Hak-İş Konfederasyonu ve Hizmet-İş Sendikası Genel Başkanı Mahmut Arslan, Hizmet-İş Sendikasının Ankara 1 No’lu Şube Başkanlığının Sincan Belediyesi Lale Konferans Salonu’ndaki 8. Olağan Genel Kuruluna katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı ve Ekonomi Reform Paketi’nden duydukları memnuniyeti dile getiren Arslan, şöyle konuştu:
“İnsan Hakları Eylem Planı’ndaki hedefleri Türkiye’nin yeniden dirilişinin, yeniden ayağa kalkışının işaretlerini görüyoruz. Güçlü, özgür birey ve demokratik Türkiye hedefi bizim de desteklediğimiz hedefler. İnşallah, İnsan Hakları Eylem Planı’nda hedeflenen düzenlemeler bir an evvel gerçekleşir. Bunun temelini de yeni anayasa oluşturuyor. Hak-İş olarak bunu desteklemeye devam edeceğiz. Bu konuda görüşlerimizi daha somut şekilde ilerleyen günlerde ortaya koyacağız. İnsan Hakları Eylem Planı’nı tam da bu döneminde herkesin ortak ihtiyaçlarını iyi belirleyen bir metin olarak görüyoruz.”
“Hükümetimiz, doğru bir adım attı”
Ekonomi Reform Paketi’nde Türkiye’nin yeniden kamuya dönüşünün işaretlerini gördüğünü ifade eden Arslan şunları kaydetti:
“Temel slogan, yatırım, istihdam, üretim ve ihracat. Evet, Türkiye’nin buna ihtiyacı var. Türkiye’nin çok yüksek oranlarda büyüdüğü dönemlerde bile ıskaladığımız bir şey var; hizmet sektörüyle değil yatırımla büyümemiz gerekiyor. Hükümetimiz, doğru bir adım attı. Bunun yanında KİT’leri yeniden değerlendirip, güçlendireceğiz diyor. KİT’ler kapatılma tehdidiyle karşı karşıyaydı uzun yıllar. Bugün hükümetimiz; KİT’leri daha esnek, daha hızlı karar alabilen ve daha da güçlü hale getireceğiz diyor.”
“Sendikamız grevden korkan, çekinen bir sendika değil”
Arslan, 1980 darbesinden sonra belediyelerde en uzun grevi Hizmet-İş Sendikasını yaptığını anımsatarak konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bunlardan en önemlisi Ankara Büyükşehir Belediyesi grevidir. Hep bizi suçlarlar; yandaştır, şudur budur diye. Sayın Melih Gökçek 1998’de Ankara Büyükşehir Belediye başkanıyken 4 bini geçici, 2 bini kadrolu olmak üzere 6 bin işçiyle 22 gün grev yaptık. Altındağ ve Çankaya belediyelerinde sözleşme bitmiş. O zamanın parası biz 105 milyon lira istiyoruz, Melih Bey 80 milyon lira veriyor. Ücretlerimiz ise 60 milyon liraydı ama o zaman yüksek enflasyon vardı. Melih Bey kendinden çok emin ‘Sendika grev yapamaz, eylem yapamaz, benim dediğime razı olur’ anlayışındaydı. İşçiler razı olmadı, biz de razı olmadık ve greve çıktık. Tam 22 gün sayın Melih Gökçek makamına gelemedi, grev gözcülerini görmemek için. Sonuçta, Melih Bey 107 milyon liraya imza attı. Ama bir şey daha yaptı; 6 bin arkadaşımızı 15 gün içerisinde tehdit, baskı ve sopayla istifa ettirdi. Tam da 28 Şubat sürecinin darbecilerinin sendikalarına arkadaşlarımızı mahkum etti.”
Sözleşmenin mürekkebi dahi kurumadan üyelerine sendikalarından istifa etmeleri yönünde baskılar yapıldığını belirten Arslan, “Arkadaşlarımız ağlayarak darbeci zihniyetin sendikalarına üye olmak zorunda kaldı. Bizi orada tasfiye ettiler. EGO Genel Müdürlüğünün önünde halay çektiler. 28 Şubat sürecinin bütün ağırlığının devam ettiği günler. Sayın Gökçek bizi kurban etti. Sendikamız grevden korkan, çekinen bir sendika değil.” diye konuştu.
Arslan salondakilere günlük hayatlarında Kovid-19 salgınıyla mücadele kapsamında alınan tedbirlere uymaları tavsiyesinde bulundu.