Kısa süre önce görevine başlayan Türkiye’nin yeni Washington Büyükelçisi Hasan Murat Mercan, Türk-Amerikan ilişkilerine dair yaklaşım ve öngörülerini AA muhabirine değerlendirdi.
Türk-Amerikan ilişkilerine gerçekçi ancak pozitif bakmak gerektiğine işaret eden Büyükelçi Mercan, özellikle ortak çıkarların mümkün olduğu alanlardaki iş birliklerini artırmaya gayret edeceğini vurguladı.
Son dönemde ikili ilişkilerde bir güven eksikliği sorunu olup olmadığını değerlendiren Mercan, “Eğer biz var olan sorunlara odaklanıp o sorunları çözecek stratejiler geliştirir ve ilişkilerimizi bu çerçeveye oturtursak aslında fazla bir ilerleme kaydedemeyiz. Yani apriori olarak biz ‘Türk Amerikan ilişkilerinde güven eksikliği var’ diye kabul edip bu aksiyon üzerine ilişkilerimizi oturtacak olursak karşılıklı olarak ‘sen şunu yaptın, ben bunu yaptım’ noktasına geliriz. Halbuki Türkiye ve Amerika çok uzun yıllardır müttefiklik ilişkisi içinde olan, Transatlantik dayanışmasının en önemli ülkelerinden olan iki büyük ülke.” diye konuştu.
ABD’nin hem dünya siyasetine etki etmeye hem de bölgesel konularda söz sahibi olmaya çalışan bir ülke olduğunu dile getiren Mercan, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana Ankara ile Washington arasındaki ilişkilerin kendi içinde inişli çıkışlı dönemler yaşamasının doğal olduğunu belirtti.
“Mevcut problemler iş birliğimizi zehirlemesin”
Büyükelçi Mercan şöyle devam etti:
“Türkiye kendi bölgesinde, bölgesindeki diğer ülkelere nazaran ekonomisiyle, askeri gücüyle, kültürel geçmişiyle ve insani altyapısıyla çok daha güçlü bir ülke. Türk-Amerikan ilişkilerinde konjonktürel olarak inişler ve çıkışlar olabilir; bu çok doğaldır. Ancak uzun vadeli ilişkilere baktığınızda, Türk-Amerikan ilişkilerinde iki ülkenin karşılıklı menfaat ve ortak çıkarları nelerdir, bu konular üzerinde duralım. Yeni başka hangi konular üzerinde konuşabiliriz, hangi konuları geliştirip hayata geçirebiliriz, onlara bakalım. Aramızda var olan problemleri de konuşmaya devam edelim, ancak bu problemler bizim diğer alanlardaki iş birliğimizi tırnak içinde söylüyorum, zehirlemesin.”
Ortak çıkarlar temelinde bölgesel istikrar ve kalkınmanın hedeflendiği bir iş birliğinin iki ülke için de önemli olduğuna dikkati çeken Mercan, “Böyle bakacak olursak birlikte yol yürümeyi öneriyorum. Bu başladığı anda da güven sorunu zaten kendiliğinden ortadan kalkacaktır.” dedi.
İki ülke ilişkilerinin seyrini etkileyen ana politikaların Ankara’dan ve Washington’dan belirlendiğini belirten ve kendisinin esas görevinin Ankara’da belirlenmiş olan politikaları ABD’deki muhataplarına en iyi şekilde anlatmak ve Amerikan yönetiminin belirlediği politikaları da Ankara’ya aktarmak olduğunu vurgulayan Mercan, “Bu arada yanlış anlaşılmalar varsa da onları ortadan kaldırmak benim görevim.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’nin bölgesindeki önemi eskisinden daha fazla ortadadır”
Türk-Amerikan ilişkilerinin muhtemel seyrine ilişkin gerçekçi bir yaklaşım içinde olduğu, ancak pozitif ajandayı daha fazla gündeme taşımaya çalışacağı mesajını veren Mercan şöyle konuştu:
“Türk-Amerikan ilişkilerinde karar vericiler Türkiye’nin önemini biliyorlar. Washington’da görev yapanların önemli bir kısmı bu konuları biliyor. Bizim söyleyeceğimiz şey basit: Amerika Birleşik Devletleri’nin küresel siyasetteki aktifliği ve küresel siyasetteki görüşü ile Türkiye’nin önemi o oranda değişecektir. Yani artacaktır ya da azalacaktır demiyorum, bir kanaat ortaya koymuyorum. ABD eğer içine kapanacak ve tamamen Amerika kıtasında varlığını sürdürecekse Türkiye’nin fazla bir önemi olmaz. ABD Orta Doğu’da ve Avrupa’da varlığını sürdürüp oradaki politikalara etki etmek arzusundaysa, ki kurumsal yapısı ve tarihi birikimi bunu gösteriyor, o zaman Türkiye bölgesinin en önemli aktörlerindendir. Bunun nedeni çok basit; coğrafyası, insan kaynağı, nüfusu, bölgesinde olan tehditler ve bu tehditlerin küresel yansımaları. Bütün bunları düşündüğümüz zaman ABD’nin bu konulara ilgisi devam ediyorsa o zaman Türkiye vazgeçilemez bir ülke olarak ortaya çıkacaktır, bu çok doğal. Sonuç olarak Kovid-19 sonrasında yeni dengeler ortaya çıkmakta. Bu noktada Türkiye’nin bölgesindeki önemi eskisinden daha fazla ortadadır.”
ABD’nin küresel rolünü devam ettirebilmesi için Orta Doğu‘daki varlığını sürdürmesi gerektiğini düşündüğünü belirten Büyükelçi, “Amerikan çıkarlarını da destekleyecek, Türkiye’yi de iyi anlatacak ortak yapılabilecek işler var, bunları konuşalım. Evet aramızda ciddi farklılıklar var, uzlaşamadığımız bazı konular var. Bunlar, bizim orta ve uzun vadede menfaatlerimizi halel getirecek konular olmasın.” dedi.
Washington’ın, Ankara’nın öneminin gayet farkında olduğunu vurgulayan Mercan, Biden yönetiminin Transatlantik ittifakın önemine her zamankinden daha fazla atıf yaptığını hatırlatarak, “Ülkeler arası dayanışma ve iş birliği, özellikle Transatlantik dayanışma dediğimiz iş birliği eskisine göre çok daha önemli. ABD yönetimi bunun önemini idrak etmiş gibi görünüyor çünkü açıklamaları bu yönde. Gerek Sayın Başkan Biden’ın, gerekse Dışişleri Bakanı Blinken’ın açıklamaları, bunu kendileri söylüyor. Dolayısıyla bugün bizim ayrılıklarla ilgili olayları pekiştirip konuşacağımıza daha çok ortak değerleri, dünya barışı ile istikrarını ve bölgesel barış için neler yapılabilir onları konuşmamız lazım. Bu tür ayrılıklar çok fazla enerji tüketiyor, kimseye de bir faydası olmuyor.” dedi.
ABD Kongresinin Türkiye ile ilgili son yıllardaki kanaatlerinin malum olduğunu anlatan Mercan, bununla beraber Kongre üyeleriyle yakın diyalog ve iletişimi önemsediğini ve bu bağlamda elinden gelen çabayı göstereceğini vurguladı.
Mercan, “Benim yapmam gereken, Kongre ile diyaloglarımızı artırmamız lazım. Ne kadar çok arttırırsak, ne kadar çok birlikte olursak, ne kadar çok konuşursak, ne kadar çok birlikte sosyal faaliyet yaparsak o kadar daha iyi birbirimizi anlarız.” ifadelerini kullandı.
Son yıllarda ikili ilişkileri en çok etkileyen S-400 konusunda nihai bir pozisyondaymış gibi konuşmayı doğru bulmadığını ifade eden Mercan, bu konuda Ankara ile Washington’ın pozisyonlarının zaten bilindiğini hatırlattı. Joe Biden yönetiminin iş başına gelmesinden sonra iki ülke yetkilileri arasındaki görüşmelerde de bu konunun konuşulduğunu kaydeden Mercan, “Tarafların pozisyonunu siz de biliyorsunuz ben de biliyorum. Tabii insanlar bu konuları merak da ediyor fakat özellikle dış politikada bu konuları çok da fazla kaşımanın kimseye bir faydası olmadığı kanaatindeyim.” şeklinde konuştu.
“FETÖ ve YPG/PKK konusu bizi son derece rahatsız eden hususlar”
ABD’nin Fetullahçı Terör Örgütüne (FETÖ) ve onun elebaşı Fetullah Gülen’e yönelik yaklaşımının da iki ülke ilişkilerindeki en ciddi sorunlardan biri olduğuna ilişkin soruya yanıt veren Mercan, Amerikan yönetimlerinin ve sisteminin bu konudaki yanlış politikasının çok üzüntü verici olduğunu belirtti.
Mercan şöyle konuştu:
“Türkiye-ABD ilişkileri bu tür konularda takılan tavırlar nedeniyle zedelenemeyecek kadar önemli ilişkiler. Hem bu konu hem de PKK/PYD meselesi. Bu konular Türk Amerikan ilişkilerine olumsuz etki eden ve bizi ülke olarak, millet olarak, hükümet olarak son derece rahatsız eden hususlar. Çok açık ve net: 15 Temmuz gecesi Türkiye’de bir darbe teşebbüsü oldu, o darbe teşebbüsünde Ankara’ya ve İstanbul’a bombalar atıldı, Meclis bombalandı, çok sayıda şehidimiz oldu. Şimdi bu realite varken bunun sorumlularıyla ilgili Türkiye’nin haklı talepleri karşısında ABD’nin bu taleplere cevap vermemiş olması ya da bu taleplere cevap verirken daha farklı bir tavır alması sadece Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine değil Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşlarını üzer. NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip ülkesi Türkiye’de gerçekleşmiş olan bir darbe teşebbüsünün sorumlularının bir diğer NATO müttefiki üye ülkede (ABD’de) barınıyor olması bizi her zaman üzer ve üzmeye devam edecektir. Bu ilişkilerimize zarar verecek, kafamızdaki soru işaretlerini artıracaktır. Aynı şeyi PKK/PYD konusunda da söyleyebiliriz.”
1915 olayları değerlendirmesi
1915 olaylarının her yıl benzer şekiller kamuoyunun ve medyanın gündemine geldiğini anlatan Büyükelçi Mercan, “sözde Ermeni soykırımı” iddialarının da ilişkileri olumsuz etkileyen konulardan biri olduğunu belirtti.
“Bugüne kadar hiçbir ABD başkanı sözde ‘soykırım’ kelimesini kullanmadı. Şimdi kullanıp kullanmama konusunda nihai kararı verecek olan, ABD’nin yeni başkanı Biden’dır. Bu konuda Türkiye’nin tezleri çok açık ve net aslında. Bu konuda arşivleri açalım ve tarihçiler bir araya gelip çalışsınlar. Ancak onlar bu konuyu tam olarak ortaya koyabilir. Bu, Türkiye’nin öteden beri ortaya koyduğu bir öneri, ana nedense maalesef Ermeni tarafı bu konuda bir adım atmadı. Yani bağımsız tarihçilerin bir araya gelmesi kimseyi korkutmaması lazım. Her yıl maalesef aynı şey tekrarlanıyor.” diyen Mercan, bu konuda ortaya çıkacak duruma göre gereken adımların Ankara tarafından atılacağına işaret etti.
Türkiye’yi temsil eden bir büyükelçi olarak ABD’de sadece siyasal alana değil, ekonomik, ticari ve kültürel alanlara da ciddi şeklide yoğunlaşacağının mesajını veren Mercan, çeşitli konferanslar, yatırım toplantıları ve karşılıklı seyahatlerle iki ülke arasındaki ticaret hacmini artırmaya katkı sağlayacaklarını vurguladı.
“İki ülke siyasi olarak ne kadar stratejik ortak olursa olsun, iki ülke haklarının birbirleriyle ilgili algısını pozitif yönde etkilememiz lazım, bunun hepimize faydası var.” diyen Mercan, ayrıca Türkiye’nin İslamofobi ile mücadelede de çok önemli bir ülke olduğuna dikkati çekti.
ABD’deki görev süresi için de ülkenin her yerindeki Türk vatandaşları ve Türk-Amerikan toplumu ile yakın temas kuracağının altını çizen Mercan, şunları kaydetti:
“Biz buraya güzel bir şey yapacaksak bunu hep beraber yapacağız, bir büyükelçilik bunu tek başına yapamaz. Buradaki Türk-Amerikan toplumunun görüşü ve fikri ne olursa olsun ortak değerler ve ortak hedefler doğrultusunda çalışmasını arzu ediyoruz.”