Sakarya 4. Ağır Ceza Mahkemesince açıklanan 13 sayfalık kararda, esasa ilişkin mütalaa, sanık ve avukatlarının savunmaları, mahkemeye gelen rapor ve evraklar ile tanık beyanlarına yer verildi.
Gerekçeli kararda, sanığın ikametindeki aramada örgüt elebaşı Fetullah Gülen’e ait 2 kitabın ele geçirilmesi ve örgüt üyeliğinden işlem yapılan bazı kişilerle yurt dışına giriş ve çıkışının aynı tarihte gerçekleşmesi hususlarının tek başına “silahlı terör örgütü üyeliği ya da örgüte yardım” suçları için yeterli delil niteliğinde olmadığı ancak Selmet Şükür‘ün örgüte iltisakını ortaya koyduğunun anlaşıldığı belirtildi.
Dershanelerin kapatılmasından sonra FETÖ’nün özel etüt merkezleri açma yoluna gittiği ancak 17-25 Aralık sürecinden sonra örgütün kamuoyunda gerçek yüzünün ortaya çıkmasıyla yer temininde kimi yerlerde güçlükler yaşadığı anlatılan kararda, FETÖ‘nün maddi kayıp yaşamamak için örgütle iltisaklı veya örgüt mensubu kişilerin taşınmazlarını etüt merkezleri olarak kullanma yoluna gittiğinin soruşturmalardan anlaşıldığı kaydedildi.
Kararda, FETÖ ile irtibatı nedeniyle KHK ile kapatılan bir özel etüt merkezinin faaliyetini yürüttüğü yerin sahibinin firari Hakan Şükür olduğuna dikkati çekilerek, şirketten sanığın alacaklı olduğu ancak görünürde bu şirket ile doğrudan bir irtibatının bulunmadığı, şirkette sanığın alacaklı olduğu senetlerin ele geçirilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi sözleşmenin muvazaalı (danışıklı) bir işlem olduğunun anlaşıldığı bildirildi.
Sanığın, oğlu Hakan Şükür’ün işlerini takip ettiğini ve bunun baba-oğul ilişkisi olduğunu savunduğu aktarılan kararda, “Bunun böyle değerlendirilemeyeceği, nitekim Hakan Şükür’ün kira sözleşmesini avukatı vasıtasıyla düzenlediği, kira bedellerini de kendi hesabına yatırtabilecekken ve ödenmeyen senetleri sözleşmeyi imzalayan vekili avukat tarafından takip ettirebilecekken bunları yapmadığı anlaşılmıştır.” ifadesine yer verildi.
“Sanığın beyanları suçtan kurtulmaya yönelik”
Kararda, Selmet Şükür’ün kira bedellerini tahsil edilip edilmediğini bilmediğini dile getirdiği ve kira bedellerinin alınmadığının anlaşıldığı belirtilerek, şunlar kaydedildi:
“Hakan Şükür’ün 17-25 Aralık olaylarından sonra KHK ile kapatılan örgütle iltisaklı bir özel etüt merkezini işleten bir şirkete gayrimenkulü kiralayarak yer ve imkan sağladığı, sanığın da senetlerin alacaklısıymış gibi gösterildiği, senetlerin alacaklı gözüken sanıktan değil de aksine borçlu şirkette ele geçtiği, bunun ticari hayat kurallarına ve hayatın olağan akışana aykırı olduğu anlaşılmıştır. Sanığın bu şekilde Hakan Şükür’ün bu eylem ve fiiline iştirak ettiği, yardımda bulunduğu, bunun sıradan bir ticari iş olarak değerlendirilemeyeceği, nitekim ortada bir ticari işin de olmadığı, olayın baba-oğul ilişkisinin ötesinde FETÖ’ye iltisaklı özel etüt merkezine yer ve imkan sağlayarak örgüte yardım filli niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.”
HTS kayıtlarından sanığın örgüt üyeliği suçundan işlem yapılmış kişilerle 17-25 Aralık’tan sonra telefon irtibatının olduğuna işaret edilen kararda, “Hapis cezası almış bir sanığın KHK ile el konulan şirketiyle 2015’in son aylarında para trafiğinin olduğu, sanığın beyanlarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğundan itibar edilemeyeceği, böylece sanığın fiillerinin birlikte değerlendirildiğinde eyleminin FETÖ/PDY’ye bilerek ve isteyerek yardım etme suçu kapsamında kaldığı anlaşılmıştır.” değerlendirilmesi paylaşıldı.
Selmet Şükür, 4. Ağır Ceza Mahkemesince “FETÖ’ye yardım” suçundan 3 yıl 1 ay 15 gün hapisle cezalandırılmıştı.