken insan hakları ihlali ve sivillere zarar verme iddialarıyla karşı karşıya kalmasının kabul edilemez olduğunu kaydetti.