Etiyopya, Mısır ve Sudan, sekteye uğrayan müzakerelerin ardından Afrika Birliği himayesinde KDC‘nin başkenti Kinşasa’da tekrar masaya oturdu.
Sudan Sulama ve Su Kaynakları Bakanlığı, Etiyopya’nın inatçı tavrı nedeniyle görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlandığını açıkladı.
“Etiyopya’nın uzlaşmaz tutumu, Hartum’a muhtemel tüm seçenekleri düşünmeyi zorunlu kılıyor”
Sudan’ın, görüşmelerde Etiyopya’nın barajın dolumu ile ilgili tek taraflı uygulamalarının neden olacağı tehlikelere vurgu yaptığını belirtilen açıklamada, “Etiyopya’nın uzlaşmaz tutumu, Hartum’a, uluslararası hukukun garanti altına aldığı şekilde ülkesinin ve halkının güvenliğini korumak için muhtemel tüm seçenekleri düşünmeyi zorunlu kılıyor.” ifadeleri kullanıldı.
Afrika Birliğinde dönem başkanlığını devralan Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin davetiyle başkent Kinşada’da 3 Nisan’da başlayan görüşmelerde Hedasi Barajı’yla ilgili üç ülke arasında uzmanlar ve bakanlar düzeyinde görüşmeler yapılmıştı.
Hedasi Barajı anlaşmazlığı
Mısır, Etiyopya ve Sudan arasındaki müzakereler, anlaşmazlıklar nedeniyle 10 yıldır sonuç alınamıyor.
Baraj, Mavi Nil suları üzerine Sudan-Etiyopya sınırına yakın bir bölgede inşa ediliyor.
Elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 90’ını hidroelektrik santrallerinden sağlayan Etiyopya, Afrika’nın en büyüğü olacak Hedasi Barajı ile enerji açığını kapatmayı ve komşu ülkelere elektrik satmayı amaçlıyor.
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, 30 Mart’ta Süveyş kentinde düzenlediği basın toplantısında, Hedasi Barajı’nın doldurulması ve işletilmesi konusunda bağlayıcı bir yasal anlaşmaya varmayı ümit ettiklerini belirtmişti.
Sisi, “Nil suları kırmızı çizgidir. Su haklarımızın ihlal edilmesine izin vermeyeceğiz. Mısır’ın sularının herhangi bir şekilde ihlal edilmesi, tüm bölgenin istikrarını tehdit eden bir tepkiye yol açacaktır. Hiç kimse Mısır’dan bir su noktası alamaz, denemek isteyen yaklaşsın.” ifadelerini kullanmıştı.
Addis Ababa yönetimi, Mısır ve Sudan ile bir anlaşmaya varmamasına rağmen barajın doldurulmasında ısrar ederken Kahire ve Hartum yönetimleri ise Nil suyunun paydaş ülke başına düşen yıllık paylarının etkilenmemesi için öncelikle üçlü anlaşmaya varılması gerektiğini vurguluyor.