Türk Konseyi Devlet Başkanları zirvesi dün Kazakistan’ın ev sahipliğinde çevrimiçi olarak gerçekleşti. Konseye üye ülkeler Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan ile henüz üye olmamasına rağmen toplantıya katılan Türkmenistan, devlet başkanı düzeyinde temsil edildiler. Gözlemci üye statüsünde yer alan Macaristan’ı temsilen ise toplantıya Başbakan Viktor Urban katıldı. Tüm devlet başkanlarının kendi ülke bayraklarının yanında konseyin bayrağı ile birlikte konuşma yaptıkları görüldü.
Türkistan’da yapılması planlanan zirve, pandemi koşulları sebebiyle video konferans yöntemiyle gerçekleşti. Her ne kadar gayrı resmî zirve özelliği taşısa da farklı açılardan önem arz eden bir buluşmaydı. Karabağ zaferinin ardından ilk kez bir araya gelen liderler, aynı zamanda Türk cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarının 30. yılında yeni bir kurumsallaşma sürecinin işaretlerini verdiler. Bir yönüyle de yıl sonunda Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleşecek 8. zirve toplantısının yol haritasını belirlediler.
Zirve sonunda açıklanan deklarasyonda dört temel hususun öne çıktığı söylenebilir. Birincisi, Azerbaycan’ın 44 gün süren savaş sonunda elde ettiği Karabağ zaferinin altının çizilmesi ve tüm devlet başkanlarının işgalin son bulmasıyla ilgili net tutumlarıydı. Nitekim savaş sırasında Macaristan ve Türkiye dışındaki ülkelerin duruş ve söylemleri tartışma konusu olmuştu. Bu çerçevede Karabağ’ın yeniden imarı ve inşası konusunda ortak çalışma iradesinin ortaya konulması, bölgesel barış ve huzurun tesisi açısından da bir hayli önem arz ediyor. Zira Türk Konseyi üye ülkeleri olarak, Azerbaycan ile Ermenistan arasında, toprak bütünlüğü ilkesine saygı temelinde, karşılıklı ilişkilerin normalleşmesini desteklediklerini belirttiler. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Zengezur koridorundan söz etmesi ve Rusya-Ermenistan, İran-Ermenistan ve Azerbaycan-Nahçivan-Türkiye ulaşım koridorlarının Orta Asya için de yeni bir potansiyel taşıdığının altını çizmesi dikkat çekiciydi. Konseyin Onursal Başkanı Nursultan Nazarbayev bu vurguyu bir adım ileriye taşıyarak söz konusu güzergâhlarla Hazar hattına bağlanacak sistemi Trans Hazar Uluslararası Ulaşım Koridoru (Turan Koridoru) olarak adlandırdı. Böylelikle tüm üye ülkelerin Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayacağını ve Tek Kuşak Tek Yol girişiminden yüksek fayda sağlayacaklarını ortaya koydu. Bu eğilimin güçlenmesi ve Türk Konseyi ülkelerinin Karabağ’daki bu yeni sürece dahil olmaları, anlaşmaya yönelik olası riskleri azaltacaktır.
Zirve sonunda açıklanan deklarasyonda dört temel hususun öne çıktığı söylenebilir. Birincisi, Azerbaycan’ın 44 gün süren savaş sonunda elde ettiği Karabağ zaferinin altının çizilmesi ve tüm devlet başkanlarının işgalin son bulmasıyla ilgili net tutumlarıydı. Nitekim savaş sırasında Macaristan ve Türkiye dışındaki ülkelerin duruş ve söylemleri tartışma konusu olmuştu.
Zirvede öne çıkan ikinci husus Türkistan merkezli turizm ve ticaret ağının geliştirilmesidir. Buna göre, Türkistan şehri “Türk dünyasının manevi başkenti” ilan edilirken diğer yıllarda başka kadim şehirlerin de bu statüye dahil edilmesi kararlaştırıldı. Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev Türk ülkelerinin Türkistan bölgesinde ortak bir “özel ekonomi bölgesi” oluşturmasını teklif etti. 2018 yılında bir bölge haline getirilen Türkistan, tahminen 2 milyar dolar olduğu belirtilen imar ve inşa çalışmalarıyla Orta Asya’nın gözde bir merkezi haline gelmekte. Hoca Ahmet Yesevi türbesinin manevi ikliminde, Özbekistan’a da uzanacak ciddi bir turizm hattı hızla şekilleniyor. Bununla ilişkili olarak Özbekistan Devlet Başkanı Şevket Mirziyoyev’in kalkınma bankası kurulması önerisinin hayata geçmesi durumunda, bu banka özellikle altyapı projelerine yönelik ortak çalışmayı hızlandıracaktır. Türk Konseyi üye ülkeleri arasındaki ticaret hacminin yaklaşık 7 milyar dolar olduğu düşünülürse, Türkistan dışında birden fazla ekonomik bölgenin kurulması katkı sağlayıcı olabilir. Tokayev yine bu kapsamda Türk Yatırım Fonu’nun kuruluşunun hızlandırılması gerektiğini ifade etti. Üye ülkeler arasında ilk ortak finans kurumu olacak yatırım fonunun merkezinin başkent Nur-Sultan’daki Uluslararası Finans Merkezi olması da gündeme getirildi. Pek muhtemeldir ki 2022 itibariyle yatırım fonu kurulmuş olacaktır.
Dün Kazakistan’ın ev sahipliğinde çevrimiçi olarak gerçekleşen Türk Konseyi Devlet Başkanları zirvesi her ne kadar gayrı resmî zirve özelliği taşısa da farklı açılardan önem arz eden bir buluşmaydı. Karabağ zaferinin ardından ilk kez bir araya gelen liderler, aynı zamanda Türk cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarının 30. yılında yeni bir kurumsallaşma sürecinin işaretlerini verdiler. Bir yönüyle de yıl sonunda Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleşecek 8. zirve toplantısının yol haritasını belirlediler.
Zirvedeki üçüncü önemli husus Türk Konseyi’nin isminin yenilenmesi ve yapısının güçlendirilmesi kararıydı. Bu kapsamda Nazarbayev’in daha önce dillendirdiği “Türk Devletler Birliği” yaklaşımı esas alınarak konseyin isminin değiştirilmesi teklifi üye ülkelerce kabul edildi. Nihai isim 2021 sonundaki 8. zirveye kadar hazırlanarak liderlerin onayına sunulacak. Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov Türk Konseyi’nin isminin “Türk Devletler Teşkilatı” olmasını desteklediklerini ifade etti. Bu adım, 1992 yılında başlayan ve bugünkü konseyin temellerini atan Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları zirvelerinden bugüne kadar, ortaklıkların nasıl evrildiğini göstermesi bakımından önemli. Konseyin ismi dışında, 2025 dtrateji ve 2040 vizyon belgelerinin de 8. zirve toplantısına kadar tamamen hazır hale getirilecek olması, örgütün daha iddialı ve ulaşılabilir hedefler belirlemesi için ciddi bir ilerleme sağlayacaktır.
Zirvede öne çıkan ikinci husus Türkistan merkezli turizm ve ticaret ağının geliştirilmesidir. Buna göre, Türkistan şehri “Türk dünyasının manevi başkenti” ilan edilirken diğer yıllarda başka kadim şehirlerin de bu statüye dahil edilmesi kararlaştırıldı. Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev Türk ülkelerinin Türkistan bölgesinde ortak bir “özel ekonomi bölgesi” oluşturmasını teklif etti.
Dördüncü husus ise Türk dünyasındaki önemli tarihi şahsiyetlerin bundan böyle ortak program ve etkinlikler yoluyla anılacak olması. Bu kapsamda konseyin ilişkili kuruluşları olan Türk Akademisi ve Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) önemli bir rol üstlenecekler. Zirvede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkmenistan’ı konseye resmi üye olmaya davet etmesi ve KKTC’nin önemine vurgu yapması yılsonundaki zirvede yeni katılımları gündeme getirecektir.
Bugün Türk dünyası 200 milyonu aşan nüfusu, 5 milyon kilometrekare yüzölçümü ve 2 trilyon dolara yaklaşan milli geliri ile ciddi bir işbirliği potansiyelini gün yüzüne çıkarmakta. Son dönemde Özbekistan ve Macaristan’ın katılımı, Karabağ’ın büyük ölçüde işgalden kurtarılması ve işbirliği alanlarının somutlaşmasıyla birlikte konseyin etkinliği artmakta. Doksanlı yılların başında ortaya konulan gümrüksüz, vizesiz insan ve sermaye dolaşımı ve ortak pazar kurulması gibi stratejik hedeflerin gerçekleşmesi için henüz erken olmakla birlikte, ikili ve çoklu ilişkilerde alt düzey projelerin hayata geçirilmesi, örgütü çok daha farklı bir boyuta taşıyacaktır.
Böyle bir yönelim içinde, Türk Konseyi farklı ülkelerin dikkatini çekmekte ve resmî/gayrı resmî temaslar hızlanmakta. Konseyin Genel Sekreteri Bağdad Amreyev’in belirttiğine göre, hâlihazırda ondan fazla ülke konseye katılmak istiyor. Bunların arasında Güney Kore, Moğolistan, Ukrayna gibi ülkeler var. Öyle anlaşılıyor ki Türk Konseyi yeni bir genişleme sürecinin arifesinde… Burada en önemli kısıt, yeni üyelerin hangi koşul ve kriterlerle örgüte dahil edileceği meselesidir. Ortak alfabe ve ortak dil konusundaki çalışmaların hız kazandığı bir dönemde, tarihsel ve teknik boyutlarıyla dil alanındaki kesişmenin en akılcı yol olduğu ileri sürülebilir.
[Uzmanlık alanı Avrasya bölgesi ve Türk dünyası olan Prof. Dr. Kürşad Zorlu Bozok Üniversitesi İİBF dekanıdır]