İzmir’de yıllardır özlemini çektiği ve “dünyanın en güzel duygusu” diye nitelediği anneliği, koruyucu ailesi olduğu kızıyla tadan Eylem Gürşen, kızının kendisine “anne” diye seslendiği ilk günü unutamıyor.
Bir kahve firmasında çalışan ve annesiyle yaşayan 43 yaşındaki Eylem Gürşen, annelik duygusunu yaşamak için 4 sene önce koruyucu aile hizmetine başvurdu.
Prosedürlerin tamamlanmasıyla başvurudan 9 ay sonra eşleştirme sistemiyle 3,5 yaşındaki Melek’le bir araya gelen Gürşen’in hayatı, kol kanat gerdiği kızıyla baştan sona değişti.
Yıllarca kendisine “anne” diye seslenilmesi hayaliyle yaşayan Gürşen, kızı Melek sayesinde Anneler Günü’nde bu duygunun tadına varıyor.
Gürşen, AA muhabirine, koruyucu annelik başvurusundan sonra bekleme sürecinin 9 ay sürdüğünü, bu süreci hamileliğe benzettiğini söyledi.
“Kızıma kavuşmayı beklerken 9 ay çektim o sancıyı” diyen Gürşen, Melek’i ilk gördüğünde “işte benim kızım” dediğini belirtti.
Gürşen, o gün tuttuğu kızının elini bir daha bırakmadığını ifade ederek, “İlk geldiğinde konuşmuyordu. Birkaç ay içinde düzgün konuşmaya başladı, enerjisi süperdi. O kadar güzel bir şey ki emek veriyorsunuz ve yavaş yavaş karşılığını alıyorsunuz. O yüzden mutlu bir anneyim. Kızım da çok mutlu bir kız çocuğu.” dedi.
Kızının kendisine “anne” diye seslendiği anı unutamadığını aktaran Gürşen, her Anneler Gününde o anı hatırladığını dile getirdi.
Gürşen, hayatı boyunca bir çocuğun kendisine “anne” diye seslenmesini arzu ettiğini dile getirerek, şunları söyledi:
“O ses kulağınıza ilk geldiğinde şaşırıyorsunuz. Sonra o kadar alışıyorsunuz ki sanki yıllardır annesiyim. Anne, gerçekten dünyanın en güzel kelimesi. İlk anne dediği zamanlar gözyaşlarımı tutamıyordum. Bu yıl 4. kez yaşadığım Anneler Günü mutluluğu, benim için çok önemli. Bir çocuğun hayatına dokunabilmek dünyanın en güzel şeyi. Aslında karşılıklı. Onun hayatına dokundukça o da benim hayatıma dokundu. Melek’le sorumluluğum 3 kat arttı. Öncelik kızım. Resim yapmayı çok seviyor. Anneler Günü’nde de değişik resimler yapıyor. Genelde beni kraliçe, kendisini prenses yapar, kalplerle süsler.”