Kırklareli Olgunlaşma Enstitüsü Müdürlüğünde “Edirne kırmızısı”nın tanıtımı amacıyla tekstil alanında başlatılan çalışmalara seramik üretimi de eklendi.
Enstitüde oluşturulan seramik atölyesi ile seramik üretimi yapan bir firma tarafından Edirne kırmızısı kullanılarak vazo, bardak, kase, biblo gibi süs eşyaları üretiliyor. Bazı ürünler tamamen bu renge boyanırken, bazı ürünlere ise kırmızı renkli çeşitli şekiller işleniyor.
Bu ürünler, hem enstitüde sergileniyor hem de hediyelik eşya olarak değerlendiriliyor.
Kırklareli Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü Hilal Özefsun, AA muhabirine, Edirne kırmızısını gelecek nesillere aktarmak için çalıştıklarını söyledi.
Bu kapsamda Edirne kırmızısının seramiğe yansıtıldığını anlatan Özefsun, “Arnavutluk’tan Ürdün’e kadar hatta Çin’e kadar Edirne kırmızısını anlatan ürünlerle uluslararası sergilere katılmıştık. Bu çalışmalar sadece tekstil alanında kalsın istemedik. Yerli seramik üretimi yapan firmayla çalışarak Edirne kırmızısı ürettik. Aylardır süren bu çalışmanın meyvelerini alıyoruz.” dedi.
“Edirne kırmızısı 38 aşamadan geçerek elde ediliyor
Özefsun, bu rengin 38 aşamadan geçtikten sonra elde edildiğini anlatarak, “Bir gece meşe palamudu suyunda dinlendirilir, çok zor elde edilen bir renktir. 2021 yılı teknolojisiyle yakalamaya çalıştığımız kumaş teknolojisi, yüzlerce yıl önce atalarımız tarafından aslında hayata geçirilmiş. Bizim de temel hedefimiz Edirne kırmızısı renginin Türkiye topraklarına ait olduğunu tüm dünyaya duyurmaktır” diye konuştu.
Türk Kültür Vakfının sponsorluğunda 3,5 yıl süren Ar-Ge çalışmasıyla bu renge ulaşıldığını ve 2017 yılında patent alındığını ifade eden Özefsun, şunları kaydetti:
“Bir renk düşünün ki yüzlerce yıl bütün ülkeler bu rengin peşinden koşsun, bununla ilgili yarışmalar düzenlensin, casusluk faaliyetleri yapsın ve bu renk bize ait olsun. Avrupalılar, bu renge ulaşmak amacıyla ciddi çalışmalar yapmış. Tekstil alanında deneyler yapılmış, çeşitli yarışmalar düzenlenmiş, aynı zamanda casusluk faaliyetleri sürdürülmüştür. Bu renge ulaşamamışlardır. En sonunda 1746 yılında Edirne’de iki boyacının Fransa’ya götürülmesiyle veya kaçırılmasıyla, bu noktada net bir bilgi yok, Türk kırmızısı rengi ismi, Edirne kırmızısı ismini almıştır. Renk sadece Avrupa’ya gitmemiştir. Çin, Afrika, Hindistan gibi dünya coğrafyasına yayılmış bir renktir. Bizler bu renge 200 yıl kadar hasret kalmışız.”