Güney Kafkasya’da 30 yıllık uzun bir aranın ardından 27 Eylül’de Ermenistan’ın Azerbaycan’ın Tovuz şehrine yönelik saldırılarıyla başlayan çatışmalarda sona gelindi. 44 gün süren çatışmaların ardından taraflar arasında ateşkes anlaşmasının imzalanmasıyla kriz sona ermiş olsa da Ermenistan’da sular bir türlü dinmiyor.
Paşinyan’ın gerek göreve gelme biçimi gerekse de görevde olduğu sırada yaşanan Karabağ krizi, pandemi, ekonomik sorunlar bir araya geldiğinde durumun Ermenistan için içinden çıkılmaz bir hal aldığını söylemek mümkün.
Paşinyan yönetiminin bu süreçte başta Rusya olmak üzere beklediği desteği alamaması Ermenistan’ı ve hükümeti hem içeride hem de dışarıda zor durumda bıraktı. Ermenistan’a bu süreçte desteğin sadece Fransa’dan gelmesi ülkede dengelerin giderek Paşinyan’ın aleyhine değişmesine neden oldu. Bu anlamda Paşinyan’ın Rusya tarafından pek de sıcak bakılmayan bir profil çiziyor olmasının da etkisiyle Ermenistan’da yakın dönemde bir değişim ve dönüşümün yaşanılmasının kaçınılmaz olduğunu söylemek mümkün.
Bu değişimin sinyalleri daha çatışmaların devam ettiği günlerde kendini göstermişti. Hükümette çok sayıda resmi görevlinin arka arkaya istifa etmesi ve bazılarının ise Paşinyan tarafından görevden alınması hükümete karşı toplumda güveni sarstı ve Paşinyan yönetimine karşı sert eleştirilerin gündeme gelmesine neden oldu. Paşinyan yaptığı açıklamalarda sık sık eleştirileri ve sorumluluğu kabul ettiğini beyan etse de bunun sahaya yansımaları beklenen düzeyde olmadı ve toplumdaki tansiyon bir türlü düşürülemedi.
Paşinyan Karabağ krizinde daha ilk günlerden itibaren Ermenistan’ın kaybeden taraf olmasına ve ciddi kayıplar verilmesine rağmen bu krizi sürdürdü, basına adeta bir sansür uyguladı ve geri adım atmadı. Rusya’nın arabuluculuğu ile Moskova’da ateşkesin imzalanması ise Ermenistan’da tam bir hezimet olarak kabul edildi ve başta Erivan olmak üzere birçok noktada gösteriler düzenlendi ve şiddet olayları yaşandı. İstifa için verdikleri süre zarfında Paşinyan’ın geri adım atmaması karşısında muhalefet parlamentoyu toplayarak hükümeti feshetmeye çalıştı ancak çoğunluğun sağlanamaması nedeniyle bu girişim başarısızlıkla sonuçlandı. Muhalefet partisinden Gegham Manukyan ise Paşinyan’ın istifa etmesi için açlık grevi başlattı.
Rusya öncülüğünde varılan Dağlık Karabağ mutabakatıyla birlikte Ermenistan’da Paşinyan yönetimine karşı ciddi eleştiriler gündeme geldi ve Ermenistan’da binlerce kişi anlaşmayı protesto ederek sokaklara döküldü. Muhalefetin yanı sıra farklı kesimlerden de çok sayıda protestocunun yer aldığı gösteriler sırasında parlamentoya yönelik saldırılar da gerçekleştirildi ve çok sayıda kişi yaralandı. Bu saldırılar sırasında bazı kamu binaları da ciddi zarar gördü. Parlamentoyu basan bazı göstericiler Ermenistan Parlamentosu Başkanı Ararat Mirzoyan’ı darbettiler. Ateşkesin ardından yaşanan bu gelişmeler üzerine halkla bir araya gelmemeye büyük özen gösteren Paşinyan, basın açıklamalarını ve diğer konularla ilgili gelişmeleri sosyal medya hesabı üzerinden duyurmaya başladı.
Ermenistan’da istifalar ve kaos sürüyor
Ermenistan’ın yenilgisinin akabinde Erivan’da son günlerde sıklıkla Paşinyan’ın istifası konuşuluyor. Yurtdışında da gündeme gelmeye başlayan istifa çağrıları konusunda Paşinyan sessizliğini bozmuş ve yaşanan kriz ve yenilginin ardından “Durumun en büyük sorumlusu olduğumu anlıyorum. Bu nedenle mahkemeye çıkmam gerekiyorsa çıkabilirim” ifadelerini kullanmış olsa da istifaya henüz yanaşmış değil. Ermenistan’da Paşinyan için çemberin giderek daraldığını söylemek mümkün. Son olarak Ermenistan Başbakan Yardımcısı Tigran Avinyan’ın Özel Kalem Müdürü Varak Siseryan’ın istifası Erivan’da tansiyonu iyice arttırdı. Paşinyan’ın Ermenistan’da hakimlere yönelik kullandığı “dört duvar arasında sızlananlar” ifadesi ise birçok kesim tarafından bir iç savaş çağrısı olarak yorumlandı. Hükümetten bir diğer istifa haberi ise Ermenistan Dışişleri Bakanı Zohrab Mnatsakanyan’dan geldi. Ayrıca Ermenistan Savunma Bakanlığı Sözcüsü Artsrun Hovhannisyan ve General Movses Hakopyan da istifa ettiklerini açıklamalarının ardından Savunma Bakanı Davit Tonoyan ve Eğitim Bakanı Arayik Harutyunyan da istifa ettiler.
Ermenistan’da başta Vanetsyan olmak üzere aralarında siyasi parti liderlerinin de olduğu çok sayıda kişinin tutuklanmasını Paşinyan’ın muhalefeti sindirmeye yönelik bir hamlesi olarak da değerlendirmek mümkün.
İstifa konusu Rusya’da da gündeme geldi ve Rusya tarafından yöneltilen istifa çağrılarına Paşinyan’ın verdiği yanıt sert oldu. Paşinyan kendisine Karabağ’daki yenilgisi nedeniyle yöneltilen istifa çağrılarına “kolaysa Türklerle gelin siz savaşın” diyerek Ermenistan’ın sadece Azerbaycan’la değil Türkiye ile de savaştığı algısını sürdürmeye devam etti. Bu algı, çatışmaların devam ettiği süre zarfında özellikle Ermeni diasporası tarafından da yoğun bir şekilde oluşturulmaya çalışıldı. Bu noktada Ermenistan üzerinde gerek ekonomik gerekse siyasi bir baskı aracına sahip olan Ermeni diasporası yeni süreçte de Ermenistan yönetiminin şekillenmesinde önemli bir rol alacaktır. Nitekim Ermenistan için dünya çapında çok sayıda yardım toplama kampanyalarının diaspora tarafından başlatılmış olması, yurtdışında gerek Ermeni meselesi gerekse Dağlık Karabağ sorunu konusunda Türkiye ve Azerbaycan karşıtı çok sayıda kampanyanın organize edilmesi bunun önemli göstergelerinden.
Ermeni diasporasının Karabağ sorunu konusunda bir diğer çalışması ise Batılı ülkelerdeki diaspora yapılanmaları aracılığıyla Ermenistan’a yönelik destek arayışları oldu. Diaspora Ermenileri çatışmalar süresince yurtdışındaki Türkiye ve Azerbaycan temsilciliklerine yönelik gösteriler, Türk vatandaşlarına ait restoranlara yönelik saldırılar ve genel olarak Türkiye ve Azerbaycan karşıtı gösterilerde önemli rol oynadılar. Diaspora Ermenileri ayrıca sosyal medyada da Türkiye ve Azerbaycan karşıtlığını organize ederek bu konuda da negatif bir algı oluşturmaya çalıştılar.
Rusya önderliğinde imzalanan mutabakatla birlikte taraflar arasında bir ateşkese varılmış olsa da Ermenistan tarafında kaos devam ediyor. Paşinyan mutabakatı imzalamaya mecbur olduğunu, daha fazla kaybın yaşanmaması için böyle bir adımı attığını kaydetmiş olsa da Ermenistan’da son günlerde muhalefet ve halkın Paşinyan’a karşı tepkileri artarak devam ediyor.
Erivan’daki gösteri ve protestolar karşısında daha fazla tutunamayacağının farkına varan Paşinyan üst üste aldığı yenilgilerin ardından yeni bir yol haritası belirlemeye çalışıyor. Bu protestolarda muhalefet istifa çağrısı yaparken, Ermenistan’ın eski Cumhurbaşkanı Sarkisyan ise erken seçim konusunu gündeme getirdi.
Paşinyan’ın istifasını gündeme getiren bir diğer önemli konu da çatışmalar sırasında ve sonrasında çocuklarından haber alamayan ailelerin protestoları oldu. Ermenistan tarafı Karabağ’daki çatışmalarda yaklaşık olarak 2 bin 500 Ermeni askerinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Bunun yanı sıra birçok askerin akıbetinin halen bilinmediği ve bunların bir kısmının hayatta olup olmadığı konusunda dahi yeterli bilginin olmaması ailelerin tepkilerine neden oldu. Savaşta hayatını kaybeden ve akıbeti belli olmayan askerlerin yakınları başkent Erivan’da bir araya gelerek durumu protesto ettiler. Protestoların ardından Ermenistan Savunma ve Dışişleri Bakanlığı tarafından bu konunun ele alınacağı bir toplantı gerçekleştirilmesi beklenirken, Paşinyan ise bu konudaki protestoların önüne geçebilmek için birtakım adımlar atmaya başladı. Buna göre Ermenistan’da tüm askerlerin akıbetinin netleşmesinin ardından hayatını kaybedenlerin yakınlarına 600 dolarlık bir yardım yapılacağı ve Ermenistan’da bir günlük yas ilan edileceği de kaydedildi.
Ermenistan’da gerginlik sürüyor
Ermenistan eski Cumhurbaşkanı Sarkisyan da konuyla ilgili yaptığı açıklamada Ermenistan’da tüm kesimlerin Paşinyan’ın istifasından yana olduğunu dile getirdi. Azerbaycan yenilgisinin ardından halk Paşinyan’a karşı son derece öfkeliyken böyle bir durumda Paşinyan’ın görevini bırakması halinde yerine geçecek muhtemel başbakan adaylarının kimler olabileceğine dair de bazı kulisler yapılmaya başladı. Muhtemel adaylardan adı en sık geçen isimler arasında Ermenistan’ın eski Ulusal Güvenlik Servisi Başkanı Artur Vanetsyann ilk sırada yer alıyor. Geçtiğimiz günlerde Vanetsyan’ın Paşinyan’a suikast iddiaları nedeniyle tutuklanması bu ihtimalleri güçlendiriyor. Paşinyan’ın ateşkes anlaşmasını imzalaması ülkede büyük bir kesim tarafından “vatan haini” olarak nitelendirilmesine de neden oldu. Başta siyasi parti liderleri olmak üzere aralarında eski liderlerin de yer aldığı çok sayda protestocu Paşinyan’ın istifasını her geçen gün daha sık gündeme getirmeye başladılar.
Ermenistan’da başta Vanetsyan olmak üzere aralarında siyasi parti liderlerinin de olduğu çok sayıda kişinin tutuklanmasını Paşinyan’ın muhalefeti sindirmeye yönelik bir hamlesi olarak da değerlendirmek mümkün. Tutuklananlar arasında Müreffeh Ermenistan Partisi Lideri Gagik Tsarukyan ve Ermeni Devrimci Federasyonu Partisinden de çok sayıda kişinin olması Paşinyan’ın bir tür ön alma girişimi olarak değerlendirilebilir. Tutuklamaların büyük bir kısmının protestolar ve hükümeti devirmeye yönelik faaliyetler nedeniyle gerçekleştiğinin ifade edilmesi de durumun vahametini ortaya koyuyor.
Paşinyan’ın baskılara daha fazla dayanamayarak istifa etmesi halinde Ermenistan’da yerine kimin başbakanlık koltuğuna oturacağı soruları da gündemde yerini almaya başladı. Paşinyan bu süreci durdurmak için başta Ermenistan’daki silahlı kuvvetler olmak üzere birçok alanda yeni reformların yapılacağını açıklayarak zaman kazanmaya çalışıyor. Paşinyan askeri reformların yanı sıra hükümet kanadında da birtakım değişikliklerin yapılacağına işaret etti. Reform paketinde ilk sırada Dağlık Karabağ’ın yasal statüsünün yer alacağına işaret eden Paşinyan, askeri alanlar, seçim yasası, koronavirüs salgını ile mücadele ve ekonomi konularına öncelik vereceğini açıkladı.
Ermenistan’a bir an önce refah, huzur ve istikrarın gelebilmesi için Paşinyan’ın istifa etmesi ve halkın tepkisini dindirmesi gerekiyor. Paşinyan’ın yerine gelecek yeni liderin ise Ermenistan’ın iç ve dış politikalarında birtakım köklü reformları hayata geçirebilmesi gerekiyor. Ancak özellikle Rusya ile ilişkiler konusunda yeni dönemde Ermenistan’ın Rusya’ya eskisine oranla çok daha fazla bağımlı bir konumda yer alacağının da hatırlanmasında yarar var.
Paşinyan’ın gerek göreve gelme biçimi gerekse de görevde olduğu sırada yaşanan Karabağ krizi, pandemi, ekonomik sorunlar bir araya geldiğinde durumun Ermenistan için içinden çıkılmaz bir hal aldığını söylemek mümkün.
Sonuç olarak Ermenistan hükümetinin anlaşmayı kabul etmiş olması nedeniyle ciddi bir baskı altında olduğunu söyleyebiliriz. Başta siviller olmak üzere tüm kesimler Paşinyan’ın istifasını bekliyor olsa da Paşinyan henüz bu konuda net bir adım atmış değil. Ancak Paşinyan yönetiminin sona ermekte olduğunun en önemli sinyalleri arasında Rusya’nın Karabağ konusunda yaptığı açıklamalar yer alıyor. Putin’in son günlerde hem Dağlık Karabağ’ın hem de ona komşu tüm bölgelerin Azerbaycan’ın ayrılmaz bir parçası olduğuna vurgu yapması geç de olsa beklenen bir açıklama oldu.
On dokuzuncu yüzyıldan itibaren başta Rusya olmak üzere küresel güçlerin Güney Kafkasya bölgesindeki çıkarlarını hayata geçirebilmek adına sistemli bir şekilde uyguladıkları politikalar günümüzde başta Karabağ sorunu olmak üzere hâlen tamamen çözülememiş birçok meselenin bölgede varlığını sürdürmesine neden olmakta. Kuşkusuz bu sorunun bugüne kadar devam etmesinde Ermeni diaspora faaliyetlerinin de önemli bir etkisi olmuştur. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde Ermenistan’da yönetime kim gelirse gelsin bölgede barış ve istikrarın oluşmasına katkı sağlayacak politikaların izlenmesinin herkesin yararına olacağı unutulmamalı ve buna göre hareket edilmeli. Bu kapsamda Ermeni diasporasının Ermenistan üzerinde kurmuş olduğu tahakküme de artık bir son verilmelidir. Nitekim Ermeni diasporasının tarihten günümüze Ermenistan üzerinde kurmuş olduğu bu tahakküm politikası bölgede en büyük zararı bizzat Ermenistan’a veriyor.
[Doç. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Kafkasya Çalışmaları Anabilim Dalı öğretim üyesidir]