Sakarya’da, öğrencileri mektup arkadaşlığında büyükleriyle bir araya getiren “Kuşaktan Kuşağa Gönül Mektupları” projesi, yeni neslin tecrübelerden istifade ederek gelecek hayallerini şekillendirmesine imkan sunuyor.
Adapazarı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde yaşanan sosyal izolasyonun etkilerini azaltmak amacıyla hayata geçirilen proje kapsamında, emekli öğretmenler ile ortaokul öğrencileri her ay belirlenen temalar üzerinden mektuplaşıyor.
Konular çerçevesinde şu ana kadar öğretmenlerin geçmişte sokakların neşesi çocukluk oyunlarını tanıttığı, öğrencilerin de geleceğe dair hayallerinden bahsettiği mektup arkadaşlığı, kuşaklar arasında kültürel bağ kurma, geçmişten bugüne bilgi, birikim ve deneyimlerin aktarılması misyonuyla gençlere yol gösterici oluyor.
“Öğrencilerimizin heyecan içinde olduğunu gözlemledik”
İlçe Milli Eğitim Müdürü Coşkun Bakırtaş, AA muhabirine, emekli öğretmenlerin bilim ve irfanı ile gençlerin dinamikliğini bir araya getirmeyi hedeflediklerini söyledi.
Çalışmanın ilgi gördüğünü ve öğrencilerin heyecan içinde olduğunu gözlemlediklerini aktaran Bakırtaş, “Öğrencilerimizin yazma tarafını geliştirmesi ile emekli öğretmenlerimizin bilgi, beceri ve irfanlarıyla gençlerimizin milli ve manevi hassasiyetlerinin yükseltilmesi hedeflenmektedir.” dedi.
“Öğrenciler ile emekli öğretmenleri mektup arkadaşlığında buluşturduk”
Proje koordinatörü matematik öğretmeni Tuğba Dündar da salgın sürecinde dünya eğitim gündemini takip ederken gördüğü Kanada’daki kuşaklararası aktarım projesinden etkilendiklerini belirterek, 15 yaş altı öğrenciler ile 65 yaş üstü emekli öğretmenleri mektup arkadaşlığında buluşturduklarını kaydetti.
Projeyi farklı ve özgün kılmak için her ay için temalar belirlediklerine değinen Dündar, “İlk belirlediğimiz tema oyunlardı. Salgınla çocuklar iyice evlerine çekildi. ‘Geçmişte nasıl oyunlar vardı? Öğrenciler bunu yaşayamıyorlar ama en azından hissedebilirler, bilgisine sahip olunca oynamaya da başlayabilirler.’ diye düşündük. Öğretmenlerimiz kendi dönemlerine ait oyunları anlattı. Öğrencilerin hayatlarında çok fazla oyun yoktu, teknoloji vardı, bunu dile getirdiler.” diye konuştu.
Dündar, projeyle öğrencilerin hayatlarında ne gibi farklılıkların olacağını zamanla görüleceğini anlatarak, “En büyük amacımız, öğrencilerin kendilerinin ve ne hissettiklerinin, dolayısıyla hayallerinin de farkında olmaları. Bunu her okula, her emekli öğretmene ya da bizimle çalışacak büyüklerimize dayandırmak, projeyi genelleştirme anlamında hedefimiz.” dedi.
“Mektup yazmak, çocukları yazı dilinin gelişmesi için okumaya yönlendirir”
Emekli ilkokul öğretmeni Zeliha Taçyıldız, ilçelerde görev yaparken çok sık kullandığı mektup üzerinden öğrencilere katkı sağlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Çocukları ekrandan ve dijital ortamdan uzak tutabilmek adına bu tür aktarımların, yetişkinlerle öğrenciler arasında bağ kurulması adına güzel bir imkan olduğunun altını çizen Taçyıldız, “Öğrencinin, arkadaş ve aile çevresine aktaramadığı tüm duygu ve düşüncelerini benimle samimiyetle paylaşmış olması çok güzeldi. Ben de kendisine dönüt verirken geçmiş yaşantılarımdan ve kendi oğullarımdan yola çıkarak ona tavsiyelerde bulundum. Çok samimi, sürekli bir arada bulunan teyzesi, ablası beni nasıl görmek isterse o şekilde ona yazdım.” ifadelerini kullandı.
Taçyıldız, mektup yazmanın öğrencileri yazı dillerinin gelişmesi için okumaya da yönlendireceğine işaret ederek, çocuklardan iyi bir okur olmalarını beklediklerini söyledi.
“Yazma süreci daha planlı ve disiplinli hareket etmemi sağladı”
Ortaokul öğrencisi Yusuf Alperen Doğan, daha önce hiç kimseyle mektuplaşmadığını ve bir büyüğünün yazısını okuyup cevap verecek olmasının kendisini daha değerli hissettirdiğini ifade etti.
Tanımadığı birine mektup yazmanın onu farklı duygular içerisine sürüklediğini anlatan Doğan, “Yazacaklarımın, düşüncelerimin onu nasıl etkileyeceğini, nasıl tepki vereceğini bilmiyorum. Belki kullanacağım bir sözcük hiç hoşuna gitmeyecek, belki çok sevinecek, belki çok üzülecek. O yüzden kelimelerimi özenle seçmeye çalışıyorum. Yazdığım mektuplarda onun düşüncelerine göre kelimeler kullanmaya çalışıyorum. Bu sayede de kelime haznemi geliştiriyorum.” ifadelerini kullandı.
Doğan, aldığı mektuptan bahsederek, şunları kaydetti:
“Mektubumu aldığımda açmaya korkuyordum ama açmayı da çok istiyordum. Öğretmenim bana oyunlardan bahsetmişti. En çok dikkatimi çeken nokta, eskiden oyunların neredeyse hepsinin dışarıda oynanması. Fakat ben ve arkadaşlarım sokakta oyun oynamak için dışarı çıkmıyoruz. Yazma süreci benim daha planlı ve disiplinli hareket etmemi sağladı çünkü mektuplarımızı her ay belirli bir süreçte yazıp göndermemiz gerekiyordu. Bu proje hem kendimi geliştirmemi sağladı hem de hayatımın dönüm noktası oldu.”
“Mektuplar salgın döneminde mesafeleri kısalttı”
Öğrenci velisi Mücahide Doğan, oğlunun emekli bir öğretmenle mektuplaşma fikrinden çok heyecan duyduğunu ve bir öğretmen olarak projeyi severek desteklediğini belirtti.
İlk etapta öğretmenle mektuplaşma fikrinin oğlunu biraz tedirgin ettiğini ancak aile desteği ve yazmaya sevgisiyle sürece başladığını dile getiren Doğan, “Bu onda disiplinli çalışma, yazmayı getirdi. Bir konu etrafında yazma üzerine çok katkı sağladı.” dedi.
Doğan, dijital çağda ve salgın döneminde mektupların mesafeleri kısalttığını sözlerine ekledi.