Ekonomistler, nisanda yıllık enflasyonun yüzde 17,27 ile piyasa beklentilerinin altında gelmesinin ardından, bundan sonraki süreçte emtia fiyatlarının seyrinin ve tam kapanma döneminin ardından oluşabilecek maliyet yönlü baskıların boyutunun, enflasyonda zirvenin geride kalıp kalmadığı konusunda belirleyici olacağını söyledi.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) nisanda aylık yüzde 1,68 ve yıllık yüzde 17,14 artış kaydetti.
AA Finans’ın gerçekleştirdiği ankete katılan ekonomistler, enflasyonun nisanda aylık yüzde 1,79 artmasını bekliyordu. Ekonomistlerin nisan ayı enflasyon beklentilerinin ortalamasına (yüzde 1,79) göre martta yüzde 16,19 olan yıllık enflasyonun yüzde 17,27’ye çıkacağı hesaplanıyordu.
Ekonomistler, nisanda enflasyonun piyasa beklentilerinin altında geldiğini belirterek, bundan sonraki süreçte küresel çapta emtia fiyatlarının seyrinin ve tam kapanma döneminin ardından oluşabilecek maliyet yönlü baskıların boyutunun enflasyonda zirvenin geride kalıp kalmadığı konusunda belirleyici olacağını vurguladı.
Geçen hafta açıklanan yılın ikinci Enflasyon Raporu’nda yıl sonuna ilişkin enflasyon tahmininin yüzde 12,2’ye yükseltildiğini anımsatan ekonomistler, TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun nisandan sonra enflasyonun aşağı yönlü geleceğini tahmin ettiklerini, tüm çalışma ve politikalarını bu öngörü doğrultusunda değerlendirdiklerini söylediğini kaydetti.
“Enflasyonun yılı en yüzde 14-15 aralığında bitirmesi beklenebilir”
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan AA Finans Analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi, enflasyonun geçen yıla göre yükselmesinde gıda dışı gruplardaki fiyat artışlarının daha etkili olduğunu söyledi.
Gıda grubu enflasyonunda nisanda yüzde 2,13 artışla geçen yıl gözlenen yüzde 2,53 artışın altında bir gerçekleşme izlendiğine işaret eden Bürümcekçi, “Buna karşılık, konut, sağlık, ulaştırma, eğlence ve kültür, eğitim ve otel-lokanta gruplarında artışlar yükselişi getirirken, giyim fiyatlarının mevsimsel eğiliminden daha belirgin artması da yükselişi güçlendirdi. Öte yandan, mobilya hariç kura hassas gruplarda fiyat artışları yüksek gerçekleşti.” diye konuştu.
Bürümcekçi, manşet enflasyonda yüksek seyrin devam edebileceğini belirterek, şunları kaydetti:
“Nisan sonunda önceki aya göre 0,95 puan artışla yüzde 17,14’e yükselen yıllık TÜFE, Enflasyon Raporu’nda yer alan yılsonu TCMB tahmini ve enflasyon hedefi etrafındaki belirsizlik aralığının yukarısında oluştu. Önümüzdeki dönemde enflasyon üzerindeki risklerin yönünü, gıda fiyatlarının belirsizliği ve oynaklığı, ham petrol ve diğer emtia fiyatlarının görünümü ile döviz kuru hareketleri ve kamu fiyat/vergi ayarlamaları belirleyecektir. Kısa vadede, küresel çapta gıda fiyatlarının yüksek seyri ile petrol ve emtia fiyatlarının tırmanışını sürdürmesinin olumsuz yansımaları görülmeye devam ediyor. Ayrıca, kur sepetinin şubat sonundan beri yüzde 14 civarında artması ve yıllık değişiminin yüzde 25 civarında seyretmesi, bu faktörün yukarı yönlü etkisinin ithalat fiyatlarındaki yükselişle birleşerek güçlenebileceğine işaret etmektedir. Buna ek olarak, ekonomik aktivite ve iç talebin parasal sıkılaşmadan fazla etkilenmeyerek ilk çeyreği kapatması ve enflasyon hedefinin çok üzerinde gerçekleşen asgari ücret artışı enflasyon üzerindeki riskleri yukarı yönde tutmaktadır. Dolayısıyla TL değer kaybının daha fazla yükselmediği durumda bile enflasyonun uzun bir süre yüksek seyretmesi ve yılı en iyi ihtimalle yüzde 14-15 aralığında bitirmesi beklenebilir.”
Bürümcekçi, TCMB’nin mayıs toplantısında faizlerde bir değişiklik yapmayacağı öngörüsünde bulunarak, “Bununla birlikte, enflasyonda zirvenin nisanda görüleceğinin belirtilmesi sonrası beklentiler hazirandan itibaren kademeli bir faiz indirimi sürecinin başlatılabileceği yönünde şekillenmiş ve yılsonu medyan faiz tahmini yüzde 16 düzeyinde oluşmuştur.” dedi.
“Üretici maliyetleri ile tüketici fiyatı arasındaki makas açılıyor”
GCM Yatırım Araştırma Müdürü Dr. Tuğberk Çitilci de, nisan ayı tüketici enflasyonunun aylık yüzde 1,68 ve yıllık yüzde 17,14 olarak gerçekleştiğini belirterek, “Enflasyon gerçekleşmelerinden her ne kadar tüketici enflasyonuna odaklanılsa da maliyet enflasyonunu yansıtan Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) ve yapışkan enflasyonu temsil eden çekirdek enflasyon gerçekleşmelerine odaklanıldığında enflasyon için henüz tepenin görüldüğüne dair işaret gelmemektedir.” dedi.
Üretici maliyetleri ile tüketici fiyatı arasındaki makasın açılmaya devam ettiğine ve hanehalkının harcama kalıplarının salgın nedeniyle değiştiğine dikkati çeken Çitilci, tüm bunlar nedeniyle üreticinin maliyetlerini tam olarak nihai mal ve hizmet fiyatlarına yansıtamadığını söyledi.
Çitilci, bu makasın açık kalmasının yaz aylarına kadar enflasyon baskısı sürecine işaret ettiğini aktararak, şunları değerlendirmelerde bulundu:
“Yapışkan enflasyonun çekirdek tarafta yüzde 18 seviyesine yaklaşması, yapısal sorunların devam ettiğine işaret etmektedir. Arz yönlü şoklarda tedarik zincirinin bozulması ve ayakkabı gibi ürünlerde kauçuk arzının negatif şoka uğraması fiyatların artışını tetiklemektedir. Bu bağlamda öncelik olarak virüs kaynaklı tedarik zincirinin düzelmesi ve üretici maliyetinin fiyatlara tam olarak yansıyabildiği koşulların oluşması halinde enflasyon için en kötüsünün geride kaldığını söyleyebileceğiz.”
“Enflasyonun bundan sonraki süreçte baz etkisiyle gerileme şansı var”
Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan ise, küresel emtia ve petrol fiyatlarındaki yükselişin de desteğiyle enflasyonun nisan ayında yukarı yönlü hareketine devam ettiğini söyledi.
Enflasyonun alt kalemlerindeki ana harcama gruplarının tamamına yakınında artış gözlendiğine işaret eden Erkan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Gıda, enerji ve altın gibi değişken kalemlerin dışarıda bırakıldığı C göstergesinde, yıllık bazda mart ayındaki yüzde 16,9 seviyesinden nisanda yüzde 17,8 seviyesine yükseliş söz konusu. Çekirdek enflasyondaki yüksek artış, temel malların üzerindeki enflasyonist baskının işaretidir. Manşet enflasyondan daha yüksek artış gösteren kalemler olarak giyim ve ayakkabı yüzde 7,57, gıda ve alkolsüz içecekler yüzde 2,13, eğitim yüzde 2,09 ve çeşitli mal ve hizmetler yüzde 1,89 ile öne çıkmaktadır. Mal sepetinin neredeyse çeyreğini oluşturan gıda kaleminde yıllık enflasyon geçen ayki yüzde 17,4’ten yüzde 17’ye gerilese de Merkez Bankasının varsayımının üzerinde seyretmeye devam etmektedir. Enerji enflasyonunda, yüksek petrol fiyatlarının bir yansıması olarak yıllık yüzde 12,4’ten yüzde 18,4’e artış söz konusudur. Enerji maliyetlerindeki artış, enflasyon geneline bir yayılma etkisi gösterme ihtimali olduğundan önemlidir.”
Erkan, nisan enflasyonun normal şartlar altında bu yılın tepesi olmasının beklendiğini aktararak, enflasyonun bundan sonraki süreçte, geçen yıldan gelecek baz etkisiyle gerileme şansı olduğunu, ancak yukarı yönlü risklerin de bulunduğunu ifade etti.
Üretici Fiyat Endeksi’ndeki yükselişe de dikkati çeken Erkan, “Yüksek maliyet yüklenimi etkisi artarak devam ediyor. Kapanma dönemi bittikten sonra canlanacak olan iç talep, zam faktörünü daha hızlı bir şekilde devreye sokabilir. Bu ortamda artan maliyetler, daha yüksek bir katsayı ile tüketici fiyatlarına yansıtılabilir.” diyerek sözlerini tamamladı.