Teknokentte yer alan teknoloji şirketleri sundukları yapay zeka (AI), nesnelerin interneti (IoT) ve diğer otomasyon çözüm ve hizmetleriyle ülke ekonomisine doğrudan ve dolaylı katma değer sağlıyor.
Söz konusu şirketler geliştirdikleri yazılım, çözüm ve hizmetleri hem Türkiye’deki kurumlara satıyor hem de ihraç ederek ülke ekonomisine destek oluyor.
AA muhabirinin sorularını cevaplayan Reengen Enerji Teknolojileri AŞ Üst Yöneticisi (CEO) Şahin Çağlayan, nesnelerin interneti ve yapay zeka teknolojilerini kullanarak ticari işletmelerde dijital enerji dönüşümünü hızlandıran bir yazılım şirketi olduklarını belirterek, “Enerji, yeni internettir!” mottosu ile yola çıkan Reengen’in, enerji sektörü ile IoT, AI ve büyük veri analizi teknolojilerini buluşturarak enerji 4.0 olarak adlandırdığı geleceğin elektrik şebekesini oluşturmak için çalıştığını kaydetti.
Çağlayan, “Şirketler ve kurumlar, platformumuz ile yüzde 15’e kadar enerji maliyet tasarrufu, yüzde 20’ye kadar karbon ayak izi düşüşü ve yüzde 60’a kadar ise operasyonel verimlilik sağlayabilmekte. Ayrıca platformumuz ile bugüne kadar 1.2 Giga ton karbon ayak izi düşüşü sağlanmıştır.” bilgilerini verdi.
“Limanlarda verimliliği arttırırken işletme giderlerini azaltmaktayız”
GullsEye Genel Müdürü Mehmet Ali Kayaoğlu, GullsEye Lojistik Teknolojileri AŞ olarak, denizcilik sektöründe limanlara özel yazılımlar geliştirdiklerini belirterek, şirketin yazılım geliştirme, üç boyutlu görselleme, süreç optimizasyonu ve tedarik zinciri optimizasyonu konularında kapsamlı bir bilgi birikimine sahip olduğunu söyledi.
GullsEye Gen2 isimli Terminal İşletim Sistemi ile limanlara, operasyonlarını ve tüm süreçlerini yönetebildikleri, izleyebildikleri, kontrol edebildikleri çözümler sunduklarını ifade eden Kayaoğlu, “Terminal işletim sistemleri, limanlarda operasyonel verimliliği arttırmak, kaynakların en etkin şekilde kullanılmasını sağlamak ve müşterilere en hızlı hizmetleri sunmak için zorunlu bir ihtiyaçtır.
Bu ihtiyaca cevap vermek için geliştirdiğimiz ürünümüzün optimizasyon ve iş akışı modülleri ile limanlarda verimliliği arttırırken işletme giderlerini azaltmaktayız. Gelişmiş izleme ve raporlama modülleri ile kapsamlı bir denetlenebilirlik ve bununla beraber yüksek müşteri memnuniyeti sağlamaktayız. Ayrıca tüm müşterilerimize sunduğumuz 7/24 teknik destek ve bakım hizmeti ile liman operasyonlarının kesintisiz devam etmesine katkı sağlamaktayız.” bilgilerini verdi.
“Türkiye’den dünyaya teknoloji ihracatı yapan şirketlerden birisiyiz”
Kron Genel Müdürü Mete Sansal ise, Kron’un 2007 yılında kurulduğunu belirterek, ilk yıllarda telekom operatörleri ve servis sağlayıcılara yazılım ürünleri üreterek işe başladıklarını söyledi.
Daha sonra hızla büyümekte olan siber güvenlik alanına girmeye karar verdiklerini anlatan Sansal, şu anda tüm küresel pazarlarda sattıkları Ayrıcalıklı Erişim Yönetimi (PAM) ürününü geliştirip, büyük işletmelerin ve telekom operatörlerinin kullanımına sunduklarını kaydetti.
Yetkin ve deneyimli mühendislerden oluşan ekipleriyle, telekomünikasyon, finans, enerji, sağlık, üretim, perakende ve otomotiv gibi pek çok sektörde kullanılan ürünleriyle geleceğe yürüdüklerini aktaran Sansal, şu bilgileri verdi:
“Siber güvenlik ve operasyonel destek sistemleri (OSS) alanlarında hizmet veriyoruz. Ayrıcalıklı Erişim Yönetimi (PAM) ürünümüz olan Single Connect ile orta ve büyük ölçekli işletmelerin iç ve dış siber tehditlere karşı, erişim güvenliği tarafında güvenlikli bir altyapıya sahip olmalarını sağlıyoruz.
Türkiye, siber güvenlik ve PAM alanında daha çok tüketici konumda yer alırken, Kron olarak bu sektörlerde Türkiye’ye ve Türkiye’den dünyaya teknoloji ihracatı yapan şirketlerden birisiyiz. Hem ülkemizdeki firmalara ileri teknoloji çözümlerimizi sunuyoruz hem de yaptığımız teknoloji ihracatı ile ülke ekonomisine katkı sağlıyoruz. İş ortaklarımıza verimlilik konusunda sunduğumuz ürün ve çözümler ile iş ortaklarımızın tüm iş süreçlerini kolayca ve doğru bir şekilde yönetmelerini sağlıyoruz. Veri ihlallerine açık kapı bırakmayan ve herhangi bir saldırı anında saldırıyı engelleyebilen çözümlerimizle büyük ölçekli müşterilerimizin büyük veri kayıpları yaşamalarını engelliyoruz.
Türkiye ve global alandaki müşterilerimizin sistemlerine sağladığımız verimliliği dikkate aldığımızda bugün itibarıyla bir milyondan fazla sistemin veri ve erişim güvenliğini sağladığımızı, 25 binden fazla aktif yetkili/ayrıcalıklı kullanıcının bu sistemlerde kontrollü bir şekilde çalışırken, milyonlarca verinin güvenli bir şekilde yönetiminin gerçekleştiğini söyleyebiliriz.”
“Çalışan toplam zamanının yüzde 80’i tekrarlı işlere harcanıyor”
Robusta Kurucu ortağı ve Genel Müdürü Murat Dayanıklı, 2017 yılında İstanbul’da faaliyete başladıklarını belirterek, şirketlere, manuel iş süreçlerini yapay zeka destekli otomasyonla sürdüren hizmet paketleri sağladıklarını söyledi.
Şu anda 35 kişilik bir ekibe sahip olduklarını belirten Dayanıklı, İTÜ ARI Teknokent bünyesinde Ar-Ge faaliyetlerini sürdürdüklerini ifade ederek, “Tamamen Türkiye’de yerli kaynaklar ile geliştirdiğimiz ürünümüz finanstan, perakendeye şu anda Türkiye’nin önemli kurumlarında kullanılıyor ve bu kurumlara önemli bir verimlilik avantajı sağlıyor.” dedi.
Yapılan araştırmalara göre beyaz yakalıların yaptığı ofis çalışmalarının büyük çoğunluğunun tekrarlı, sıkıcı ve katma değeri düşük işlerden oluştuğunu aktaran Dayanıklı, “Çalışan toplam zamanının yüzde 80’i tekrarlı işlere harcanıyor. Çalışanların yüzde 90’ı bu işler yaptıkları için mutsuzlar. Yapılan araştırmalar, rutin bir ofis çalışmasında, her yüz işlem adımının onun da çalışanların hata yaptığını gösteriyor. Bu hatalar, şirketler için ciddi kayıplara neden oluyorlar. Robotik Süreç Otomasyonu (RPA) teknolojisi, tekrarlı rutin işlerin sanal robotlara devredilmesine ve çalışanların katma değerli işlere odaklanmalarına olanak sağlıyor.” bilgilerini verdi.
Önümüzdeki 20 yıl içerisinde, bugünkü ofis işlerinin yüzde 60’ının dijital çalışanlarca yapılabileceğini belirten Dayanıklı, böylece, şirketlerin insan kaynakları, daha katma değerli ve uzmanlıklarını kullanabilecekleri işlere odaklanabileceklerini kaydetti.
“Her yıl 2 milyon dolardan fazla tasarruf elde edilmesini sağlamakta”
Simularge Kurucusu Büryan Apaçoğlu Turan, İTÜ ARI Teknokent firmalarından Simularge, sanayideki üretim süreçlerinin verimini ve ürün kalitesini arttırırken hammadde tasarrufu da sağlayan Endüstri 4.0 yazılımları sunduklarını söyledi.
Yapay zeka ile makine mühendisliği yetkinliklerini harmanlayarak geliştirdikleri hibrit bir “Dijital İkiz” teknolojisi ile dünyadaki ilk 5 firma arasında gösterildiklerini aktaran Turan, “Bu teknolojideki algoritmalar, üretim prosesindeki mevcut duruma bakarak gelecekte ne olacağını tahminler ve üretim hataları oluşmadan önce engellemek için tavsiyelerde bulunur. Bu tavsiyelere uyarak çalıştırılan üretim makineleri yüksek verim ile hatasız üretim yapmaya başlar.” dedi.
Turan şunları kaydetti:
“Simularge tarafından sunulan yazılımlar, fabrikalarda ham madde tüketimini yüzde 10 ve hurda oranını yüzde 50 azaltırken verimi yüzde 10 iyileştirmektedir. Simularge, Türkiye merkezli küresel bir beyaz eşya firmasına sunduğu çözüm ile buzdolabı üretimindeki plastik ham madde sarfiyatını azaltarak her yıl 2 milyon dolardan fazla tasarruf elde edilmesini sağlamaktadır. Yüksek maddi fayda yaratan dijital dönüşüm çözümlerinin Türkiye’deki sanayiciler tarafından kullanımının yaygınlaşmasıyla, üretim maliyetleri azalacaktır. Böylelikle Türkiye’de üretilen ürünler global arenada daha rekabetçi hale gelecektir ve yabancı yatırımcının Türkiye’ye yatırım yapma isteğini artıracaktır.”
“İş sağlığı ve güvenliği süreçlerinde yardımcı olacak çözümler sunuyoruz”
TürkGüven Kurucu Ortağı ve CEO’su Alp Timurhan Çevik, iş sağlığı ve güvenliği süreçlerinin yönetimi için bütünleşik ve kurumsal çözümler ürettiklerini ifade ederek, “Bireysel uzmanlar ve hekimler, Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri (OSGB) ve büyük kurumsal markalara yönelik iş sağlığı ve güvenliği süreçlerinde yardımcı olacak çözümleri teknolojik alt yapıyla sunuyoruz.” dedi.
Şuan 10 ülkeye hizmet verdiklerini anlatan Çevik, aralarında A101, ETİ, LC Waikiki ve Philip Morris’in de yer aldığı çok farklı sektörlerden 200’ü aşkın markayla çalıştıklarını kaydetti.
Bu markaların sistem içerisinde yönettikleri çalışan sayısının da 600 bini aştığını ifade eden Çevik, böylelikle 600 bini aşkın kişiye temas ettiklerini söyledi.
Çevik, TürkGüven olarak iş sağlığı ve güvenliği verilerini merkezileştirdiklerini belirterek, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili verinin toplamasında ve işlenmesindeki zaman kaybının önüne geçip, proaktif yaklaşımlar geliştirilmesini sağladıklarını söyledi.