Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütünün (OECD) son yıllarda üzerinde yoğun olarak çalıştığı küresel kurumlar vergisi düzenlemesine 2021 yılı Nisan ayında Joe Biden yönetiminden tam destek geldi. Başkan Biden ABD kurumlar vergisi oranını yüzde 28’e çıkarmayı planlıyor. Ayrıca küresel arenada da ortak bir kurumlar vergisi oranı uygulanmasını ve bu oranın yüzde 21 olmasını istiyor. Diğer ülkeler yüzde 21 oranındaki küresel kurumlar vergisini kabul etmese bile ABD yapacağı yasal düzenleme ile aradaki farkı çok-uluslu şirketlerden kendisi tahsil etmeyi planlıyor. Buradaki amaç ABD’li şirketlerin kârlarını ve işlerini denizaşırı ülkelere taşımasını engellemek olarak açıklanıyor.
Biden’ın önerdiği yüzde 21’lik küresel kurumlar vergisi oranı OECD’nin önerdiği ve İrlanda’nın kurumlar vergisinin yüzde 12,5’luk oranından çok yüksek. OECD son yıllarda küresel bir kurumlar vergisi belirlenmesi konusunda yoğun çalışmalar yürütüyor. Bu kapsamda OECD, 2019 ve 2020 yılı Ekim ayında tekliflerini kamuoyu ile paylaştı ve tüm paydaşlardan geribildirim istedi. En son 2021 yılı Ocak ayında yapılan sanal toplantıda küresel kurumlar vergisi konusu tekrar görüşüldü. ABD’de gerçekleşen yönetim değişikliğinin ardından AB ülkeleri yıllardır tartışılan bu konuda Biden ile anlaşabileceklerini düşünüyorlardı. 2021 yılı Nisan ayında küresel kurumlar vergisine yönelik ABD tarafından gelen açıklamalar bu beklentileri doğruladı ve Avrupa Birliği (AB) ülkeleri tarafından memnuniyetle karşılandı.
Dibe doğru yarışın sonu
Çok-uluslu şirketleri cezbetmek için kurumlar vergisini düşürme uygulamasını Başkan Biden ve ABD Hazine Bakanı Janet Yellen “dibe doğru yarış” olarak tanımlıyor ve bu durumu sadece tek bir ülke için değil tüm ülkeler için “hak edilen bir gelirden mahrum bırakılmak” şeklinde yorumluyorlar. Eğer dünyadaki ülkeler bu konuda anlaşır ve planlanan değişiklik gerçekleşirse büyük küresel işletmelerin kârlarından alınacak vergi oranı pek çok ülkede aynı olacak. Kurumlar vergisini düşürerek adil olmayan bir yarış ortamı hazırlayan ve “vergi cenneti” olarak tabir edilen ülkeler ise bu düzenlemeden zarar edecek. Bunlara ek olarak daha az vergi ödemek için vergi oranının düşük veya hiç olmadığı ülkeleri tercih eden çok-uluslu firmalar da bundan böyle daha yüksek vergiler ödeyecek çünkü vergileri kaçırmalarına olanak sağlayan “vergi cennetleri” artık olmayacak.
Kovid-19 salgını esnasında hükümetler devasa miktarlarda kurtarma paketleri açıkladılar ve ekonomiyi olağan duruma göre çok daha güçlü şekilde desteklemek zorunda kaldılar. Bu yeni vergi düzenlemesi hükümetlerin gelirini artıracak. Çok-uluslu şirketlerin vergilendirilmesinde devrim yaratacak olan bu yeni vergi düzeninin dünya çapında tahmini 100 milyar dolar ekstra vergi geliri yaratması bekleniyor.
ABD Hazine Bakanı Yellen tarafından 2021 yılı Nisan ayında yapılan küresel kurumlar vergisi konulu açıklamaya gelen tepkiler genel anlamda olumlu görünüyor. OECD liderliğinde yapılan müzakerelere katılan temsilciler 2021 yılı yaz ortasına kadar bu konuda bir anlaşmaya varılacağını düşünüyor.
Küresel kurumlar vergisine ülkelerin tepkileri nasıl?
Küresel kurumlar vergisi konusundaki OECD planına ABD’den gelen destek Avrupa’nın bir kısmında memnuniyetle karşılandı. Çünkü Avrupa’da muazzam kârlar yapan Apple, Facebook ve Google gibi şirketler iş yaptıkları ülke hazinelerine pek katkı yapmıyorlardı ve bu durum da rahatsızlık uyandırıyordu. Daha önce yapılan müzakerelerde Donald Trump yönetimi bu vergi düzenlemesine destek olmamış ve ABD’siz bir ilerleme de gerçekleşememişti.
Son yıllarda çok-uluslu şirketlerden gelen yatırımlardan dolayı ekonomik anlamda yıldızı parlayan İrlanda bu görüşmelere katılacak olsa da vergi oranını yüzde 12,5’ten daha fazla yükseltmeyi istemiyor. İrlanda daha önce AB’nin vergi kurallarını uyumlaştırma girişimlerine de direnmişti. Yeni uygulama devreye girerse İrlanda’nın çok-uluslu şirketlere ev sahipliği yaparak elde ettiği vergi gelirlerinin yüzde 20’sini kaybetmesi bekleniyor. İrlanda küçük ülkelerin vergi politikasını meşru bir kaldıraç olarak kullanabilmesi gerektiğini düşünüyor. OECD’ye göre İrlanda bir vergi cenneti değil, bir yatırım merkezi ve OECD görüşmelerinde önemli bir oyuncu.
İrlanda gibi Lüksemburg da bu konuda çekinceli davranıyor. Der Spiegel’e göre Almanya gibi büyük devletler bu düzenlemeden olumlu etkilenirken, İrlanda, Hollanda ve Slovakya gibi küçük AB üyeleri bu düzenlemeden zarar edecek. Küçük AB ülkeleri bu yeni vergi reformundan sonra sadece milyarlarca dolarlık gelir kaybı yaşamayacak, aynı zamanda çok-uluslu şirket merkezlerinin Avrupa’dan ayrılması ile binlerce iş kaybı da söz konusu olacak.
Almanya Finans Bakanı Olaf Sholz’a göre küresel kurumlar vergisi konusunda varılacak bir anlaşma yalnızca ulusal bütçeleri güçlendirmek ve vergi kaçakçılığını sınırlamakla kalmayacak, aynı zamanda uluslararası ortamda var olan yasal belirsizliği azaltarak işletmelerin karar verme mekanizmalarını güçlendirecek. Pek çok ülkede aynı olan küresel kurumlar vergisi, şirketlerin vergi kaçırmak için türlü hesaplar yapmasının önüne geçecek ve herkes eşit şartlar altında rekabet edecek.
Geçtiğimiz yıl Fransa OECD teklifinin diğer ülkeler tarafından onaylanmasını beklemek istemedi ve kendi dijital hizmetler vergisini uygulamaya koydu. 2020 yılı Kasım ayında Fransız vergi makamları Facebook ve Amazon gibi ABD şirketlerinden milyonlarca avro talep etmeye başladı. ABD yönetimi Fransa’nın vergilerini büyük ölçüde ABD şirketlerini etkilediği için adil olmayan bir ticaret uygulaması olarak kınadı ancak Fransız mallarına misilleme yapmadı. Buna karşın Almanya Fransa’nın tek başına hareket etmesini onaylamadı ve OECD kanalı ile bir uzlaşıya varma beklentisini yineledi. Fransa kendi ulusal dijital vergisini OECD bünyesinde bir anlaşma sağlanana kadar tahsil etmeye devam edeceğini açıkladı.
Dijital vergi düzenlemesi getiren diğer AB ülkelerinden biri olan İtalya ve özellikle dijital işletmelerden daha fazla vergi almak isteyen Birleşik Krallık da ABD’nin teklifine destek veriyor.
Küresel kurumlar vergisinin detayları
OECD liderliğinde sürdürülen küresel kurumlar vergisi düzenlemesine göre fiziksel olarak A ülkesinde bulunmayan bir şirket orada belirli bir eşiğin üzerinde satış gerçekleştirirse, A ülkesinde elde edilen kârları vergilendirilecek ve A ülkesinin hazinesine ödeyecek. Bu sayede, ABD’li teknoloji şirketlerinin deniz aşırı faaliyetleri vergilendirilecek, diğer yandan ABD de Avrupalı lüks mal şirketlerini vergilendirme hakkına sahip olacak. Ayrıca küresel bir asgari kurumlar vergisi oranı belirlenecek ve böylece bazı ülkelerin kurumlar vergisini düşürerek şirketleri kendisine çekmesi sonucunda yarattığı haksız rekabetin önüne geçilecek. Ancak bu planın ABD’li teknoloji şirketlerine büyük zarar vermesi bekleniyor ve bu nedenle ABD Kongresinden geçmesi çok kolay görünmüyor.
Yeni vergi düzeni uygulamaya geçerse dünyadaki tüm ülkeler kendi ülkelerinde faaliyet gösteren çok-uluslu şirketlerden elde edilen vergi gelirlerini artırabilecekler. Yeni vergi düzeninin ABD’li şirketlerinin rekabet gücünü azaltacağını söyleyenlere karşı ise Yellen şöyle cevap veriyor: “Asıl rekabet gücü, hükümetlerin temel kamu mallarına yatırım yapmak için ihtiyaç duydukları geliri artıran istikrarlı vergi sistemlerine sahip olmasıdır.”
OECD görüşmelerinin odak noktalarından biri de diğer ülkelerin ABD’ye benzer bir minimum oran benimseyip benimsemeyeceği olacak. Her ne kadar şu an AB ve ABD bu konuda kararlı adımlar atsa da önerilen vergi oranları birbirinden çok farklı; OECD yüzde 12,5, ABD yüzde 21’lik bir vergi oranı istiyor.
Dünyadaki ülkelerin pek çoğunun belirli bir oran üzerinde hemfikir olması ve kurumlar vergisinde yapılan düzenlemeyi meclislerinden geçirmeleri çok büyük bir organizasyon ve uzun bir zaman gerektiriyor. Bu noktada ülkeler şu konuda karar verecek: İrlanda’nın yaptığı gibi kurumlar vergisini düşük tutarak daha fazla yabancı yatırım çekmek veya OECD tarafından belirlenecek olan küresel oranı kabul ederek büyük şirketlere sahip ülkelerin (özellikle AB ve ABD) dediğini yapmak ve vergi gelirini artırmak. Bu noktada hangi ülkenin bu uygulamadan kâr veya zarar edeceği ülkenin ekonomik büyüklüğüne, o ülkede iş yapan çokuluslu şirket sayısına ve ülkenin ekonomik faaliyetlerinin çeşitliliğine bağlı olarak değişecek.
2021 yılı yaz aylarında netleşmesi beklenen küresel kurumlar vergisinin ne derecede uygulanabilir olacağı, anlaşmazlıkların nasıl çözüleceği, fakir ve küçük ülkelerin bu yeni düzenlemeden nasıl fayda sağlayacağı henüz cevabı verilmemiş sorular. Bu uygulama vergi ödememek için elinden geleni yapan ve her defasında bir çıkış yolu bulan çok-uluslu şirketler için bir meydan okuma olacak. Diğer yandan kurumlar vergisini düşük tutarak çok-uluslu şirketlere ev sahipliği yapan ülkeler de bu düzenlemeden en fazla zarar eden diğer grup olacak.
[Türk-Alman Üniversitesi’nde İktisat Bölümü Başkanı olan Prof. Dr. Elif Nuroğlu, uluslararası iktisat, yerçekimi modeli, ampirik uluslararası ticaret, ekonometrik modellemeler, ampirik makroekonomi, yapay sinir ağları ve fuzzy yaklaşımlar alanlarında çalışmaktadır]