27 Mart Dünya Tiyatro Günü’ne ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulunan Yaşar Elmas, tiyatro çalışmalarına ilişkin görüşlerini paylaştı.
Salgının görüldüğü günden bu yana sadece bir kez sahneye çıkabildiklerini ifade eden Elmas, bu süreçte hareket alanlarının daraldığını belirtti.
Elmas, hem Türkiye hem de dünya olarak zor bir dönemden geçildiğini, Kültür ve Turizm Bakanlığının salgın sürecinde iyi niyetle çalışarak projeler ürettiğini ve dijital oyunlara destek verdiğini hatırlattı.
Bakanlığın desteğiyle “Sarıkamış Beyaz Hüzün” adlı oyunu Kayseri’de sahneleme imkanı bulduklarını aktaran ve Türkiye’nin 81 şehrinde bu oyunu sahnelemek istediklerini dile getiren Elmas, “Hatta gönül coğrafyamız diye tabir ettiğimiz yerlerde de oynamak istiyoruz. Çünkü bilirsiniz Sarıkamış, bu ülkenin çok büyük dramatik hikayelerinden birisidir. Geçen yıl biz Kosova’ya ve Kuzey Makedonya’ya gitmiştik. Orada oynadık ve inanılmaz tepkiler aldık.” ifadelerini kullandı.
“İnsanlar tiyatro izlemek için salonlara gitmeye devam edecek”
Yaşar Elmas, Türk tiyatrosu adına son dönemde yapılan çalışmaların sevindirici olduğunu kaydederek, “Devlet Tiyatrolarına baktığım zaman son 2 yıldır inanılmaz güzel işler yapıyor. Ben yerli bir adamım ve oradan bakıyorum. Benim perspektifim, bakış açım bu. Devlet Tiyatroları, Dede Korkut masallarını yapıyor. Hezarfen Ahmed’in hayatını ya da Filistinli bir yazarın bir kahramanın hikayesini sahneye taşıyor.” diye konuştu.
Klasik deyimle tiyatronun, insanı insana, insanlığa anlatma sanatı olduğunu vurgulayan Elmas, bu süreçten sonra da insanların tiyatro izlemek için salonlara gitmeye devam edeceğini düşündüğünü söyledi.
Çevrim içi tiyatro gösterimlerinin çok fazla verimli olmadığını, buna rağmen bazı tekniklerin değişebileceğini dile getiren Elmas, şu bilgileri verdi:
“Mesela hologram dediğimiz dekorlar var. Bunlar değişecek. Sinemanın imkanları var, bunlar tiyatroya uyarlanacak. Ben gelecekte böyle çok daha cazip, insanı sahneye çeken özel işlerin olacağını düşünüyorum. Günümüzde iş yapan projelere bakın, sahne sanatları ya da ekran anlamında, çoğu tiyatro kökenlidir. Yani tiyatro eğitimi almış insanların bu işlerde seyirciyi daha iyi yakalayabildiğini görüyorum. Tiyatro aslında her şeyi besliyor.”
Elmas, tiyatro alanında kendini geliştirmek isteyen gençlerin eğitim almalarının yanı sıra usta-çırak ilişkisinin de önemli olduğunu, geçici bir hevesle tiyatroya girmemeleri ve zorlukları göze alabilmeleri gerektiğini söyledi.
“Türkülerin hikayelerini, sahnede müzikal bir bakışla anlatmak istiyoruz”
“32 yıldır bu toprakların hikayelerini anlatmaya çalışıyoruz.” diyen Elmas, sahnelemeyi düşündüğü çok sayıda oyun olduğunu belirterek, “Çünkü bu toprakların çok hikayesi var. Aslında muhteşem bir kültür üzerindeyiz. O kadar büyük bir zenginlik var ki.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkü hikayeleriyle ilgili müzikal bir formatta hazırladıkları “Türk’ü Söyler Türküler” adlı oyunlarına da değinen Yaşar Elmas, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yemen’den gelip Sarıkamış’ta şehit olan ya da Balkanlar’dan gelip bir gömlekle yine Sarıkamış’ta donarak şehit olmuş insanların hikayeleri yani türküleri ‘Drama Köprüsü’ de ‘Uyan Sunam Uyan’ da var bu işin içinde. Zaten türkülerin hikayeleri bizi besleyecektir diye düşünüyorum. Sadece müzikal anlamda dinlemek değil. Yani bu toprakların türküleri de çok güzel. Ama o türkülerin hikayelerini de biz sahnede müzikal bir bakışla anlatmak istiyoruz. Öyle bir hayalimiz var. Senaryosu bitti gibi, inşallah bu salgın süreci de biterse öyle bir hayalimiz var. Anlatmak istediğimiz çok hikayemiz var.”
Bu toprakların hikayelerinin anlatılması gerektiğinin altını çizen Elmas, “Bunun seyircide karşılık bulacağını da biliyorum. Söyleyeceğimiz güzel şeylerin kesinlikle bir karşılığı olacaktır. Bu, türkü, hikaye, şiir, tiyatro, sinema, şarkı olur, fark etmez. Yani bu topraklarda inanılmaz hikayeler var ve ben kendimce anlatmaya çalışıyorum. Umarım başkaları da bunu görür ve güzel günler için güzel hikayeler biriktiririz.” ifadelerini sözlerine ekledi.