Fransa‘da Ulusal Mecliste kabul edilen tartışmalı “genel güvenlik” yasa tasarısı, Avrupa Birliği taahhütlerine aykırılık oluşturacağı, özel hayatın gizliliğini, basın özgürlüğünü ihlal edeceği, polis şiddetini artıracağı ve yönetimi otoriterliğe sürükleyeceği gerekçesiyle eleştiriliyor.
Fransa yönetimi, Avrupa Birliği otoriteleri, uluslararası kuruluşlar, medya temsilcileri, gazeteciler dahil toplumun birçok kesimince “polisi şiddetini örtme ve basını susturma” olarak değerlendirilen genel güvenlik yasa tasarısını yürürlüğe koymaya hazırlanıyor.
Özellikle güvenlik güçlerinin görüntülerinin sosyal mecralarda paylaşılmasını yasaklayan maddesiyle öne çıkan tasarı aynı zamanda belediyeye güvenlik güçlerinin yetkilerini artırması, polis ve jandarmaya görev sırasında özel izleme cihazlarını kullanma yetkisi veriyor.
Tasarı nasıl gündeme geldi
Başlangıçta Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un kurucusu olduğu iktidar partisi Cumhuriyet Yürüyüşü (LREM) milletvekilleri tarafından bir rapor olarak hazırlansa da daha sonra LREM milletvekilleri Alice Thourot et Jean-Michel Fauvergue raporu tasarı şekline getirerek 11 Eylül 2018’de hükümete teslim etti.
Tasarıyı içeriğine ilişkin tepkilere rağmen Cumhurbaşkanı Macron’un, çetelerle mücadele gerekçesiyle geniş yetkiler isteyen polis sendikalarını karşısına almaktan çekindiği ve geri çekmediği belirtiliyor.
Ocak 2020’de tamamlanması öngörülen tasarı, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) yol açtığı sağlık krizi nedeniyle parlamentoya ancak bu ay sunulabildi.
Mecliste daha kabul edilmeden tasarı karşıtı gösterilerde polisin gazetecilere ve göstericilere yönelik şiddeti kameralara yansıyınca, tasarı yeniden ülke gündemine oturdu.
Tasarının geri çekilmesi yönündeki tepkilere rağmen, İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, güvenlik güçlerinin tehlikede olduğunu, tasarının polis ve jandarmayı hedef olmaktan koruduğunu savundu.
Tasarının geneli nelerden bahsediyor
Güvenlik yasa tasarısının ilk kısmı genel olarak belediye düzeyinde güvenlik güçlerinin organizasyonuna dair maddeler içeriyor.
İlk madde ve sonrasındaki 5 maddede, en az 20 güvenlik görevlisi çalıştıran belediyelerde polislerin yetki alanının genişletilmesine ve daha fazla müdahale imkanı verilmesine dair detaylar yer alıyor.
Bu kısımda, Paris’te gösteri ve protestolara anında müdahale edebilecek özel bir belediye güvenlik gücü oluşturulmasını öngören 4. madde dikkati çekiyor.
Yasa tasarısının 7. madde ile başlayıp 19. madde ile biten kısmı ise özel güvenlik sektörü kapsamında buna ilişkin birimlerin yapılandırılması ve güçlendirilmesine dair bölümlerden oluşuyor.
Tasarının en tartışmalı kısmında da 20-27 arası maddeler yer alıyor.
Bunlardan 20. ila 22. maddeler güvenlik güçlerine güvenlik kamerası görüntülerine daha kolay erişim ve toplumsal olaylarda ya da operasyonlarda kişisel ve drone kameralar kullanmasına izin vererek, buna dair yasal çerçeveyi oluşturuyor.
Güvenlik güçlerine karşı suç işleyen kişilerin ceza indiriminden yararlanmasına sınırlama getiren 23. madde ile başlayan kısım, 24. maddedeki toplumsal olaylara müdahale sırasında polis ve jandarma gibi güvenlik güçlerinin görüntülerinin kaydedilerek paylaşılmasını yasaklıyor, uymayanlara 45 bin avro para ile 1 yıla kadar hapis cezası öngörmesiyle dikkati çekiyor.
Tasarı metnindeki 25. madde ise güvenlik güçlerinin silahlarını kamusal alanda taşımasına dair kısıtlamaların kaldırılmasını getirirken, 26. madde jandarmanın silah kullanma koşullarını düzenliyor.
Toplamda 32 maddeden oluşan tasarının, 28 ve 29. maddelerinde ulaşım ve yol trafiğinin güvenliğine dair detaylar yer alırken bazı maddeleri ise ceza kanunu ve ilgili kanunlarda gerekli düzenlenmelerin yapılmasına ilişkin teferruatları içeriyor.
Ulusal Mecliste 24 Kasım’da oy çoğunluğuyla kabul edilen yasa gelecek günlerde senatoya sunulacak. Senatodan geçmesi durumunda tasarı son bir kez daha parlamentonun onayına sunulacak.
Tasarının tartışmalı ve tepkilere yol açan maddelerinin senatoda değiştirilmesi ve yeniden düzenlenmesi ihtimali bulunuyor.
Tepki gören maddeler
Yasa tasarısındaki özellikle 24. madde, bir polis memurunun veya bir jandarmanın “yüzünün görüntüsünü veya diğer kimlik unsurlarını” paylaşanların 1 yıl hapis ve 45 bin avro para cezasına çarptırılmasını içeriyor.
Günlerdir ülke genelinde tartışmalara ve protestolara neden olan bu madde, polis sendikaları tarafından desteklenirken, gazeteci ve vatandaşların tepkisini çekti.
Bu maddenin, basın mensuplarının hareket alanını kısıtlayacağı, onlara yönelik polis şiddetini artıracağı ya da gösterilerde polisin şiddet uygulamasına ve bunun örtbas edilmesine imkan sağlayacağı ifade ediliyor.
Diğer yandan, polislerin vatandaşları görüntüleme olanaklarını da çoğaltan yasa tasarısının 20. ila 22. maddeleri, polis memurlarının herhangi bir olayda drone ile çekim yapabilmesine ve üzerlerinde taşıdıkları kameranın görüntülerini merkezleriyle canlı olarak paylaşabilmesine olanak sağlıyor.
Tasarıyı hazırlayanların, “drone kamera kullanımı zaten vardı, yasal çerçevesi oluşturuldu” şeklindeki savunması, artık polisin bu eylem için her an yetkili olacağı, hesap vermeyeceği anlamına geliyor.
Tasarı birçok kesim tarafından eleştiriliyor
Fransa’da polis operasyonlarını ve gösterileri takip eden gazeteciler başta olmak üzere medya mensupları ve aktivistler, yasanın kabul edilmesi durumunda sansüre ve polisin uyguladığı şiddetin örtbas edilmesine neden olabileceğinden endişe ediyor.
Basın mensupları ve gazeteci sendikaları, bu yasa ile basın mensuplarının hareket alanının daraltılmak istendiği eleştirisinde bulunarak polislerin, delil aramak için daha kolay bir şekilde basın bürolarında, gazetecilerin evlerinde aramalar yapabileceğini ileri sürüyor.
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütüne göre, yasa tasarısının 24. maddesindeki “Polis veya jandarmaya fiziki veya psikolojik zarar verme amacı ya da niyeti taşıyan video veya fotoğrafları yayımlayanlara 1 yıl hapis ve 45 bin avro para cezası öngörülüyor” kısmındaki “zarar verme amacı ya da niyeti taşıyan” ifadesinin yoruma açık ve belirlenmesi zor bir durum.
Fransa’nın bağımsız ombudsmanı Claire Hedon da tasarının bilgi özgürlüğü ve mahremiyet konusunda “önemli riskler” oluşturabileceğine dikkati çekti.
Anayasal hakları riske atması ve özel hayatın gizliliğine aykırılığı
İnsan hakları savunucuları, tasarının 20. maddesinin, kişisel nitelikte olabilecek kamera görüntülerine güvenlik güçlerinin daha rahat erişmesine imkanı sağladığını, bunun Avrupa Birliği taahhütlerine, 1789 İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirgesince güvence altına alınan özel hayata saygı ilkesine ilişkin 2. ve 8. maddelerinin ihmaline yol açacağı uyarısında bulunuyor.
Tasarının güvenlik güçlerine gösteriler ile operasyonlarda drone kullanma yetkisi tanıyan 22. maddesinin, Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, Avrupa İnsan Haklarının Korunması Sözleşmesi ve Anayasa ile güvence altına alınan “gösteri özgürlüğüne” aykırılık oluşturduğu değerlendiriliyor.
Fransa’da sarı yeleklilerin gösterilerinde ve emeklilik reformuna karşı yapılan eylemlerde, polisin protestoculara karşı kullandığı şiddetin görüntülenerek sosyal medyada paylaşılmasının ardından polisler hakkında soruşturmalar açılmıştı.